11. Hukuk Dairesi 2014/15145 E. , 2015/1695 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada . Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 11/06/2014 tarih ve 2013/66-2014/173 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 1990"lı yıllarda girişimci zekasıyla e-ticaret platformunu kurduğunu, 1999 yılında www......com alan adını taşıyan internet sitesini oluşturduğunu, devamında ... ibareli markalarını ... nezdinde tescil ettirdiğini, nihayet Türkiye"nin en büyük e-ticaret platformu haline geldiğini, 30.12.2008 tarihinde ..."ye başvuruda bulunarak "...", "....COM" ve "WWW. ....COM" ibareli markalarının tanınmış marka sayılmasını istediğini, markalar dairesinin istemi reddettiğini, itirazlarının ..."nın 2010/M-48 sayılı kararıyla reddedildiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin markalarının tanınmış marka sayılma kiriterlerini taşıdığını, bunun ispatına yönelik tüm delilerini kuruma ve mahkemeye sunduklarını, müvekkili şirket markasının tanınmışlığına ilişkin olarak Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi"nin E.2009/296, K.2010/133; Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi"nin E.2009/268, K.2010/1220; sayılı kararlarında müvekkili markalarının tanınmışlığına yönelik yargı oluşturulduğunu, bu koınuyla ilgili bilirkişi raporlarının bulunduğunu ifade ederek istemlerinin reddine dair ... kararının iptali ile müvekkili markalarının tanınmış marka olduğuna karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, sunulan deliller kapsamından, davacı markasının tanınmış marka sayılması kanısına ulaşılmasının mümkün olmadığını, buna ilişkin kanıtların yetersiz olduğunu, zaten anılan markaların ayırt ediciliğinin zayıf bulunduğunu, tanınmışlık başvurusuna konu edilen hizmetler bakımından marka olabilme vasfının bulunmadığını, markaların kapsamında bulunan hizmetler bakımından tanınmışlığın ispat edilmesi gerektiğini, oysa bu yönde bir ispat bulunmadığını beyan ederek açılan davanın reddine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacının "...", "....COM" ve "WWW.....COM" ibareli markalarının tanınmış marka olup olmadığı noktasında toplandığı, kendisi isteme rağmen açıklamaması sebebiyle davacının tanınmışlığına karar verilmesini istediği markaların hangileri olduğu, sunduğu marka tescil numaralarıyla karşılaştırılmaya çalışıldığı, davacının "..." ibareli markasının 12.9.2008/53877 sayılı olduğu, 38. sınıftaki radyo televizyon yayın hizmetleri, haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil) haber ajansı hizmetlerini içerdiği, "....COM" ibareli markalarının ise 30.05.2007/29255 sayılı olanın 35.sınıf hizmetleri içerdiği; 26.05.2008/30745 sayılı olanın 36. sınıf hizmetleri içerdiği ve 12.08.2008/30746 sayılı olanın da 12, 14, 16, 20, 21, 38, 39, 41, 42. sınıf hizmetleri içerdiği, "WWW.....COM" ibareli markanın ise 11.09.2008/53421 sayılı olup 35 ve 38. sınıf hizmetleri içeren marka olduğu, davacının dava dilekçesinde istinat ettiği Yargıtay kararlarında da işaret edildiği üzere davacının "www.....com" ibareli alan adı altında oluşturduğu web sayfasındaki kullanımının, satış için aracılık ve/veya müşterileren malları görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri niteliğinde olduğu, oysa bu hizmet sınıflarının, davacının tanınmışlığına karar verilmesini istediği anlaşılan yukarıdaki markalarının kapsamında bulunmadığı, davacının markaları kapsamında bulunan sınıflar yönünden de tanınmışlık iddiasını ispatlayamadığı, kurum kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 11.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.