10. Hukuk Dairesi 2009/17577 E. , 2010/4074 K.
"İçtihat Metni".......
Dava,davacının iptal edilen yaşlılık aylığının yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti ile aksine kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mhkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davada somutlaşan olayda; 2829 sayılı Yasanın 8/1 maddesi hükmüne göre son 7 yıldaki fiili hizmetinin fazlas...... tabi olarak geçen ve yaşlılık aylığı tahsis talebinde bulunduğu 31.12.2001 tarihi itibarıyla; 2619 gün Sosyal Sigortalar Kanununa, 6464 gün1479 sayılı Kanuna tabi zorunlu sigortalılık süresi olmak üzere toplam 9083 gün (25 tam yıldan fazla) hizmet süresi bulunan davacıya 01.01.2002 tarihi itibarıyla yaşlılık aylığı bağlandığı, ancak, daha sonra 4447 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasaya eklenen geçici 10.madde uyarınca 45 yaş koşulu oluşmadığı anlaşılmakla yaşlılık aylığı durdurularak, yersiz ödenen yaşlılık aylıkları ve 45 yaşını doldurduğu tarihe kadar hesaplanan prim borcunu ödemesi halinde yeniden aylık bağlanacağı bildirilmiş, söz konusu maddenin 4759 sayılı Yasa ile değiştirilen hükmü uyarınca, bu kez 44 yaşını tamamladığı 01.11.2002 tarihine kadar yersiz ödenen 1.866,57 TL yaşlılık aylığı ile, bu tarihe kadar hesaplanan 4.623,58 TL prim borcunun ödenmesi halinde yeniden yaşlılık aylığının ödenmeye başlanacağı belirtilmiştir.
Mahkemece, 01.11.1958 doğum tarihli davacıya, 44 yaş koşulunu tamamladıktan sonra 01.11.2002 tarihi itibarıyla yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, 01.01.2002-01.11.2002 dönemi yersiz ödenen aylıklar nedeniyle sebepsiz zenginleşme söz konusu ise de, davacının Kurumu yanıltıcı kötü niyetli bir hareketi bulunmadığından Borçlar Kanununun 63.maddesi uyarınca iade ile yükümlü olmadığına karar verilmiştir.
./..
-2-
Davacının tahsis talebinde bulunduğu 31.12.2001 tarihi itibarıyla tahsis koşulları oluşmamış ise de, bu tahsis talebine değer verilerek yaş koşulunun oluştuğu 01.11.2002 tarihi itibarıyla yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine ilişkin mahkemenin kabulü yerindedir. Ancak, kanunun bahşetmediği bir hak nedeniyle iyi niyetten bahsedilemez. Bu yönde, 01.01.2002 -01.11.2002 dönemi için yersiz ödenen yaşlılık aylıklarının Borçlar Kanununun 63.maddesi uyarınca davacının iade ile yükümlü olmadığına ilişkin mahkemenin kabulü isabetsiz görülmüştür. Kuşkusuz, davacının Kurumu yanıltıcı hareketinin bulunmaması nedeniyle, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın 96.maddesinin (b) bendi yersiz ödenen aylıkların iadesinde göz önünde bulundurulmalıdır.
Öte yandan, 1479 sayılı Yasaya göre yaşlılık aylığı tahsisinde sigortalının kendi nam ve hesabına çalışmasına son vermesi yasal koşul olmadığı gibi, anılan Yasanın 35/a maddesi hükmünde yer alan ve ödenmiş olması gerektiği ifade edilen “prim ve her türlü borç” sözcükleri ile kastedilenin de; yine aynı maddenin (b) ya da (c) bendlerinde öngörülen yaş ile sigortalı hizmet sürelerinin mevcudiyeti koşuluna bağlı olarak; ilk yaşlılık aylığı tahsis talep tarihi itibariyle .....ahakkuk ettirilmiş prim borcu olduğu da söz götürmez.Buna göre, davacının ilk tahsis talep tarihi itibarıyla prim borcu bulunmadığı ve 25 tam yıl sigortalılık süresi koşulunu tamamlamış olduğu anlaşılmakla, Kurumca 01.01.2002-30.10.2002 dönemi için tahakkuk ettirilen prim borcunun ödenmemesi gerektiği de açıktır.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde, davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 22.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.....