Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/6527
Karar No: 2020/5493
Karar Tarihi: 30.11.2020

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/6527 Esas 2020/5493 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davalılar vekili tarafından istenilen Yargıtay incelemesi sonucu, Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin verdiği karar incelenmiş ve davalıların tüm temyiz itirazları reddedilmiştir. Davacı, yüksek kâr ve geri ödeme garantisi ile davalılara para ödediğini ancak para iadesi alamadığını iddia etmiştir. Mahkeme, davalıların ortaklık ilişkisi bulunmadığını ve ödenen paranın geri ödenmesi talebinin davalılar tarafından reddedildiğini belirterek, fazladan alınan paranın iadesi için karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir. Kanun maddeleri ise şu şekildedir: 7194 sayılı Kanun'un 41. maddesi, 3332 sayılı Yasa'nın geçici 4. maddesi, Anayasa'nın 6., 9., 10/4., 10/5., 13., 35. ve 138/3. maddeleri. Karşı oyda ise söz konusu kanun maddelerinin Anayasa'ya aykırı olduğu belirtilmiştir.
11. Hukuk Dairesi         2020/6527 E.  ,  2020/5493 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi"nce verilen 07.07.2020 tarih ve 2019/174 E. -2020/548 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalılar vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkilinin yüksek oranda kâr verileceği ve istendiği an geri ödeneceği garantisi ile davalılara 71.990,00 DM ödediğini, müvekkiline yatırdığı para karşılığı belge verildiğini, ancak daha sonra istenilmesine rağmen müvekkilinin parasının iade edilmediğini, davalıların Bankacılık Kanunu"na aykırı şekilde mevduat topladıklarını, SPK"na aykırı olarak aracılık faaliyetinde bulunup hisse senetlerini halka arz ettiklerini, davalı yöneticilerin cürüm işlemek amacıyla çete oluşturmak suçundan yargılandıklarını ileri sürerek, geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine ve ödenen paranın iadesine olmazsa fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 71.990,00 DM karşılığı reddedilen ve kesinleşen kısmı dışındaki fazladan alınan 17.501,00 Euro’nun ödendiği tarih itibariyle işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında davalı ... aleyhine açtığı davadan ve geçerli ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine ilişkin talebi ile ödenen paranın iadesine ilişkin talebinden feragat ettiğini bildirmiştir.
    Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, davacıların davalı şirket ile ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespiti ve ödenen bedelin iadesine yönelik taleplerinin feragat nedeniyle reddine, davalı ... hakkındaki taleplerinin feragat nedeniyle reddine, davacıların fazladan alınan paranın iadesine yönelik talepleri hakkında 7194 sayılı Yasa"nın 41. maddesiyle 3332 sayılı Yasa"ya eklenen geçici 4. madde gereğince karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
    Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar vekillerinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalılar vekillerinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına,30.11.2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY

    Dairemiz çoğunluğunun onama düşüncesine dayanak teşkil eden 7194 sayılı Kanun’un 41. maddesi ile çeşitli kanunlara eklenen Geçici 4. madde, kanaatimizce, her şeyden önce, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi ve bu maddede öngörülen karar alma hakkıyla birlikte ele alındığında Anayasa’nın 36. maddesinde hükme bağlanan hak arama hürriyetini ihlal eden bir yasal düzenlemedir.
    Öte yandan, söz konusu hüküm, yine Anayasa’nın 9. maddesindeki yargı yetkisinin bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılacağına ilişkin hükme, kanun maddesinin kamuoyunca bilinen ve sınırlı sayıdaki sermaye şirketi ile ve bu şirketler aleyhine açılan davalarla ilgili olduğu düşünülecek olursa Anayasa’nın kanun önünde eşitlik ilkesi kapsamındaki 10/4. maddesi ile yasama meclisinin bir devlet organı sıfatıyla bu ilkeye uygun hareket etme zorunluluğuna ilişkin 10/5. maddesine, yine Anayasa’nın 35. maddesinde belirtilen ve kişinin temel hak ve hürriyetleri kapsamındaki mülkiyet hakkına ve bu hakkın ancak kamu yararı amacıyla sınırlandırılacağına ilişkin hükme aykırı olduğu gibi, buradan hareketle, devletin, kişinin temel haklarını hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan engelleri kaldırmaya çalışması gerekmesine karşın hak arama ve mülkiyet hakkının kullanımının önüne geçen bir düzenleme olarak ortaya çıkmış bulunması nedeniyle Anayasa’nın 5. maddesine, keza düzenlemenin kişinin temel hak ve özgürlükleri kapsamındaki hak arama ve mülkiyet hakkının özüne dokunan niteliği gözetildiğinde Anayasa’nın 13. maddesine, Anayasa’nın 138/3. maddesinde görülmekte olan somut davalarla ilgili olarak yasama meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili görüşme dahi yapılamayacağı hükme bağlanmış iken dava hangi nedenle açılmış olursa olsun verilecek kararın ve hatta yargılama giderlerinin dahi ne şekilde hükme bağlanacağının düzenlenmiş olması nedeniyle söz konusu hükme de aykırı düşmektedir.
    Her ne kadar Anayasa’nın 167. maddesinde devletin para, kredi, sermaye piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alacağı öngörülmüş ise de, alınacak bu tedbirlerin herhalde Anayasaya aykırı bir kanuni düzenleme yoluyla gerçekleştirilmesi düşünülemeyecek olup aksinin kabulü Anayasa’nın başlangıç hükümlerine açıkça aykırı düşecektir.
    Tüm bu nedenlerle, çoğunluk kararının dayanağı yasa hükmünün, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesi uyarınca itiraz yoluyla iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması ve buradan çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği kanısında olduğumuzdan çoğunluğun aksi yöndeki onama düşüncesine katılamıyoruz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi