11. Hukuk Dairesi 2014/16661 E. , 2015/1675 K.
"İçtihat Metni"ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 27/11/2013 tarih ve 2013/529-2013/372 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının şirketin Bulgaristan temsilciliğini yaptığını, kendisi için kararlaştırılan ücretin ödenmemesi nedeniyle Bulgaristan Cumhuriyeti Sofya Mahkemesi"nde açtığı davada, alacağının ödenmesine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini ileri sürerek anılan yabancı mahkeme kararının tenfizine karar verilmesini ayrıca yabancı mahkeme kararını Bulgaristan"da icraya koyduğu 15.01.2009 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının gıyaplarında verildiğini, kararın kesinleşmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu yabancı mahkeme kararının usulüne uygun olarak davalıya tebliğ edilmek suretiyle kesinleştiği, yabancı mahkeme kararının tenfiz şartlarını taşıdığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile Bulgaristan Cumhuriyeti Sofya Bölge Mahkemesi 2.Bölümü Mahkemesi"nce verilen 17/07/2007 tarih ve 2005/2373 sayılı kararın MÖHUK"nın 38. madde hükmü gereğince tenfiz ve tanınmasına, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve her ne kadar mahkeme gerekçesinde mülga 2675 sayılı Kanun"un 38. maddesi tartışılmışsa da somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 5718 sayılı Kanun"un 54. maddesinin de mülga MÖHUK"nın 38. maddesine paralel düzenlemeler içermesine göre davalı vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup, mahkemece tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının davalı tarafa usulüne uygun tebliğ edilmek suretiyle kesinleştiği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiştir.
Yabancı bir mahkeme kararının tenfiz edilmesi için öncelikle kararın usulünce kesinleşmiş olması gerekmektedir. Türkiye ile Bulgaristan arasında 28.10.1978 tarihinde yürürlüğe giren 1965 tarihli Adli Yardımlaşmaya İlişkin Lahey Sözleşmesi hükümleri gereğince tebligatların diplomatik yolla yapılacağı kararlaştırılmış olup bu yolla tebliğ edilmeyen bir yabancı mahkeme ilamının kesinleşmesi mümkün bulunmamaktadır. Dosyaya sunulan tebliğ evraklarından davalı tarafa duruşma gününü bildirir evrakın diplomatik yolla tebliğ edildiği anlaşılmakta olup kararın bu yolla tebliğ edildiği anlaşılamamaktadır.
O halde, mahkemece tenfizi istenilen kararın usulünce kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de, Dairemizce tenfiz davaları nitelikleri itibariyle eda davası değil, tespit davası mahiyetinde kabul edilmesi nedeniyle maktu harca ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nisbi harca ve vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru olmamış, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 11.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.