Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/8911
Karar No: 2013/12574
Karar Tarihi: 01.07.2013

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2013/8911 Esas 2013/12574 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2013/8911 E.  ,  2013/12574 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 12/01/2010 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 23/01/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
    2-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; dava, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz olunmuştur.
    Borçlar Yasası"nın 47. maddesi gereğince yargıcın, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.
    Dava konusu olayda; resmi nikah ile sonuçlanmayan birliktelikte davacının bölüşük kusuru, olayların meydana geliş biçimi ve yukarıda gösterilen ilkeler göz önünde tutulduğunda davacı yararına takdir edilen manevi tazminat miktarı fazladır. Mahkemece, daha alt düzeyde manevi tazminat takdir edilmesi gerekir. Karar, açıklanan nedenle yerinde görülmemiş ve bu yön bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA; öteki temyiz itirazlarının ise (1) sayılı bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 01/07/2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY YAZISI

    Dava, ayırt etme gücüne sahip (eski tabirle farik ve mümeyyiz) aynı zamanda reşit olan davacının evlenme vaadi ile kızlığının bozulması nedeniyle davalı hakkında açtığı manevi tazminat davasıdır.
    Öncelikle, “evlenme vaadi ile kızlık bozma” ismi altında gerek hukuk ve gerekse ceza yasalarımızda herhangi bir müessese ve düzenleme yoktur. Zira, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra 5237 sayılı yasa gereğince evlenme vaadi ile kızlık bozma suçu suç olmaktan çıkarılmıştır.
    Uyuşmazlık, reşit ve mümeyyiz olan bir kişinin (kadının) bir süre birlikte yaşama veya ileride evleneceğiz sözü nedeniyle kızlığının bozulmasından dolayı manevi tazminat isteyip istemeyeceğinden kaynaklanmaktadır.
    Uyuşmazlıkla ilgili sonuca varabilmek için öncelikle konuya ilişkin yasal düzenlemelerden bahsetmek gerekir.
    TMK’nun (8) nci maddesine göre, “Her insanın hak ehliyeti vardır. Buna göre bütün insanlar hukuk düzeninin sınırları içinde haklara ve borçlara ehil olmada eşittir.”
    TMK’nun (9) ncu maddesine göre, “Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleri ile hak edinebilir ve borç altına girebilir.”
    TMK’nun (10) ncu maddesine göre, “Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.
    TMK’nun (11) nci maddesine göre, “Yaş küçüklüğü, akıl hastalığı sarhoşluk ve bunlara benzer sebeplerden biri ile akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.”
    TMK’nun (3/2) maddesine göre, “Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyi niyet iddiasında bulunamaz.”
    TMK’nun (2) nci maddesine göre, “Herkes, haklarını kullanırken borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.
    Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.”
    TMK’nun (24/1) maddesine göre, “Hukuka aykırı olarak kişilik haklarına saldırılan kimse hakimden saldırılara karşı korunmasını isteyebilir.”
    BK’nun (30) ncu maddesine göre, “Akit yapılırken esaslı bir hataya duçar olan taraf o akit ile ilzam olunamaz.”
    BK’nun (24) ncü maddesine göre, “Hataya duçar olan taraf hüsnüniyet kaidelerine muhalif bir surette ona istinat edemez.”
    BK’nun (36) ncı maddesine göre, “Diğer tarafın hilesi ile akit icrasına mecbur olan tarafın hatası esaslı olmasa bile o akit ile ilzam olunmaz.”
    BK’nun (37) nci maddesine göre, “Eğer iki taraftan biri diğer tarafın yahut üçüncü bir şahsın ikrahiyle (zoruyla) bir akit yapmış olursa, kendi hakkında lüzum ifade etmez.
    BK’nun (56) ncı maddesine göre, “Hakim hususi halleri nazara alarak cismani zarara düçar olan kimseye manevi zarar namı ile adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebilir.”
    BK’nun (58) maddesine göre, “Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini dava edebilir.
    Yukarıda belirttiğim yasal düzenlemelerden yola çıkarak,
    Kadın ile erkek arasında birinin diğerine karşı hak ve borçlar yönünden eksiklik ve üstünlüğü yoktur. Erkek ve kadın haklara ve borçlara ehil olmada, şehirli, taşralı, doğulu, batılı ayırımı yapılmaksızın yasalar önünde eşittir. Onsekiz yaşını bitirip ergin olan akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan dolayısıyla ayırt etme gücüne sahip olan her kadın ve erkek eşit olarak fiil ehliyetine sahiptir. Fiil ehliyetine sahip ve eşit olan her kadın ve erkek kendi fiilleri ile hak edinebilir ve borç altına girebilir. İradeyi fesat’a uğratan
    hata, hile ve ikrah sonucu eylemde bulunmak zorunda kalan kadın ve erkek bu eylemlerinden sorumlu olmazlar. Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kadın ve erkek iyi niyet iddiasında bulunamaz. Kötü niyetli kadın veya erkeği hukuk düzeni korumaz. Kadın olsun erkek olsun kendisine karşı bir eylem yapılması nedeniyle manevi tazminat isteyebilmesi için ya cismani zarara uğradığını ya da hukuka aykırı bir şekilde kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu kanıtlaması gerekir.
    Tespitleri sonucuna varılır.
    Bu tespitlerden sonra somut olayımıza döndüğümüzde olayımız, reşit ve mümeyyiz olan kadın ve erkek kendi rızaları ile sonuçlarını da bilerek ve düşünerek arkadaşlık kurmuşlar (evlilik düşüncesi ile de olabilir) bir kadının rızası ile kızlığı bozulmuş ama ne var ki bu birliktelik evlilikle sonuçlanmadan ayrılma ile son bulma şeklinde gerçekleşmiştir.
    Anlatılan olayımız nedeniyle davacı kadın tarafından manevi tazminat istenebilmesi için yukarıda tek tek yazdığım düzenlemelerden TMK’nun 24/1, BK’nun 56 ve 58 ncu maddelerindeki koşulların oluşması gerekir.
    Olayımızda, davacı kadın cismani zarara uğramadığı gibi ve bu konuda iddiada olmadığından BK’nun 56 ncı maddesinin uygulanmasının koşulları yoktur.
    TMK’nun 24/1 maddesi ile BK’nun 49 ncu maddesinin uygulanarak tazminata karar verilebilmesi için davacının kişilik haklarına HUKUKA AYKIRI bir şekilde saldırıldığının kesinleşmesi gerekir. Olayla ilgili davalının eylemi ceza kanunlarına göre suç değildir. Erkeklerle eşit haklara sahip, onsekiz yaşını bitirip ergin ve ayırt etme gücüne sahip olan davacı kadın kendisine zor (cebir-şiddet) kullanıldığını, hile yapıldığını da iddia ve ispat etmediğine, hatalı davrandı ise, TMK’nun (3/2) maddesine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyi niyetli sayılamayacağına göre, ortada davalının eyleminin hukuka aykırı olduğunu söylemek mümkün değildir. Ortada hukuka aykırı bir eylem yoksa TMK’nun 24/1 ve BK’nun 58 nci maddelerinin uygulanma koşulları da dolayısıyla tazminat verilmesi koşullarıda gerçekleşmemiştir.
    Ergin ve ayırt etme gücüne sahip kadınların erkeklerle eşit olduğunu, seçimlerde iktidarları belirleyecek oy verme hakkının bulunduğunu, evlenme veya evlenmeme veya evlilik harici moda tabirle düzeyli (seviyeli) birlikte yaşama kararını verme hakkının bulunduğunu kabul ettiğimiz kadının somut olayımızda olduğu gibi, cinsel ilişkiye girerken karar vermekten aciz kandırılmış olabileceğini kabul etmek, yukarıda belirttiğim yasal düzenlemelere aykırı olduğu gibi, kendi içinde çelişkili olan tazminat verilmesine ilişkin gerekçeleri de anlayabilmiş değilim.
    Her şey bir tarafa ortada hatalı kabul edilebilecek bir davranış varsa bu hata, tamamen erkeklerle eşit olan reşit ayırt etme ve karar verme güç ve yetkisine sahip olan iradesinin hile ve zorla değiştirildiğini iddia ve ispat etmeyen davacı kadına aittir. Ve yukarıda belirttiğim gibi, TMK’nun (3/2) maddesine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyi niyet iddiasında bulunamayacağı gibi, TMK’nun (2/2) maddesine göre de böyle bir kimseyi hukuk düzeni korumaz.
    Bu nedenlerle evlenme vaadi ile kızlık bozulduğu iddiası ile davacı kadın lehine manevi tazminata karar verilmesinin yasal dayanağı ve koşulları bulunmadığından sayın çoğunluğun görüşlerine katılmıyoruz. 01/07/2013





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi