11. Hukuk Dairesi 2014/15580 E. , 2015/1643 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 02/07/2014 tarih ve 2013/473-2014/352 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalıya ait.... başvuru numaralı “....” ibareli markanın, müvekkili şirkete ait “....” ibareli tanınmış markasıyla ayırt edilemeyecek kadar aynı olduğunu, anılan marka başvurusuna ... nezdinde müvekkilince itiraz edildiğini ancak itirazlarının reddedildiğini, davalı tarafça markanın tescil edildiğinden daha farklı olarak “...” şeklinde kullanıldığını, müvekkiline ait "..." ibareli markanın mahkeme kararı ile tanınmış marka olarak belirlendiğin ileri sürerek, davalı adına kayıtlı 2008/56966 sayılı markanın hükümsüzlüğünü, müvekkiline ait "..." markasına tecavüz fiillerinin durdurulmasını, el konulmasını, imhasını, silinmesini ve çıkarılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davaya dayanak markanın tanınmış marka olup olmadığının, dava konusu marka tescil başvurusunun müvekkilince gerçekleştirildiği 26.09.2008 tarihi itibarı ile araştırılması gerektiğini, dava konusu markanın müvekkilince 1997 yılından bu yana Iğdır’da “ ...” ibareli marka altında pastane işletilerek fiilen kullanıldığını, davacı tarafça bugüne kadar bu hususta bir işlem başlatılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, taraflara ait her iki markada baskın kelime unsurunun “...” ibaresi olduğu, yazım karakterlerinin de benzerlik içermesinin, tüketicilerin gözünde aynı gruba ait markalar olarak değerlendirilmesi ihtimalini arttırdığı, davacı markasının davalı markasının tescil tarihinde tanınmış marka statüsünde bulunduğu, tüketicilerde tanınmış marka ile bağlantı kurulmasının, markanın tanınmışlık düzeyinden haksız yarar sağlanması ihtimaline yol açtığı gibi davacı tarafın tanınmış markasının zarar görme ihtimalinin de bulunduğu, davacının markalarının mal veya hizmet listesinin, davalının markasının tüm mal ve hizmetleri ile aynı tür veya benzer olduğundan aralarında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesinin bulunduğu, davacı markasının KHK"nın 7/ı ve 8/4 anlamında tanınmış marka olması nedeniyle farklı mal ve hizmet sınıfları içinde tanınmış marka korumasından yararlanacağı, açıklanan nedenlerle dava konusu markanın hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilinceye kadarki kullanımı için davalı tarafa yasadan
kaynaklanan bir hakkın tanındığı, davalının tescilli marka hakkını aşar bir kullanımının kanıtlanamaması nedeniyle davacı tarafın markasına tecavüzden bahsedilemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, ..."de davalı adına tescilli markanın 556 sayılı KHK’nın 7, 8 ve 42. maddeleri gereğince hükümsüzlüğüne, davalının ...."de tescil kaydı bulunan kendi markasını hükümsüzlük kararının kesinleşmesi ile terkinine kadarki kullanımı yasadan kaynaklanan bir hakkın kullanılması sayılacağından davalının davacı markasına tecavüzünün önlenmesine ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 11.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.