16. Hukuk Dairesi 2017/1805 E. , 2021/719 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
...
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı ...,... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan ve 1983 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümü hakkında, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece verilen önceki tarihli hüküm, Dairemizin 25.02.2016 tarih ve 2015/594-2016/1829 Esas, Karar sayılı ilamı ile "6360 sayılı Yasa"nın 1. maddesi uyarınca ilçe belediye başkanlığı ile ..."nın davaya dâhil edilerek taraf teşkilinin sağlanması" gereğine değinilerek bozulmuştur. Mahkemece, usule ilişkin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, 28.03.2014 tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 6.394,18 metrekarelik yerin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılar Hazine vekili, ... vekili ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 4721 sayılı TMK"nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14 ve 17. maddelerine dayalı olarak açılan tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir. Mahkemece, fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü üzerinde davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki; davacı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği hukuki nedenine dayanarak çekişmeli taşınmaz bölümünün adına tescili isteğinde bulunmuş olup, mahallinde yapılan keşiflerde beyanlarına başvurulan mahalli bilirkişiler, dava konusu taşınmaz bölümünün öncesinde davacının dedesi tarafından kullanıldığını, dedesinden davacının babasına intikal ettiği,ni ondan da davacı ve kardeşlerine kaldığını ve davacı ve ailesinin kullanımında olduğunu beyan ettikleri halde, davacının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin hangi sebebe dayalı olduğu, zilyetliğin kardeşleri ile birlikte mi yoksa kendi adına mı olduğu, kendi adına ise taşınmazın davacıya nasıl geçtiği ve zilyetliği ne sebeple sürdürdüğü sorulup belirlenmediği gibi, bu husus davacıya da açıklattırılmamıştır. Öte yandan TMK’nın 713/4 ve 5. fıkraları gereğince yapılması gereken yasal ilanlar da yapılmamıştır.
Hal böyle olunca; Mahkemece öncelikle davacıdan, çekişmeli taşınmaz bölümünün muris babasından kendisine ne şekilde intikal ettiği hususunda açıklama istenmeli; taksim, bağış, satın alma vs. gibi nedenlerden birine dayanması durumunda, bu hususu kanıtlaması için kendisine süre ve imkan tanınmalı; gerekirse dava konusu edilen taşınmaz bölümü üzerinde yeniden keşif yapılmalı, bu şekilde davacının aktif dava ehliyeti bulunduğu sonucuna varılması halinde, TMK’nın 713/4 ve 5. fıkraları gereğince, keşif sonucu elde edilecek bilirkişi rapor ve krokisine göre gerekli yerel ve gazete ilanları yapılmalı, yasal 3 aylık sürenin dolması beklenmeli ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine vekili, ... vekili ve ... vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair yönlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalı belediyelere iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.02.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.