14. Hukuk Dairesi 2010/959 E. , 2010/1476 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapuda vakıf şerhinin terkini davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 21.02.2008 gün ve 2008/1304-2105 sayılı ilamiyle onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı ... İdarei vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, 907 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı üzerindeki vakıf şerhinin terkini istemiyle açılmıştır.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, vakıf şerhinin kayda on yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra işlendiği gibi tek taraflı işlemle düşüldüğünden söz edilerek dava kabul edilmiştir.
Hüküm Dairemizce onanmıştır.
Davalı ... İdaresi karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
5737 sayılı ... Kanunu 27.02.2008 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmış ve aynı tarihte yürürlüğe girmiştir. Yasanın geçici 5.maddesi hükmüne göre vakıf şerhleri ile ilgili devam etmekte olan davalarda diğer kanunlarda yer alan zaman aşımı ve hak düşürücü sürelere ilişkin hükümlerin bu kanun açısından uygulanmayacağı kuralı getirildiğinden burada 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3.maddesinde öngörülen on yıllık hak düşürücü sürenin dolayısı ile 02.04.2004 tarihli ve 1/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararının uygulanma olanağı yoktur.
Az önce sözü edilen ve 27.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5737 sayılı ... Kanununun 18.maddesi hükmü gereğince; miri arazilerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlar dışındaki icareteyn ve mukataalı vakıf şerhi bulunan gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde veya tasarrufundaki taşınmazlar taviz bedeline tabidir. Yasanın 3.maddesinde yapılan tanıma göre de, mukataalı vakıf: zemini vakfa üzerindeki yapı ve ağaçlar tasarruf edene ait olan ve kirası yıllık olarak alınan vakıf taşınmazlarını, icareteynli vakıf ise; değerine yakın peşin ücret ve ayrıca yıllık kira alınmak suretiyle süresiz olarak kiralanan vakıf taşınmazlarını ifade eder. Hal böyle olunca somut uyuşmazlığının çözümü için, kayda işlenen “... Vakfı”nın mukataalı veya icareteynli vakıf olup olmadığının veya miri arazilerde mukataalı hayrata tahsis edilmeyen ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlardan bulunup bulunmadığının yöntemince araştırılması gerekir. Ancak; vakfiye kapsamındaki her taşınmazın coğrafi konumu ve hukuki durumu ayrı olacağından bu taşınmazların kadim köy, kasaba ya da şehir içindeki mülk topraklar içinde olup olmadığının keşfen incelenmesi, taşınmazın konumunun düzenlenecek paftada kadim köy ve kasaba ya da şehirlere göre haritasında işaret edilmesi vakfın niteliği hakkında bu belirlemeden sonra görüş bildirilmesi gerekir.
Yapılan bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere vakıf türünün belirlenmesi ve belirlenen vakıf türüne göre çekişmeli taşınmazda vakfın bir hakkının kalıp kalmadığının, taviz bedeli ödenip ödenmeyeceğinin vakıf şerhinin doğrudan kaldırılması gerekip gerekmediğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmadan saptanması bu tür davalarda önem kazanmaktadır.
Hal böyle olunca vakıflara ait tapu kaydı ilk tesisinden itibaren getirtilmeli, vakıf durumunu gösterir kayıtlar ve dayanılan diğer belgeler merciinden istenmeli, ... Genel Müdürlüğünden kayda işaret edilmiş vakfın türü hakkında bilgi alınmalı ve HUMK.nun 275. maddesi uyarınca yukarıda sayılan ilkeleri kapsar biçimde bilirkişi görüşüne başvurularak sonucuna uygun bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan nedenle davanın esasının incelenmesi ve neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabul kararı doğru olmamıştır. Bu nedenle mahkeme hükmünün bozulması gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle onandığı bu defa yapılan incelemeden anlaşılmıştır. Davalı vekilinin karar düzeltme istemi kabul edilerek Dairemizin onama ilamı kaldırılarak hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 23.11.2006 gün ve 2006/27-1053 sayılı ilamının KALDIRILMASINA ve yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 15.02.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.