Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/1997
Karar No: 2015/1622
Karar Tarihi: 10.02.2015

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2014/1997 Esas 2015/1622 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2014/1997 E.  ,  2015/1622 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 08/10/2013 tarih ve 2009/1005-2013/514 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 20/01/2015 günü hazır bulunan asıl ve birleşen davada davacı vekili Av. .... ile asıl ve birleşen davada davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili asıl ve birleşen davada, müvekkilinin bankada hesabı bulunduğunu, keşidecisi oldukları 20.01.2008 tarihli 100.000 TL bedelli çekle ilgili olarak bankanın ödeme yapıldığını, çekteki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını, çekin düzenlenmesine ilişkin bilgi ve talimatları bulunmadığını, ayrıca 18.02.2008 keşide tarihli 100.000 TL bedelli çekin lehtarı olduklarını, çek üzerinde davacının cirosu bulunmadığını, ciro silsilesi kopuk çeke dayalı olarak ödeme yapıldığını ileri sürerek, asıl davada şimdilik 10.000 TL"nin ödeme yapıldığı tarihten itibaren ticari faiziyle birlikte tahsilini istemiş, birleşen davada ise bankadaki mevduat hesaplarından 12.02.2008 tarihinde 10.000 TL, 13.02.2008 tarihinde 10.000 TL, 18.02.2008 tarihinde 100.000 TL üçüncü kişiye ödeme yapıldığını, talimat evraklarındaki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını, bankanın gerekli dikkat ve özeni göstermediğini, takibe haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptalini, icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacı şirkette ... isimli kişinin muhasebe bölümünde çalıştığını, davacının nakit para, kıymetli evraklarının bu kişiye teslim edildiğini, ödemelerin anılan kişiye yapıldığını, bankanın kusuru bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, asıl davada 20.01.2008 keşide tarihli çekin davacı şirketin mali işlerden sorumlu kişisi olan ... tarafından şirket kaşesine sahte imza atılarak düzenlendiği, iğfal kabiliyetine haiz olduğu, bankanın kusuru bulunmadığı, 18.02.2008 keşide tarihli çekin ise dava dışı şirket tarafından davacı adına keşide edildiği, çek bedelinin yukarıda anılan kişi tarafından bankadan tahsil edildiği, çek arkasında ...."nın çeki devraldığına dair ciro bulunmadığı, bankanın özen borcunu ihlal ettiği, birleşen davada ise paranın .... tarafından çekildiği, imzanın taklit edildiği, bankanın düzenlenen talimatlar uyarınca ödeme yapmasında kusuru bulunmadığı gerekçesiyle, asıl davanın kabulüne, 10.000 TL"nin 18.02.2008 tarihinden itibaren tahsiline, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
    1- Asıl dava, bankacılık işleminden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. HMK’nun 294 ve sonraki maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması, tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi esastır. Bu nedenle hükmün, açık, anlaşılır, infaz edilebilir şekilde tesis edilmesi ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın, kısa karara uygun olması gerekmektedir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına güven sarsılmış olacaktır. Hatta, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 10.4.1992 gün ve 1991/7 esas 1992/4 sayılı kararında da kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni sayılacağı içtihat edilmiştir.
    Somut olayda, mahkemece asıl davaya ilişkin kısa kararda "Davanın kısmen kabulüne" denilmiş, gerekçeli kararda ise "Davanın kabulüne " şeklinde hüküm kurulmuştur.
    Bu durum karşısında, gerekçeli kararın kısa karara uygun yazılmaması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
    2- Asıl davaya yönelik olarak, bozma neden ve şekline göre, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
    3- Birleşen dava, sahte talimat ve imzalarla bankada bulunan hesaptan üçüncü kişilere usulsüz ödemeler yapılmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
    Bankalar, özel yasa ile kurulan ve ekonomik alanda çeşitli imtiyazlar tanınan kuruluşlardır. Güven kuruluşları olan bankalar, aldıkları mevduatları özenle korumak zorundadırlar. Bankalar kendilerine yatırılan paraları mudilere istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlüdür (4491 Sayılı Yasa ile değişik 4389 Sayılı Bankalar Kanunu 10/4 ve 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’nun 61. maddesi). Bu tanımlamaya göre, mevduat ödünç ile usulsüz tevdi sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan kendine özgü bir sözleşmedir. BK’nun 306 ve 307. maddeleri uyarınca ödünç alan, akdin sonunda ödünç verilen parayı, eğer kararlaştırılmışsa faizi ile iadeye mecburdur. Aynı Yasa’nın 472/1. maddesi uyarınca usulsüz tevdide paranın nef’i ve hasarı mutlak şekilde saklayana geçtiği için ayrıca açıklamaya gerek kalmadan saklayan bu parayı kendi yararına kullanabilir. Usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde, ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin müterafik kusurundan söz edilebilir.
    Somut olayda, mahkemece davacı şirketin muhasebe görevlisi olan ..."ı banka hesabına yatırılan paralar ile şirket adına yapılan tüm harcamalar konusunda görevlendirdiği, nakit ve kasa mevcudunun anılan kişinin elinde bulunduğu, sahte talimat düzenlenmesinde davacının ağır kusuru olduğu, taklit imza ile şirketi yetkilisinin imzasının benzerlik taşıdığı, iğfal kabiliyetinin bulunduğu, bankanın olayda kusuru olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş ise de, bankanın sorumluluğu yukarıda anlatılan hukuki çerçeve içinde değerlendirilmemiştir.
    Bu itibarla, mahkemece davalı bankanın hukuki durumunun yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda tartışılarak, ceza dosyası getirtilip muhasebeci ..."ın sahte talimatların düzenlenmesi konusundaki eylemi değerlendirilerek, anılan kişinin şirket çalışanı olması sebebiyle çalışanını seçmede ve onu denetlemede gerekli özeni göstermeyen davacının da olayda müterafik kusurunun bulunacağı nazara alınarak, neticesine göre bir karar vermek gerekirken, yanılgılı değerlendirmelerle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davaya yönelik hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL vekalet ücretinin her bir yandan alınarak yek diğerine verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekeleri halinde temyiz edenlere iadesine, 10/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi