Esas No: 2015/1623
Karar No: 2020/5167
Karar Tarihi: 23.11.2020
Danıştay 10. Daire 2015/1623 Esas 2020/5167 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/1623
Karar No : 2020/5167
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Müdürlüğü / …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının davalı idare tarafından kabule ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davalı idare tarafından yürütülen Rize-Güneysu Çevre Yolu (Rize Dağdibi Yolu) yol yapım ve genişletme çalışmaları sırasında Rize ili, Merkez ilçesi, …'nde davacının hissedarı bulunduğu … parsel sayılı taşınmazda yer alan yapılarda oluştuğu ileri sürülen 176.947,20 TL maddi zararın idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; ... Asliye Hukuk Mahkemesince yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan bilirkişi raporunun değerlendirilmesinden, yapıların bulunduğu arazinin plastisitesi yüksek killi-siltli zemin, suyla temasta suyu bünyesinde tutup alt zeminlere geçirmeyen şişme-oturma özelliği gösteren bir yapıya sahip olduğu, bu sahalarda yapılabilecek kazıların yeraltı suyunun da varlığı nedeniyle zeminlerde duraylılığın yitirilmesine neden olacağı, davacıya ait konutun kuzeyinde yer alan ve topuk olarak tanımlanabilecek alanda yapılan kazı çalışmalarının zemine yaklaşık 80,00 metre uzunluğundaki bir hatta toplam 110 adet yaklaşık 26,00 metre boyunda derin betonarme kazık çakma imalatları neticesinde yer altı suyu içeren şişme-oturma gibi özelliklere sahip olan killi-siltli zemini tetiklediği, zeminde oturma ve hareketlenme oluştuğu, binaların bulunduğu zeminde yastık görevi yapan zemin sularının kazıklar çakıldıktan sonra ve hafriyatın yapılmasından sonra yastık suyunun boşalması oranında binaların zemine getirdiği yük ile birlikte oturmaların oluştuğu, hazırlanan zemin etüt raporunda aşırı ayrışmış olduğu tespit edilen zeminde kayma riskinin yüksek olması nedeniyle yol çalışmasına başlanmadan önce kazıklar çakılarak zemin kaymasına karşı önlem alındığı, ancak çökmeye karşı önlem alınmadığı, bu çökme ve oturma sonucunda ise araziye ve davacıya ait konuta zarar verdiği, meydana gelen zarar ile davalı idarenin hizmet kusuru niteliğindeki eylemi ve gerekli önlemleri almaması arasında illiyet bağı bulunduğu, bu durumda davalı idarenin hizmet kusuru sonucu meydana gelen zarara karşılık 176.947,20 TL maddi tazminat talebinin ahır olarak kullanılan ve zarar görmediği için tazminat ödenmesi koşulları oluşmayan yapıya ilişkin 2.750,00 TL'lik kısmının reddi, geriye kalan 174.197,20 TL'lik kısmının davalı idareye başvuru (06/02/2014) tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, bilirkişi raporunda, çatlakların oluştuğu binanın projelendirme ve yapımı aşamasında, bölgenin heyelanlı yapısının ve zeminin jeolojik ve jeoteknik verilerinin dikkate alınmadığı, söz konusu taşınmazın bulunduğu doğal çevrenin jeolojik yapısı, eğimi ve bölgenin yağışlı rejimi dolayısıyla da bu yapıların yol inşaatı olmadan da benzer sorunlarla karşılaşabileceği, Mahkemece kusur tespitinin yaptırılmadığı, kaldı ki kusur söz konusu olsa dahi tespit edilen tazminat miktarının fahiş olduğu, ayrıca taşınmazın tapu kaydının incelenmesinden beyanlar hanesine Kamulaştırma Kanunun 7. maddesine göre belirtme yapıldığı, bu hususun sebepsiz zenginleşmeye yol açmaması için araştırılması gerektiği, öte yandan ruhsatı olmayan ya da ruhsat olmasına rağmen inşaat tekniklerine uygun olarak yapılmayan yapılarda meydana gelen zararlarda, zarar ile eylem arasındaki illiyet bağı kesileceğinden idarenin sorumlu tutulmasının mümkün olmayacağı ileri sürülerek, İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmiştir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi karanının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dosyanın incelenmesinden; davalı idarenin Rize-Güneysu Devlet Karayolunda yürütülen yol yapım ve genişletme çalışmaları sırasında meydana geldiği iddia olunan heyelan sonucu davacının kullanımında olan ve Rize ili, Güneysu ilçesi, … köyü, … parselde yeralan taşınmaz ve üzerindeki konut amaçlı kullanılan yapılarda oluşan zararın tespiti amacıyla ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin … Değişik İş sayılı dosyasında tespit davası açıldığı, anılan davada yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda belirtilen zarar miktarına karşılık olarak 176.947,20 TL maddi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalı idarece ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
3194 sayılı İmar Kanunu'nun 31. maddesinde, "... Kullanma izni verilmeyen ve alınmayan yapılarda izin alınıncaya kadar elektrik, su ve kanalizasyon hizmetlerinden ve tesislerinden faydalandırılmazlar." 32. maddesinde ise, "Bu kanun hükümlerine göre ruhsat alınmadan yapılabilecek yapılar hariç; ruhsat alınmadan yapıya başlandığı veya ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapıldığı ilgili idarece tespiti, fenni mesulce (...)tespiti ve ihbarı veya herhangi bir şekilde bu duruma muttali olunması üzerine, belediye veya valilikçe o andaki inşaat durumu tespit edilir. Yapı mühürlenerek inşaat derhal durdurulur. Durdurma, yapı tatil zaptının yapı yerine asılmasıyla yapı sahibine tebliğ edilmiş sayılır. Bu tebligatın bir nüshası da muhtara bırakılır. Bu tarihten itibaren en çok bir ay içinde yapı sahibi, yapısını ruhsata uygun hale getirerek veya ruhsat alarak, belediyeden veya valilikten mühürün kaldırılmasını ister. Ruhsata aykırılık olan yapıda, bu aykırılığın giderilmiş olduğu veya ruhsat alındığı ve yapının bu ruhsata uygunluğu , inceleme sonunda anlaşılırsa mühür, belediye veya valilikçe kaldırılır ve inşaatın devamına izin verilir. Aksi taktirde, ruhsat iptal edilir, ruhsata aykırı veya ruhsatsız yapılan bina, belediye encümeni veya il idare kurulu kararını müteakip, belediye veya valilikçe yıktırılır ve masrafı yapı sahibinden tahsil edilir." hükümlerine yer verilmiştir.
Ayrıca, 3194 sayılı İmar Kanunu'nda öngörülen istisnalar dışında, yerleşmelerin sağlıklı ve planlı olarak yapılabilmesi için belediye mücavir alan sınırları içinde veya dışında kalan yerlerde yapılacak tüm yapılar için ruhsat alınması gerektiği kanunun emredici hükmüdür. Bu yükümlülüğe riayet edilmeyerek ruhsat alınmaksızın inşa edilen yapıların mülkiyet hakkına yönelik hukuki korumadan yararlanmasına imkan bulunmamaktadır. Ruhsatsız olarak yapılan yapıların maliklerine hak kazandırması mümkün olmadığı gibi hukuken korunmaya değer bir nitelik taşımadıkları da tartışmasızdır.
Öte yandan, idare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları ödemekle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Bir başka anlatımla, idareler, yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerini yerine getirirken, gerekli teşkilatı kurmak; bu teşkilatın ayni, şahsi ve mali imkan ve araçlarını hizmete hazır tutmak; hizmetin ifası sırasında ise, hizmetin zamanında ve gereği gibi işlemesini sağlamak, kontrol etmek ve gerekli önlemleri almakla yükümlüdürler. Gerek hizmetin ayni, şahsi ve mali imkan ve araçlarının temin ve ifasındaki kusur, gerekse temin edilen bu araçlarla ifa olunan hizmetin geç işlemesi, gereği gibi veya hiç işlememesi; idareye, zarar gören kimselerin bu nedenlerle doğan zararlarını tazmin sorumluluğunu yükler.
Ancak, ortada tazmini gereken zararın bulunmaması, zararın zarar gören kişinin veya üçüncü kişinin eyleminden doğması, idarece öngörülemeyecek ve önlenemeyecek mücbir sebeplerden kaynaklanması, zararla idari faaliyet arasında nedensellik bağının kurulamaması, idare hukukuna özgü tazmin nedenlerinin bulunmaması gibi durumlarda idarenin tazmin yükümlülüğü ortadan kalkar.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 266. maddesinde ise, "Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir." kuralına yer verilmiştir.
Bilirkişiye başvurulmasındaki amacın, hukuka uygun karar verebilmek için gerekli verilere ulaşmak olduğu göz önünde tutulduğunda, bilirkişilerin uyuşmazlık konusunda özel ve teknik bilgiye sahip olan kişiler arasından seçilmesi gerektiği kuşkusuz olup, bilirkişi veya bilirkişilerce düzenlenen raporda, sorulara verilen cevapların şüpheye yer vermeyecek şekilde açık, rapor içeriğinin ise hükme esas alınabilecek nitelikte olması gerekmektedir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden; Mahkemece 25/12/2014 tarihli ara kararla; Rize Valiliği, köy muhtarlığı ve davacıdan, dava konusu taşınmazın üzerinde mevcut yapıların inşası için muhtarlıktan gerekli izinlerin alınıp alınmadığı hususlarının sorulduğu, Rize Valiliğince cevap verilmediği; köy muhtarlığınca verilen cevapta ise, taşınmaz üzerindeki iki katlı evin bizzat davacı tarafından yaptırıldığı yönünde 29/06/1985 tarihlinde köy ihtiyar heyetince tespit çalışması yapıldığının bildirildiği; davacı tarafından 14/01/2015 tarihli ara kararına karşı verilen cevapta ise, taşınmaz üzerindeki yapıların 1985 tarihinden çok önce yapıldığı o tarihte 3194 sayılı İmar Kanunun 27. maddesinin yürürlükte bulunmadığı, bu nedenle davacının muhtarlıktan izin alma mecburiyetinin ve taşınmaz üzerindeki yapıların etüt ve projelerinin Valilikçe incelenmesi için başvuru zorunluluğunun bulunmadığı yönünde beyanda bulunulduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda, davacıya ait yapıların yapıldığı dönemde yapı ruhsatı ve kullanım iznine tabi olup olmadığı hususlarının araştırılarak, ulaşılacak sonuca göre korunması gereken meşru ve hukuki bir hakkın varlığı söz konusu değilse, davalı idarece yapılan yol çalışmaları nedeniyle davaya konu taşınmazların hasar gördüğünden bahisle idarenin herhangi bir tazminat yükümlülüğünün doğmayacağı, aksi durumun geçerli olması halinde ise, dava konusu uyuşmazlığın çözümü için öncelikle meydana gelen zararda davalı idarenin hizmet kusurunun bulunup bulunmadığı, ayrıca davacının müterafik kusuru (yapı yapılmadan önce ki yer seçimi, inşaat tekniğine uygun yapılıp yapılmadığı) var ise bunun oranının belirlenmesi, böylece oluşan kusur durumlarının birlikte değerlendirilmesi suretiyle bulunacak kusur oranları çerçevesinde karar verilmesi, öte yandan bölgede heyelan riski yüksek olduğu halde yol çalışması yapılmadan önce ve yol çalışması sırasında heyelanı engellemek için davalı idarece gerekli tedbirlerin alınıp alınmadığı, yol yapımı sırasında heyelan şevinin topuk bölgesi kazıldığı için zemin duraylılığının düşüp düşmediği ve böylece heyelan oluşma koşullarının ortaya çıkıp çıkmadığı, davalı idarenin çalışmaları ile meydana gelen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunup bulunmadığı ve davalı idarenin savunmada ileri sürdüğü hususların tespiti amacıyla aralarında hidrojeoloji mühendisi, yüksek inşaat mühendisi ve gayrimenkul değerleme uzmanının da yer aldığı bir bilirkişi heyetince yapılacak inceleme sonucunda, yukarıda belirtilen hususlar çerçevesinde inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak verilen İdare Mahkemesi kararının kabule ilişkin kısmında hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının kabule ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.