1. Ceza Dairesi 2010/2295 E. , 2012/1693 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No : 1/B - 2010/67054
MAHKEMESİ : Bitlis Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ ve NO : 23/07/2009, 2008/31 (E) ve 2009/143 (K)
SUÇ : Kastın aşılması sonucu öldürme
TÜRK MİLLETİ ADINA
Yapılan ihbar üzerine maktulun evinde yapılan aramada bir naylon poşet içerisinde patlamaya hazır kurulmuş bir adet el bombası bulunan maktulun 04.04.1994 tarihinde PKK terör örgütüne yardım ve yataklık suçundan Bitlis İli Ahlat İlçesi Ovacık Jandarma Karakol Komutanlığınca gözaltına alındığı, 06.04.1994 günü gözaltı süresinin 12 gün uzatılmasına karar verildikten sonra ise 07.04.1994 günü sorgusunun yapılabilmesi amacıyla Bitlis İl Jandarma Alay Komutanlığına sevk edilip, 10.04.1994 günü saat 22:00 sıralarında sorgu için gözaltında bulunduğu Bitlis İl Jandarma Alay Komutanlığındaki hücresinde nöbetçi er tarafından ölü olarak bulunduğu olayda; maktulun cesedi üzerinde Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığınca aynı gece yapılan klasik otopsiye dayalı olarak düzenlenen otopsi tutanağına göre; cesedin yapılan dış muayenesinde herhangi bir darp ve cebir izine rastlanmadığının, ateşli silah yarası ve boğma emaresi gözlemlenmediğinin, cesedin ağzında beyaz sıvı akıntısı görüldüğünün, saat 23:00 itibariyle ölü katılığının oluşmadığının, göğüs açıldığında, diaframın normal göründüğünün, iç kanama görülmediğinin, karaciğer, böbrek ve barsaklarda herhangi bir patoloji görülmediğinin, karın iç duvarı normal görünmesine rağmen, dalak dış zarının yer yer devamlılığının bozulduğunun, herhangi bir iç kanama belirtisi bulanmadığının, maktulun kesin ölüm sebebi ile ilgili olarak kesin bir bulguya rastlanmadığının, kesin ölüm sebebinun belirlenmesi için beyin, sereblon ve pons dokusundan, kalpten, akciğerden, dalaktan, safra kesesinden parçalar ve batından kan örneği alınarak bunların Adli Tıp Kurumu Adana Grup Başkanlığı"na gönderildiğinin belirtildiği, Adli Tıp Kurumu Adana Grup Başkanlığı Kimyasal Tahliller İhtisas
Dairesi Başkanlığının 15.06.1994 tarihli toksoloji raporunda; maktul G.. Ö.."e ait olduğu bildirilen kan ve iç organ parçalarının yapılan toksoloji analizinde su buharı destilasyonu ile elde edilen destilatta organik kükürt ve organik fosfat bulunduğu, klasik metodlar ile elde edilen fazda kimyasal testler ve ince tabaka kromatografik metodu ile organik kükürt ve organik fosfat bulunduğu, belirtilen maddelerin bileşiminde organik fosfat ve organik kükürt bulunan herhangi bir insektisitin alındığına delalet edebileceği saptamalarına yer verildiği, Adli Tıp Kurumu Adana Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesi Başkanlığı"nın 23.06.1994 tarihli raporunda; maktulun, bileşiminde organik kükürt ve organik fosfat bulunan, zehirli bir insektisit (böcek öldürücü) entoksikasyonu etkisiyle ölmüş olduğunun bildirildiği, 17/08/1994 tarihli İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 1. İhtisas Kurulunun raporunda; maktulde haricen darp, cebir izi ve yaraya rastlanmaması nedeniyle, ölümde harici travmatik etkinin bulunmadığı kanaatinin belirtildiği, daha sonra, maktulden alınan iç organ parçaları üzerinde İstanbul Adli Tıp Kurumu"nda yeniden inceleme yapıldığı, Kimyasal Tahliller Dairesi"nin 29.01.1996 tarihli toksoloji raporunda; toksolojik incelemede, bahis konusu organik fosfat esterli insektisitlerin varlığını gösterir müspet reaksiyonların alınmadığının bildirildiği, Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulu"nun 26.02.1996 tarihli raporunda; Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Kimyasal Tahliller İhtisas Dairesi"nin daha gelişmiş laboratuvar olanaklarına sahip olması nedeniyle daha önceki tespitler yerine bu laboratuvarlarda yapılan incelemelerde saptanan ”organik fosfat ve kükürt bileşiğinin tespit edilemediği” sonucuna itibar edildiği ve buradan edinilen kanaate göre kurulda maktulün göz altına alındığı, 04.04.1994 tarihinden, ölü bulunduğu 10.04.1994 tarihine kadar geçen süre içinde herhangi bir şekilde organik fosfor zehirlenmesi belirtisinin görülmemesine rağmen bu durumun 6 gün sonra aniden ölüme sebebiyet vermesinin tıbben mümkün görülmediği görüşünün oluştuğu, nezarethaneye dışarıdan bir madde alımının olmaması, maktulün gözaltında kaldığı süre içerisinde erlere verilen yiyeceklerden yemesi, koğuşların bu süre içerisinde herhangi bir nedenle ilaçlanmamış olması aynı zaman ve mekanlarda başkaca bir ölüm olayının meydana gelmemesi hususlarının da bu görüşü desteklediğinin belirtildiği, sonuç olarak tüm bu hususlar birlikte gözetildiğinde, maktulün ölüm nedeninin organik fosfor ya da kükürt içeren bir maddeye ya da ilaca bağlanmasının mümkün görülmediği, bu nedenle maktulün kesin ölüm sebebinin belirlenmesi için 1. İhtisas Kurulu"ndan rapor alınması gerektiğinin bildirilmesi, bunun üzerine Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu"ndan alınan 04/07/2007 tarihli raporda; maktulde ölüm meydana getirir nitelikte travmatik bir lezyon bulunmadığı gibi, maktulün organik fosfor ve kükürt ile öldüğünün tıbbi delillerinin de bulunmadığı belirtilerek, mevcut bulgularla kesin ölüm sebebinin belirlenemediğinin bildirilmesi karşısında;
Maktulün kesin ölüm sebebinin saptanması ile ilgili olarak soruşturma
aşamasında Adli Tıp Kurumu Adana Grup Başkanlığı"ndan alınan raporlar ile İstanbul Adli Tıp Kurumu Birinci İhtisas Kurulu"ndan ve 5. İhtisas Kurulu"ndan alınan raporlar arasında çelişki bulunduğu anlaşılmakla; raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi ve maktulun kesin ölüm nedenin tespiti için, maktule ait tüm raporlar, varsa 11.04.1994 tarihli ölü muayene ve otopsi sırasında alınan iç organ parçaları ve batından alınan kan örneği ile tüm dosyanın Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu"na gönderilerek, maktulün kesin ölüm nedeni ile ilgili çelişkinin giderilmesi ve maktulün kesin ölüm sebebinin tespitinin istenmesi, sanıkların hukuki durumunun da bu raporun sonucuna göre değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılanlar vekili ile katılan Muzaffer"in temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün diğer yönleri incelenmeksizin, öncelikle bu nedenle tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak (BOZULMASINA), 12.03.2012 günü oybirliği ile karar verildi.