Esas No: 2019/6311
Karar No: 2020/5270
Karar Tarihi: 24.11.2020
Danıştay 10. Daire 2019/6311 Esas 2020/5270 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/6311
Karar No : 2020/5270
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı(Mülga … Kurumu)
VEKİLLERİ : Huk. Müş. …,
I. Huk. Müş. Av. …
İSTEMLERİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, … tarihinde Turgutlu Devlet Hastanesinde uygulanan protez takma işlemi sırasında kalça kemiğinde kırık oluşmasına sebebiyet verildiğinden bahisle 5.000,00 TL maddi ve 45.000,00 TL manevi tazminatın 28/02/2012 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacı tarafından yapılan şikayet üzerine davacıya sol kalçaya protez takma işlemini gerçekleştiren doktor hakkında başlatılan adli yargılama kapsamında, … Sulh Ceza Mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda Yüksek Sağlık Şurasınca düzenlenen … tarihli raporda özetle, hastanın sol kalçasına yapılmış olan protez ameliyatı endikasyonunun doğru olduğu, ameliyat sonrası çekilen grafiler incelendiğinde, periprostetik kırık hattının gözlendiği, ameliyat sırasında meydana gelen bu kırığın bir komplikasyon olduğu, bu komplikasyonu fark etmeyip hastanın tedavisinde gecikmeye neden olan Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. …'in kusurlu olduğu yönünde görüş bildirildiği, halkın sağlık hizmetlerini yürütmekle görevli olan davalı idarenin, hastanelerde yapılacak tedavilerin ve cerrahi müdahalelerin tıbbi esaslara uygun biçimde, hizmetin gerektirdiği yeterliğe sahip personelle ve gerekli dikkat ve özenin gösterilerek yapılmasını sağlamakla yükümlü olduğu, bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi ya da geç getirilmesi hizmet kusuru niteliğinde olup, idarenin tazmin sorumluluğunu doğurduğu, somut olayda davalı idarenin bu yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmediği anlaşıldığından tazmin sorumluluğunun koşullarının oluştuğu sonucuna varıldığı, maddi tazminatın somut giderleri tazmin etmesi gerektiği prensibi gereğince, Mahkemenin 10/06/2014 tarihli ara kararı ile davacıdan, bakım giderleri, yardımcı giderleri, yol masraflarının karşılığı olarak talep ettiği 5.000,00 TL'nin yapılan masraflara ilişkin belgeler eklenerek somut bir şekilde ortaya konulmasının istenildiği, ancak davacının söz konusu masrafları belgelendirememesi karşısında, davacının talep ettiği 5.000,00 TL maddi tazminatın reddi gerektiği, davacının sol kalçasına yapılmış olan protez ameliyatı sırasında meydana gelen kırık nedeniyle duyduğu ızdırabın karşılığı olarak takdiren 20.000,00 TL manevi tazminatın, idareye yapılan başvuru tarihinden (28/02/2013) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte idarece ödenmesi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacı tarafından, ameliyat sonrası bakımının başkaları tarafından yapıldığı, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine refakatçi eşliğinde defalarca gidip geldiği, ancak bunlar için fatura alıp saklamaya gerek duymadığı, hizmet kusuru nedeniyle kalça kırığı oluştuğundan hareket edemez duruma geldiği, bakıma muhtaçlığının ve Turgutlı'dan İzmir'e gittiğinin sabit olduğu, iki ameliyat arasındaki sürede asgari ücret tutarında bakıcı gideri ile yol giderlerinin ödenmesi gerektiği, fatura ibraz edilmemesi nedeniyle tazminat isteminin reddinin kanuna aykırı olduğu, davacı için takdir edilen manevi tazminat miktarının da çok az olduğu ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, idarenin verilen kamu hizmeti için gerekli teşkilatı kurmak, yeterli malzeme ve cihazlar ile donatılmış bina ve tesislerde, ehil elemanlar eliyle bu hizmetleri yürütmekle mükellef olduğu, sağlık hizmetinden faydalananların hizmetin yapılmasından ve tıbbi müdahaleden doğabilecek bazı komplikasyonlar ile karşı karşıya kalmalarının muhtemel olduğu, idarenin meydana gelen zarardan sorumlu tutulabilmesi için hizmetin hiç görülmemiş, kötü veya geç görülmüş olması, zarar ile hizmet kusuru arasında illiyet bağı bulunmasının zorunlu olduğu, dava konusu olayda, tazmin şartlarının gerçekleşmediği, davalı idarenin hizmet kusurunun bulunmadığı, davacının hasta hakları birimine şikayet başvurusu üzerine yapılan değerlendirmede hasta hakkı ihlali bulunmadığı kanaatine varıldığı, protez ameliyatından sonra gelişen kemik kırılmasının bir komplikasyon olduğu, bu komplikasyonun fark edilmemesinin tek başına kusur sorumluluğunu doğuramayacağı, tedavide gelişen sürece bakıldığında hekimin tedavide gecikmesinden söz edilemeyeceği, istenmeyen neticenin hizmetten faydalananın bünyesel özelliklerinden kaynaklanıp kaynaklanmadığının, başka etkenlerin olaya ne ölçüde sebebiyet verdiğinin açıkça ortaya konması gerektiği, ayrıca manevi tazminata ağır hizmet kusurunun bulunması halinde hükmedilebileceği gibi mal varlığında bir eksilişe karşılık olmadığından da faizin hüküm tarihinden itibaren işletilebileceği, fahiş manevi tazminat talebinin de reddi gerektiği ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Davalı idare tarafından, kararın maddi tazminatın reddine ilişkin kısmının hukuka uygun olduğu, davacı tarafından yapıldığı iddia edilen masraflara dair kayıtların sunulamadığı, olayda hizmet kusurunun bulunmadığı, manevi tazminat talebinin tamamen yersiz olduğu, davacının hasta hakları birimine şikayet başvurusu üzerine yapılan değerlendirmede hasta hakkı ihlali bulunmadığı kanaatine varıldığı, protez ameliyatından sonra gelişen kemik kırılmasının bir komplikasyon olduğu, bu komplikasyonun fark edilmemesinin tek başına kusur sorumluluğunu doğuramayacağı, tedavide gelişen sürece bakıldığında hekimin tedavide gecikmesinden söz edilemeyeceği, istenmeyen neticenin hizmetten faydalananın bünyesel özelliklerinden kaynaklanıp kaynaklanmadığının, başka etkenlerin olaya ne ölçüde sebebiyet verdiğinin açıkça ortaya konması gerektiği, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş olup, davacı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'na ekli (I) sayılı cetvelde yer aldığı cihetle 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 2/1-ç ve 6/1 maddeleri uyarınca taraf sıfatını haiz bulunduğundan bakılan davada hasım mevkiine alınan Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu'nun, 25/08/2017 tarih ve 30165 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 203/1-ğ maddesi ile 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'na ekli (I) sayılı cetvelden çıkartılarak anılan Kanun Hükmünde Kararname'nin 184. maddesi ile Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü adıyla Sağlık Bakanlığının hizmet birimi olarak teşkilatlandırıldığı anlaşıldığından, dosya sadece Sağlık Bakanlığı husumetiyle ele alınıp, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenerek dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacı, ağrı, topallama, aksama gibi şikayetlerle Turgutlu Devlet Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Polikliniğine başvurmuş, burada yapılan muayene ve tetkiklerin ardından 28/02/2012 tarihinde koksartroz, primer koksartroz tanılarıyla total kalça protezi ameliyatına alınmış, ameliyat sonrasında şikayetleri devam etmiş, 26/04/2012 tarihinde aynı Hastanede çekilen röntgene ilişkin raporda, solda femoral kalça protezi izlendiği, protezin inferior ucunda, femurda diafizer bölgede, birbirine yaklaşık 3 cm uzaklıkta iki adet inkomplet fraktür hattı izlendiği hususuna yer verilmiş, bunun üzerine Dokuz Eylül Üniversitesi Ortopedi Servisine gitmiş, 24/05/2012 tarihinde total kalça revizyon asrtroplastisi ameliyatı yapılmış, 28/05/2012 tarihinde de fizyoterapi programına alınarak davacıya gerekli tedaviler uygulanmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
20/01/1982 tarih ve 17580 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun'da hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler, elektronik işlemler ile ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla duruşma icrasında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı; ancak, davanın ihbarının Danıştay, mahkeme veya hâkim tarafından re'sen yapılacağı kurala bağlanmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesinin birinci fıkrasında, davanın taraflarının, müdahillerin ve yargılamanın diğer ilgililerinin, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olduğu; 61. maddesinin birinci fıkrasında, taraflardan birinin, davayı kaybettiği takdirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebileceği; 65. maddesinin birinci fıkrasında, bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişinin, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında, asli müdahale davası ile asıl yargılamanın birlikte yürütüleceği ve karara bağlanacağı; 66. maddesinde ise üçüncü kişinin, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer'î müdahil olarak davada yer alabileceği hükümleri yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bakılan davada, davacı tarafından, Turgutlu Devlet Hastanesinde sol kalçasına uygulanan total kalça protezi takma işlemi sırasında kalça kemiğinde kırık oluşmasına sebebiyet verildiği iddialarıyla davalı idare aleyhine açılan tam yargı davasında yapılacak yargılama sonucunda idarenin tazmin yükümlülüğünün olduğuna hükmedilmesi halinde davalı idarenin dava konusu olaya ilişkin olarak sorumluluğu olan kişi veya kişilere rücu edebileceği dikkate alındığında bu kişilerin menfaatlerinin etkileneceği açıktır.
Bu itibarla; yukarıda belirtilen Kanun hükümlerinde öngörülen davanın ihbarı için geçerli koşulların oluştuğu anlaşılmakta olup, Mahkemece, esastan yeniden karar verilirken dava konusu olayda idare ile arasında rücu ilişkisi doğabilecek kişi veya kişilerin tespit edilerek davanın res'en ilgililere ihbar edilmesi gerektiğinden bu husus gözetilmeksizin yapılan yargılama sonucunda verilen kararda hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacı ve davalı idarenin temyiz istemlerinin kabulüne,
2.Davanın kısmen kabulü ile kısmen reddi yolunda verilen … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.