14. Hukuk Dairesi Esas No: 2010/652 Karar No: 2010/1395 Karar Tarihi: 12.02.2010
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2010/652 Esas 2010/1395 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2010/652 E. , 2010/1395 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 22.02.2007 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; ecrimisil istemi hakkında karar vermeye yer olmadığına, elatmanın önlenmesi isteminin kabulüne dair verilen 21.07.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Davacı, 2341 parsel sayılı taşınmazda davalı ve dava dışı diğer paydaşlar ile birlikte malik olduklarını, davalının sınır duvarını söktüğünü, payına elattığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemiş,son oturumda ecrimisil istemini atiye bırakmıştır. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, elatmanın önlenmesi isteminin kabulüne, ecrimisil istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir, Hükmü davalı temyiz etmiştir. Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir. Dava konusu 1000 metrekare yüzölçümlü 2341 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydından, davacı ve davalının 6/40 ar pay maliki oldukları anlaşılmıştır. Dosya içeriğine göre taşınmaz kayda göre "tarla" niteliğinde olup, paydaşlar arasında 2341 parsel sayılı taşınmazın tüm paydaşlarının katılımı ile bir kullanma taksiminin yapıldığı anlaşılmamaktadır. Kuşkusuz, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş engel olan diğer paydaş veya paydaşlara karşı payına oluşan elatmanın önlenmesini her zaman isteyebilir. Fakat, o paydaşın taşınmazda payına karşı kullanmakta olduğu çekişmesiz bir yeri varsa açtığı elatmanın önlenmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Zira bu gibi durumlarda payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorunu elatmanın önlenmesi davasıyla değil, kesin sonuç sağlayacak taksim veya izale-i şuyu davası açılması suretiyle çözümlenebilir. Somut olayda, hükme esas alınan 13.09.2007 tarihli fen bilirkişileri raporunun eki krokide 2341 parsel sayılı taşınmaz sınırları içinde kalan (B) ile işaretli sarı boyalı 54.11m² bölümü davalı tarafından; davacının ise, (A) ile işaretli kırmızı boyalı 531,67m² bölümü kullandığı belirtilmiştir. Krokisinde (B) ile işaretli bu kısımdan davalının elatmanın önlenmesine karar verilmiş olmakla taşınmazda davalının kullanımına bırakılmış bir bölüm kalmamıştır. Dava konusu taşınmazda davacının kullanımına bırakılmış bölüm bulunduğu, davanın kabulü ile davalının paydaş olduğu taşınmazda yararlanma hakkı tamamen ortadan kaldırıldığından mahkemenin kabul kararı doğru bulunmamıştır. Yukarıda açıklanan nedenlerle davanın reddi yerine kabulü doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 12.02.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.