8. Hukuk Dairesi 2013/11799 E. , 2014/6874 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Eğil Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 01/06/2011
NUMARASI : 2011/58-2011/83
Hazine tarafından açılan mirasçılık belgesi istemi davasının reddine dair Eğil Sulh Hukuk Mahkemesi"nden verilen 01.06.2011 gün ve 58/83 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Talep eden Hazine vekili, Egil Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 1996/18 Esas sayılı dosyasında verilen yetkiye istinaden nolu parsel maliki olarak adı geçen M.. B.. mirasçısı H.. B.. mirasçılarını gösterir veraset ilamının tarafına verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece verilen hüküm, süresi içinde talep eden Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Talep, mirasçılık belgesi istemine ilişkindir.
Mahkemece kısa kararda davanın kabulüne karar verilerek hüküm tefhim edildiği halde, gerekçeli kararında kısa kararda sehven davanın kabulüne denmek sureti ile maddi hata yapıldığı gerekçesi ile tefhim edilen kısa kararın aksine davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Zira Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası"nın 381/2.maddesi uyarınca kararın tefhimi aynı Yasa"nın 388.maddesinde belirtilen şekilde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Bu durumda gerekçeli kararın, tefhim edilen karar yanlış da olsa, buna uygun düzenlenmesi gerekmektedir. Yanlışlık ancak temyiz yoluna başvurulması ve kararın bozulması halinde düzeltilebilir. O halde Mahkemece yapılacak iş, 10.04.1992 tarihli 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gözetilerek yeniden karar oluşturmaktan ibarettir.
Bundan ayrı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 30.maddesi hükmünde doğum ve ölümün nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunabileceği, nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde gerçek durumun her türlü delille kanıtlanabileceği açıklanmıştır. Hukukumuzda çekişmeli yargıya tabi davalarda taraflarca hazırlama ilkesi geçerli olup, hakim tarafların talepleri ile bağlıdır.
Hakim, talepte bulunan tarafların iddia ettiği olaylar ve ileri sürdüğü deliller ile yetinerek karar vermek zorundadır. Çekişmesiz yargıya tabi davalarda ise re"sen araştırma prensibi egemendir. Hasımsız açılan ve çekişmesiz yargıya tabi olan davalarda verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmediği gibi bu kararlar açılacak bir iptal davası sonucunda değiştirilebilir veya ortadan kaldırılabilir.
Somut olaya gelince, dosya kapsamındaki nüfus kaydı ve kolluk tutanağından, TC kimlik numaralı H.. B.. isimli bir şahıs sağ olarak görünüyorsa da, bu şahsın parsel sayılı taşınmazın kayıt maliki olarak adı geçen H.. B.. ile aynı kişi olup olmadığı hususunda Mahkemece herhangi bir araştırma yapılmamıştır.
Az yukarıda açıklanan hukuksal olgu dikkate alındığında hasımsız açılan mirasçılık belgesi verilmesi davalarında mirasçılığın her türlü delille kanıtlanabileceği, bir Mahkemenin verdiği yetkiye dayanılarak açılan davalarda Mahkemece mirasçılık belgesi istenen kişinin namı müstear veya hiç yaşamadığı belirlenmedikçe davanın reddine karar verilemeyeceği kuşkusuzdur. O halde, davanın yetki belgesine dayanılarak ve ispat imkanı kısıtlı üçüncü kişi tarafından açılmış olduğu gözönüne alınarak, Mahkemece yetki verilen Asliye Hukuk Mahkemesi dosyası, tapu kayıtları ve kadastro tutanakları tüm tedavülleri ile birlikte getirilmeli, tanık dinlenmeli, tüm delillerin bir arada değerlendirilmesinde; nüfus kaydında adı geçen TC kimlik numaralı H.. B.. ile kayıt maliki H.. B.."ın aynı kişi olduğunun anlaşılması halinde davanın reddi cihetine gidilmeli, aynı kişi olmadıklarının anlaşılması halinde ise, mirasçısı olduğu belirtilen kişiler varsa nüfus kayıtları getirtilerek miras bırakanla soy bağı araştırılmalı, bütün aramalara rağmen mirasçısı bulunamaz ise TMK"nun 501.maddesi gereğince son mirasçının Hazine olduğu düşünülmelidir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, talep eden Hazine"nin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/III-2. bendi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 11.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.