11. Hukuk Dairesi 2014/10961 E. , 2015/1568 K.
"İçtihat Metni"ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 15/11/2012 tarih ve 2010/72-2012/394 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ile davalılardan ... vekili ile davalı ... vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalıların hukuka aykırı işlemleri ile müvekkillerini zarara uğrattığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000 TL alacağın kötü niyetli davranışla şirkete zarar veren davalılardan müteselsilen tahsiline, alacağa ticari faiz yürütülmesine karar verilmesini talep etmiş, sonrasında talebini ıslah ederek 577.949,51 TL"ye çıkarmıştır.
Davalılar davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tüm dosya kapsamı nazara alınarak , davalı ... yönünden davanın açılmamış sayılmasına, davalılar ...,... ve ... yönünden pasif husumet ehliyeti bulunmadığı gözetilerek davanın reddine, davalı ... yönünden davanın kabulü ile 577.949,51 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı ..."ne ödenmesine, davacılar ..., ... ve ..."in ancak şirket ortağı sıfatıyla ve zararın şirkete ödenmesi talebi ile dava açabilecekleri gözetilerek adı geçen davacılar lehine hüküm kurulmasına yer olmadığına verilmiştir.
Kararı davacılar vekili ile davalılardan ... vekili ile davalı... vekili temyiz etmiştir.
1-Davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde, aynı zamanda adli yardım isteminde bulunduğu anlaşılmıştır.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 448. maddesi hükmü nazara alındığında, davalı vekilinin adli yardım talebi bakımından öncelikle yapılan incelemede, 6100 sayılı HMK’nın konuyla ilgili ve emredici nitelikteki 336/2. maddesi hükmünün hilafına, davacılar vekilinin adli yardım talebine ilişkin dilekçesi ekinde talebini haklı gösterecek hiçbir bilgi ve belgeye yer verilmediği gibi, mahkeme hükmüne ilişkin temyiz istemleri bakımından peşin olarak yatırılması gereken harç ve sair giderlerin çok cüz’i olduğu gerçeği karşısında, davacılar vekilinin bu giderleri dahi karşılayamayacak durumda olmasının makul ve inandırıcı olmadığı kanısına varılmış, davacılar vekilinin kanun yoluna ilişkin harç ve giderler bakımından adli yardım talebinin HMK’nın 337/2. maddesi uyarınca reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacıların kanun yoluna ilişkin adli yardım talebinin reddi nedeniyle, davacılar vekiline işbu adli yardım talebinin reddi kararının tebliği, bu karara itiraz süresinin beklenmesi, itiraz edilmediği veya itirazı reddedildiği taktirde 1086 sayılı HUMK’nın 5236 sayılı Kanun ile değişik 434. maddesi uyarınca peşin temyiz harcının ve dosyanın Yargıtay’a sevk giderinin ikmali için gerekli işlemler yapılmak üzere dava dosyasının yerel mahkemeye geri çevrilmesine karar vermek gerekmiştir.
3- Bozma sebep ve şekline göre taraf vekillerinin temyiz istemlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin kanun yoluna ilişkin adli yardım talebinin REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenle dava dosyasının yerel mahkemeye GERİ ÇEVRİLMESİNE, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 09/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.