Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/623
Karar No: 2010/944

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/623 Esas 2010/944 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2010/623 E.  ,  2010/944 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ORDU 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 22/11/2006
    NUMARASI : 2003/720-2006/386

    Taraflar arasında görülen davada;Davacı, murisi ile davalıların birlikte müştereken malik oldukları 1.8.1969 tarih 1,2 ve 3 sıra nolu tapulu taşınmazların paydaşlar arasında fiilen taksim edildiğini ve uzun yıllardır mirasbırakanı babasının kendi payına düşen kısmı tasarruf ettiğini, ancak babasının ölümünden sonra davalıların fındık dikmek suretiyle çekişmeli yere müdahale ettiklerini , taşınmazdan hiçbir yer kullanmadığını ileri sürüp elatmanın önlenmesini istemiştir.
    Davalı G., dava konusu taşınmazla ilgisi bulunmadığını, diğer davalının yanında işçi olarak çalıştığını, davalı M. , dede ve babasından intikal eden taşınmazı yaklaşık 30 yıldır tasarruf ettiğini, rızai taksim bulunmadığını, taşınmazı kendi emeği ve harcamalarıyla bahçe haline getirdiğini bildirip davanın reddini savunmuşlar, yargılama sırasında davalı M."in ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmişlerdir.
    Mahkemece, davalı G. yönünden davanın husumetten reddine, davalı M. yönünden, davacı ve davalının ortak murisin mirasçıları olup tüm mirasçıları kapsar biçimde taksim yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava,paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazda 1.8.1969 tarih, 1 sıra nolu tapu kaydı gereğince davanın tarafları ile dava dışı kişilerin birlikte paydaşı bulundukları ve davacının taşınmazın bir bölümüne fındık ağacı yetiştirmek suretiyle davalının elattığını ileri sürerek eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
    İddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimine göre taraflar arasındaki çekişmenin Türk Medeni Kanununun 688 ve takip eden maddelerinde öngörülen paylı mülkiyet hükümlerinin uygulanmak suretiyle çözüme kavuşturulacağı açıktır.
    Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamıyan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
    Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Nevarki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " akte vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
    O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
    Somut olaya gelince; mahkemece " tüm paydaşların biraraya gelerek rızai bir taksim yapmadıkları" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; yukarıda değinilen ilkeler gözetildiğinde yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli ve elverişli olduğu söylenemez.
    Hal böyle olunca, öncelikle tüm paydaşları kapsar biçimde haricen rızai bir taksim yapılmadığı mahkemece belirlenip benimsendiğine göre, yine aynı şekilde tüm paydaşların uzun zamandan beri taşınmazın kullanımı yönünden fiili bir durum yaratıp yaratmadıkları tespit edilmeden, fiili bir durum oluşturulmadığının anlaşılması halinde ise davacının taşınmazda kullanabileceği bir yerin olup olmadığının, başka bir ifadeyla davacı bakımından intifadan men olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği saptanmadan eksik tahkikatla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
    Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 3.2.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi