3. Ceza Dairesi 2015/3060 E. , 2015/5149 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No : 2014/411575 Kanun Yararına Bozma
Kasten yaralama suçundan sanık A.. Ş..’in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 86/1, 87/1-c-son ve 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Isparta 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/07/2012 tarihli ve 2011/675 Esas, 2012/566 sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığı"nın 02.12.2014 tarih ve 2014/21569 – 72244 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 26.12.2014 tarih ve 2014/411575 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, mağdurun yüzünde yer alan yaralanmanın sabit iz niteliğinde olduğundan bahisle cezasında artırım yapılmışsa da, mağdur hakkında soruşturma aşamasında alınan ilk doktor raporu olan Isparta Gülkent Devlet Hastanesinin 24/06/2010 tarihli raporunda mağdurun sağ üst dudağında 1 cm kesi olduğu ve yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile iyileşir nitelikte olduğunun bildirildiği, bunun üzerine sanık hakkında basit yaralama suçundan dava açıldığı, ancak yargılama aşamasında Isparta 1. Sulh Ceza Mahkemesince mağdurun dudağında bulunan yaralanmanın sabit iz niteliğinde olup olmadığı hususunda ek rapor aldırıldığı ve Afyonkarahisar Devlet Hastanesinin 14/07/2011 tarihli raporunda mağdurdaki yaralanmanın sabit iz niteliğinde olduğu kanaatine yer verilmesi üzerine Asliye Ceza Mahkemesine görevsizlik kararı verildiği, Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda da sabit ize neden olan yaralama suçundan mahkumiyet kararı verildiği anlaşılmışsa da, mağdur hakkında alınan raporlar arasında çelişki bulunduğu ve sabit iz raporunun devlet hastanesinden alınmış tek hekim imzalı rapor olduğu cihetle, mağdurun sanık hakkındaki şikayetinden vazgeçmiş olması da dikkate alındığında yaralanmanın sabit iz niteliğinde olmaması halinde sanık hakkında düşme kararı verilme ihtimali bulunduğu nazara alınarak raporlar arasındaki çelişki giderilip mağdurdaki yaralanmanın niteliğinin tereddüde yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde; isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK"nin 309.maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nin 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hakimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir. (Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı Kararı da bu doğrultudadır.)
Bu açıklamalar çerçevesinde somut olay incelendiğinde; sanık hakkında kasten basit yaralama suçundan 5237 sayılı TCK"nin 86/2. maddesi gereğince cezalandırılması istemiyle Afyonkarahisar 1. Sulh Ceza Mahkemesine kamu davası açılmış, olay günü alınan doktor raporunda mağdurun sağ alt dudağında 1 cm kesi mevcut olduğu, basit tıbbi müdahale ile düzeleceğinin belirtildiği, mağdurun 19.01.2011 günlü oturumda dudağındaki yaralanmadan dolayı iz kaldığını beyan etmesi üzerine, mahkemece mağdurun tekrar raporu aldırılmış, Afyonkarahisar Devlet Hastanesi Plastik ve Rekonsrüktif Cerrahi Uzmanı tarafından muayene edilen mağdur hakkında 14.07.2011 gün ve 6889 sayılı rapor düzenlenmiştir. Raporda, mağdurun sağ üst dudak kütenoz bölgede vertikal 1 cm skarın çehrede sabit eser olarak kalacağı bildirilmiştir. Daha önce alınan rapor pratisyen hekim tarafından, sonraki rapor ise Plastik ve Rekonsrüktif Cerrahi Uzmanı tarafından verildiğinden daha önceki raporda da dudakta kesiden bahsedildiğinden raporlar arasında çelişki olduğu söylenemez. Sonraki rapor olaydan
yaklaşık bir sene sonra alınmış olup olay tarihinde zaten mağdurun yüzünde sabit iz kalıp kalmayacağı da belli değildir. Adli tıp uygulamalarına göre, sabit iz kalıp kalmadığının tespiti için olayın üzerinden en az 6 ay geçmiş olması gerekmektedir. Raporları değerlendirerek suç vasfını belirlemek mahkemenin takdirine ilişkin bir konu olduğundan, bu kapsamda hakimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak kanun yararına bozma konusu yapılamayacağından, talebin reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Açıklanan bu nedenlerle Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma talebini içeren talebi, Isparta 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/07/2012 tarihli ve 2011/675 Esas, 2012/566 sayılı Kararının, takdire ilişkin olması ve alnan en son raporun plastik cerrahi uzmanı tarafından verilmiş olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK"nin 309. maddesi koşullarını taşımayan kanun yararına bozma isteğinin REDDİNE, 11.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.