14. Hukuk Dairesi 2010/278 E. , 2010/1341 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 10.09.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydında isim düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 18.09.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, ... 415 parsel sayılı taşınmazda “... kızı ...” olarak yazılan kaydın “...” olarak düzeltilmesini istemiştir.
Mahkemece tapu maliki ile davacıların murisinin aynı kişi oldukları tereddüte yer vermeyecek şekilde kanıtlanamadığından bahisle istemin reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Tapuda kayıt düzeltilmesi davasını tapu maliki ile mirasçıları açabilir. Bunun yanısıra 1.1.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan herhangi biri de tek başına tapuda miras bırakanla ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu davaların, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak dava açan kişinin aktif dava ehliyeti vardır.
Tapu Sicil Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir.
1-Düzeltilecek tapu kaydı tüm dayanakları ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus Müdürlüğünden, kayıtta geçen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişinin kaydının bulunup bulunmadığı sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişinin nüfus kaydı, tapu ve dayanakları ile bağlantı oluşturacak şekilde incelenmeli, gerekirse kök kayıtlar da istenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu mahalde kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanık dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise, tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri de taşınmaz başında dinlenerek keşif yapılmalıdır.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.
Somut olayda;
1- Davacıların, taşınmazın paylı maliklerinden olduğu iddia edilen ... kızı ...’nin mirasçısı olduklarını gösterir veraset belgesi dosya içerisinde bulunmamaktadır. Davacıların aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti için veraset belgesinin ibrazı istenmelidir.
2-Dava konusu taşınmazın tapulama tutanağında dayanak tapu olarak gösterilen K.sani 1339 tarihli 17 sıra no"lu tapu kaydı ile Şubat 1331 tarihli 158 sıra no 33 cilt 44 sayfa no"lu tapu kayıtlarının eski yazı olduğundan okunamadığı bildirilmiş ise de gerektiği takdirde masrafı davcılar tarafından karşılanmak suretiyle bu kayıtların çıkartılarak getirtilmesi ve tercüme bilirkişisi aracılığı ile tercüme ettirilerek tapu kaydındaki paydaş ... kızı ...’nin payının hangi tapu kaydından intikal ettiği ve edinme sebebi açıklığa kavuşturulmalı, kaydı düzeltilecek kişinin nüfus kaydı, tapu ve dayanakları ile bağlantı oluşturacak şekilde incelenmeli, tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise, tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri de taşınmaz başında dinlenerek keşif yapılmalı, açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir. Bu araştırmalar yapılmadan eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
Karar açıklanan nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda 1.ve 2. bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü hükmün BOZULMASINA, 11.02.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.