18. Ceza Dairesi 2019/17901 E. , 2020/6326 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
Hakaret suçundan suça sürüklenen çocuk ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/1, 31/3, 52 ve 62/2. maddeleri gereğince 1.000 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair (Kapatılan) Iğdır 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 18/09/2013 tarihli ve 2012/130 esas, 2013/534 sayılı kararını müteakip suça sürüklenen çocuğun deneme süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle yapılan yargılama sonucunda, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/1, 31/3, 52 ve 62/2. maddeleri gereğince 1.000 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Iğdır 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/12/2016 tarihli ve 2016/266 esas, 2016/517 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10/10/2019 gün ve 2019/97081 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, 1- Fiili işlediği sırada on iki yaşını doldurmuş olup, on beş yaşını doldurmayan suça sürüklenen çocuk hakkında, üzerine atılı hakaret suçunun hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya davranışlarını yönlendirebilme yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediği hususunda rapor, ayrıca sosyal inceleme raporu da alınmadan 5237 sayılı Kanun"un 31/2 ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu"nun 35. maddesine aykırı davranılması suretiyle karar verilmesinde,
2- Kayden 03/09/1996 doğumlu olup, suçun işlendiği 20/02/2011 tarihinde oniki yaşını doldurmuş olup, onbeş yaşını doldurmamış olan suça sürüklenen çocuk hakkında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 31/2. maddesi gereğince indirim yapılması gerektiği gözetilmeden aynı Kanun"un 31/3 maddesi uygulanmak suretiyle fazla cezaya hükmedilmesinde,
3- 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106/4. maddesinde yer alan "Çocuklar hakkında hükmedilen adli para cezasının ödenmemesi halinde, bu ceza hapse çevrilmez. Bu takdirde onbirinci fıkra hükmü uygulanır." ve atıfta bulunulan anılan Kanun"un 106/11. maddesinde yer alan "İnfaz edilen hapsin süresi veya kamuya yararlı işte çalışmanın, adli para cezasını tamamıyla karşılamamış olursa, geri kalan adli para cezasının tahsili için ilam, Cumhuriyet Başsavılığınca mahallin en büyük mal memuruna verilir. Bu makamlarca 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre kalan adli para cezası tahsil edilir." şeklindeki hükümler birlikte değerlendirildiğinde, hükmolunan kararda ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğine karar verilmesinde,
İsabet görülmemiştir." denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
Bir nolu isteme yönelik incelemede;
TCK"nın 31/2. maddesinde "Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. İşlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan onbir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz." şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
Çocuk Koruma Kanunu"nun 35. maddesinde: “ (1) Bu Kanun kapsamındaki çocuklar hakkında mahkemeler, çocuk hâkimleri veya Cumhuriyet savcılarınca gerektiğinde çocuğun bireysel özelliklerini ve sosyal çevresini gösteren inceleme yaptırılır. Sosyal inceleme raporu, çocuğun, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin mahkeme tarafından takdirinde göz önünde bulundurulur.
(2) Derhâl tedbir alınmasını gerektiren durumlarda sosyal inceleme daha sonra da yaptırılabilir.
(3) Mahkeme veya çocuk hâkimi tarafından çocuk hakkında sosyal inceleme yaptırılmaması hâlinde, gerekçesi kararda gösterilir.” hükümleri;
Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik"in 20. maddesinde de: “(1) Kanun kapsamındaki çocuklar hakkında mahkemeler, çocuk hâkimleri veya Cumhuriyet savcılarınca gerektiğinde çocuğun bireysel özelliklerini ve sosyal çevresini gösteren inceleme yaptırılabilir. Soruşturma ve kovuşturma aşamalarında çocuğun, veli veya vasisi ya da müdafi veya bu kimselerin avukatları da mahkeme veya çocuk hâkimine müracaat ederek çocuk hakkında sosyal inceleme yapılmasını talep edebilirler.
(2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını bitirmiş onbeş yaşını doldurmamış bulunan çocuklar ile onbeş yaşını doldurmuş ancak onsekiz yaşını doldurmamış sağır ve dilsizlerin işledikleri fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri bakımından sosyal inceleme yaptırılması zorunludur.
(3) Fiili işlediği sırada oniki yaşını bitirmiş onbeş yaşını doldurmamış bulunan çocuklar ile onbeş yaşını doldurmuş ancak onsekiz yaşını doldurmamış sağır ve dilsizlerin işledikleri fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığını takdir yetkisi münhasıran mahkemeye aittir. Sosyal incelemeyi yapan bilirkişi, çocuğun içinde bulunduğu aile ortamı, sosyal çevre koşulları, gördüğü eğitim, fiziksel ve ruhsal gelişimi hakkında bir rapor düzenler. Hâkim, bu yaş grubuna giren çocuğun kusur yeteneğinin olup olmadığını takdir ederken, görevlendirdiği bilirkişinin hazırlamış bulunduğu raporda yer verilen gözlem, tespit ve değerlendirmeleri gözönünde bulundurur.
(4) İkinci ve üçüncü fıkralardaki hâllerde, hâkim veya mahkeme, sosyal inceleme raporu ile birlikte çocuğun işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin belirlenebilmesi amacıyla adlî tıp uzmanı, psikiyatrist ya da zorunluluk hâlinde uzman hekimden görüş alır.” hükümleri düzenlenmiştir.
TCK"nın 31. maddesinin 12-15 yaş arası çocuklarla ilgili gerekçesinde ise; “Çocukluktan gençliğe geçiş sürecinde bulunan oniki yaşını doldurmuş ve fakat henüz onbeş yaşını tamamlamamış kişiler, genellikle işlediği fiilin bir haksızlık oluşturduğunun bilincinde olmakla beraber, bazı durumlarda fiili işlemekten kendini alıkoyamamakta ve bazı davranışlar açısından iradesine yeterince hâkim olamamaktadır. Bu nedenle, suç oluşturan bir fiili işlediği sırada oniki yaşını bitirmiş olup da henüz onbeş yaşını bitirmemiş olan kişilerin, işlediği suç açısından davranışlarını yönlendirebilme yeteneğine sahip olduğunun belirlenmesi hâlinde, ceza sorumluluğunun olduğu kabul edilmiştir.
Bu grup yaş küçüklerinin ceza sorumluluğunun olup olmadığı, çocuk hâkimi tarafından tespit edilir. Ancak, bu belirlemeden önce, yaş küçüğünün içinde bulunduğu aile koşulları, sosyal ve ekonomik koşullar ile psikolojik ve eğitim durumu hakkında uzman kişilerce rapor hazırlanması istenir. Çocuk hâkimi, hazırlanan bu raporları, ceza sorumluluğunun belirlenmesiyle ilgili olarak yapacağı değerlendirmede dikkate alır.
Kusur yeteneği bulunmayan yaş küçüğü hakkında ceza tertibine yer olmadığına karar verilir. Ancak, bu kişiler hakkında koruyucu, eğitici ve yeniden topluma kazandırıcı nitelikte güvenlik tedbirlerine hükmedilir.
Çocuk hâkimi, işlediği suç açısından ceza sorumluluğunun olduğunu kabul ettiği yaş küçüğü hakkında ise kural olarak indirilmiş cezaya hükmedecektir.” ifadelerine yer verilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 26.03.2013 tarih ve 2012/1468 E, 2013/101 K sayılı ilamında : “Fiili işlediği sırada on iki yaşını doldurmuş olup ta on beş yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluğu işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneklerinin varlığına bağlıdır. Bu yaş grubundaki çocukların ceza sorumluluklarının bulunup bulunmadığı açılacak kamu davası sonucunda çocuğun sosyal inceleme raporundaki ailevi, sosyal, ekonomik, psikolojik koşulları ile eğitim durumuna ilişkin tespitler ve adlî tıp uzmanı, psikiyatrist ya da zorunluluk hâlinde uzman hekimin görüşü dikkate alınarak bizzat çocuk mahkemesi tarafından belirlenir. Bu değerlendirme sonucunda mahkemece çocuğun işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamadığı veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmediği kabul edilirse ceza sorumluluğu yoktur ve hakkında 5271 sayılı CMK’nun 223/3-a maddesi uyarınca “kusurunun bulunmaması dolayısıyla ceza verilmesine yer olmadığına” karar verilip, çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. Pek tabi bu kararın verilebilmesi için öncelikle çocuğun eyleminin sabit olduğu ve suç teşkil ettiği tespit edilmelidir. Aksi takdirde çocuğun beraatine karar verilmelidir.” denilmiştir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca, suç tarihinde 14 yaşında bulunan suça sürüklenen çocuğun üzerine atılı hakaret suçu ile ilgili olarak, TCK"nın 31/2. maddesi uyarınca işlediği fiillerin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediği konusunda, Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 20/4. maddesine göre alınacak sosyal inceleme raporu ile birlikte dosya gönderilerek adli tıp uzmanı, psikiyatrist ya da zorunluluk halinde uzman hekimden rapor alınarak ceza sorumluluğu hakkında değerlendirilme yapılması gerekirken eksik kovuşturmayla karar verilmesi hukuka aykırıdır.
İki nolu isteme yönelik incelemede;
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 31/2. maddesinde, "Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. İşlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan onbir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz." hükmü yer almaktadır.
İncelenen somut olayda; dosyadaki nüfus kayıt belgesine göre, 03/09/1996 doğumlu olup suçun işlendiği 20/02/2011 tarihinde, 12 yaşını bitirip 15 yaşını doldurmayan suça sürüklenen çocuğa verilen adli para cezasından, TCK"nın 31/2. maddesi gereğince indirim yapılmayarak fazla ceza belirlenmesi hukuka aykırıdır.
Üç nolu isteme yönelik incelemede;
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun’un 106/4. madde ve fıkrasında "Çocuklar hakkında hükmedilen adli para cezasının ödenmemesi halinde, bu ceza hapse çevrilemez. Bu takdirde onbirinci fıkra hükmü uygulanır." hükmüne yer verilmiş, 11. fıkrasında ise, “İnfaz edilen hapsin süresi veya kamuya yararlı işte çalışmanın, adlî para cezasını tamamıyla karşılamamış olursa, geri kalan adlî para cezasının tahsili için ilâm, Cumhuriyet Başsavcılığınca mahallin en büyük mal memuruna verilir. Bu makamlarca 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre kalan adlî para cezası tahsil edilir.” hükümleri düzenlenmiştir.
Suça sürüklenen çocuk hakkında hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi durumunda hapse çevrilemeyeceği, ancak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsili cihetine gidileceği gözetilmeden, tayin edilen adli para cezasının ödenmemesi halinde, TCK’nın 52/4. maddesi uyarınca hapis cezasına çevrileceğine hükmedilmesi hukuka aykırıdır.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Hakaret suçundan suça sürüklenen çocuk ... hakkında, Iğdır 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/12/2016 tarihli ve 2016/266 esas, 2016/517 sayılı kararının, CMK"nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- CMK"nın 309/4-b maddesi gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 02/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.