Hukuk Genel Kurulu 2016/1787 E. , 2020/297 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Sıfatıyla)
1. Taraflar arasındaki “işçilik alacaklarının tahsili ve hizmet tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bismil Asliye Hukuk Mahkemesince (İş Mahkemesi Sıfatıyla) verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 21. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 03.07.2006 havale tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin 17.08.1994 ile 25.05.2006 tarihleri arasında Bismil Sağlık Ocağında hizmetli olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiş, birleşen davada ise davalı ... Bakanlığından iş sözleşmesinin haksız şekilde feshedildiğini belirterek işçilik alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde; davanın süresinde açılmadığını, hizmetin geçtiği iddia edilen yerin bir kamu kurumu olduğunu, dolayısıyla usulüne uygun işe başlatılan birinin hizmetinin bildirilmemesinin makul görünmediğini, yine hizmet tespiti davalarının kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenlerle talebin titizlikle incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
6. Davalı ...; davaya cevaplarını bildirmemiştir.
Mahkeme Kararı:
7. Bismil Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 18.03.2009 tarihli ve 2006/198 E., 2009/41 K. sayılı kararı ile; davalı işyeri kamu kuruluşu olup, kamu kuruluşlarında her türlü işlem ve ücret ödemelerinin resmi kayıtlarda gözükmesinin asıl olduğu eldeki davada ise bu yönde yazılı delil bulunmadığı gerekçesiyle hizmet tespiti ve işçilik alacaklarına ilişkin davanın reddine karar verilmiştir.
8. Bismil Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
9. Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 13.09.2011 tarihli ve 2011/1929 E., 2011/6610 K. sayılı kararı ile; “…Kural olarak Kamu kuruluşlarında, çalışanların kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin belgelere dayandırılması asıldır. Ne var ki bunun aksinin kanıtlanması her zaman mümkündür. Somut olayda davacının Bismil 1 Nolu Sağlık Ocağında bir süre çalıştığı ve ücretinin elden ödendiği, bir kısmı dava konusu dönemde sağlık grup başkanlığı da yaptıkları anlaşılan tanık beyanları ile sabittir. Hâl böyle olunca da davanın tümden reddinin isabetsiz olduğu açık ve seçiktir.
Yapılacak iş, tanık anlatımlarına göre davacıya elden ödendiği anlaşılan ücretin dernek, vakıf gibi kuruluşlar aracılığıyla ödenip ödenmediği araştırılmak, dosya içerisinde rastlanmayan ancak gerek davacı ve gerekse tanık beyanlarında geçen, sağlık grup başkanı olarak görev yapan tanığın da imzasını doğruladığı kimlik belgesi davacıdan istenerek, işe başlama tarihine ilişkin olarak bilgi bulunup bulunmadığı araştırılmak, sonucuna göre tüm deliller birlikte değerlendirilerek, hizmet süresini belirlemek, bu belirlemeye göre işçilik alacağına yönelik talebi değerlendirmek ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hükmün bozulmalıdır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
10. Bismil Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 16.01.2013 tarihli ve 2011/656 E., 2013/14 K. sayılı kararı ile; bozmaya uyularak, davacının Bismil 1 Nolu Sağlık Ocağında bir süre çalıştığı ve ücretinin elden ödendiğinin sabit olduğu, her ne kadar bozma sonrasında Bismil Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından davacı ile herhangi bir hizmet akdi yapılmadığı belirtilmiş ise de aldırılan bilirkişi raporuna itibar edildiği belirtilerek bilirkişi raporu doğrultusunda asıl davanın kısmen kabulü ile davacının 31.12.1994-25.05.2006 yılları arasında 4.106 gün gerçek sigortalılığının ve hizmetlerinin tespitine ve birleşen davanın da kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
11. Bismil Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
12. Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 19.06.2014 tarihli ve 2013/9313 E., 2014/14323 K. sayılı kararı ile; “…Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının dava konusu edilen dönem içinde davalı veya başka bir işyerinden hizmet bildiriminin yapılmadığı, dönem ve ücret bordrolarının olmadığı, tanık beyanlarının alındığı, Bismil Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Başkanlığından alınan yazıda Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından ... (Yılmaz) ile herhangi bir hizmet akdi yapılmadığının, vakıf mütevelli heyeti kararı çerçevesinde diğer fakir ailelere yapılan yardımlardan kendisine de verildiğinin, adı geçenin boşanmadan önce eşi Mehmet Çelik"e 03.03.20098- 02.11.2011 tarihleri arasında 2.785 TL nakdi yardım, 750 kg kömür yardımı, kendisine de 1.750 kg kömür yardımı verildiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, tanıklar tarafından davacıya elden ödeme yapıldığı belirtilmiş ise de davalısı Kamu Kuruluşu olan eldeki davada bu ödemenin yapıldığına dair makbuz, ödeme belgesi vb. herhangi bir yazılı delil bulunmadığı gibi dernek veya vakıf aracılığıyla ödeme yapılmadığı da anlaşılmaktadır. Bu durumda ücretin elden ödendiği de kanıtlanamamıştır. Ücret almadan çalışma ise hayatın olağan akışına aykırıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulduğunda; davanın reddi gerekirken mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
13. Bismil Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 22.02.2016 tarihli ve 2014/900 E., 2016/162 K. sayılı kararı ile; bozma sonrasında davacı adına düzenlenen kimlik kartının sahte olup olmadığının tespiti konusunda Diyarbakır Kriminal Dairesi tarafından düzenlenen 24.11.2015 tarihli bilirkişi raporuna kararda yer verilerek, önceki kararda bildirilen gerekçeler de tekrar edilmek suretiyle ve sonuç olarak resmî belge olduğu bilirkişi raporu ve ek tanık beyanı ile anlaşılan kimlik kartının bulunduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
14. Direnme kararı süresi içinde davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Bakanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
15. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının mahkemece kısmen kabul edilen 31.12.1994-25.05.2006 tarihleri arasında davalı ... işyerinde çalışmasının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
16. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; bozma kararı sonrası yapılan yargılamada mahkemece önceki kararda direnilmesine karar verildikten sonra, davacı adına Sağlık Müdürlüğü tarafından düzenlenen 2000 tarihli kimlik kartının sahte olup olmadığının tespiti için Diyarbakır Kriminal Dairesi Başkanlığından rapor tanzimi istenmiş ve dosyaya sunulan bozma kararı sonrası 24.11.2015 tarihli bilirkişi raporuna direnme kararında yer verilerek “..ve sonuç olarak resmî belge olduğu bilirkişi raporuyla ve ek tanık beyanıyla anlaşılan kimlik kartı düşünüldüğünde..”gerekçesiyle oluşturulan direnme kararının gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, buna göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı ya da Özel Dairece mi yapılacağı hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
IV. GEREKÇE
17. Bilindiği üzere, direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"na eklenen “geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi).
18. Somut olayda, mahkemece bozma sonrası yapılan 04.11.2015 tarihli celsede önceki kararda direnilmesine karar verildikten sonra davacı adına Sağlık Müdürlüğü tarafından düzenlenen 2000 tarihli kimlik kartının sahte olup olmadığının tespiti için dosyanın Diyarbakır Kriminal Dairesi Başkanlığına gönderilerek rapor tanzim edilmesi istenmiş ve dosyaya sunulan 24.11.2015 tarihli bilirkişi raporuna kararda yer verilerek “… ve sonuç olarak resmî belge olduğu bilirkişi raporuyla ve ek tanık beyanıyla anlaşılan kimlik kartı düşünüldüğünde…” gerekçesiyle direnme adı altında yeni bir karar verilmiştir.
19. Şu hâlde "direnme" olarak verilen kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, bozma konusu ile ilgili bozma sonrası ortaya çıkan yeni delil ve olgulara dayalı olarak oluşturulan yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
20. Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
21. Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
V. SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 21. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 12.03.2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.