12. Ceza Dairesi 2015/14237 E. , 2016/6249 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : Beraat.
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1-Sanıklar ... ve ... hakkında kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
İstanbul 1 numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu"nun 12.05.1995 tarih, 6848 sayılı kararıyla belirlenen Kentsel ve Tarihi Sit Alanı içerisinde yer alan İstanbul ili, Eminönü ilçesi, Mollafenari mahallesi, Türbedar sokak, 293 ada, 3 sayılı parselde bulunan binada, binanın maliki olan sanıklar ..., ... ve ... tarafından güçlendirme çalışmasının yaptırılmak istendiği, bunun için Umut İnşaat isimli firma ile anlaştıkları, hazırlatılan projenin Eminönü Belediyesine sunulduğu ve ilgili belediye tarafından 27.06.2007 tarihli yapı ruhsatının düzenlendiği, ilgili Koruma Bölge Kurulu"nun görevlilerince yerinde yapılan denetimlerde, Koruma Bölge Kurulu"ndan izin alınmadan inşai faaliyete girişildiğinin ve bunun için zemin kazısının da yapılmış olduğunun tespit edildiği, bu tespitler üzerine İstanbul IV numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu"nun 14.11.2007 tarih, 1798 sayılı kararıyla sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği, her ne kadar bu tespitler üzerine binanın maliklerinin yanında, işi üstlenen müteahhit firmasını denetleyecek firma olan Hisar Yapı Denetim Ltd. Şti. isimli firmada mimar ve inşaat mühendisi olan sanıklar ... ve ... hakkında da 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan dava açılmış ise de; sanıkların inşaatın ilgili belediyeden alınan yapı ruhsatına uygun yapılıp yapılmadığını denetlemek görevlerinin olduğu; ancak, bölgenin sit alanı ilan edilmiş bir bölge içerisinde yer alıp almadığını denetlemek, böyle bir yer ise ilgili Koruma Bölge Kurulu"ndan gerekli izinleri almak gibi bir görevlerinin olmadığı, tüm bu nedenlerle sanıkların üzerlerine atılı suçun unsurlarının bulunmadığı ve yapılan yargılama neticesinde haklarında beraate karar verilmesinde bir aykırılığın olmadığı anlaşılmakla,
./.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, atılı suçun unsurlarının bulunmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin, sanıkların mahkumiyetine karar verilmesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, sanıklar ... ve ..."ın beraatine ilişkin hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA,
2-Sanıklar ..., ... ve ... hakkında kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Anayasa Mahkemesi"nin 13/10/2012 tarih, 28440 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan 2011/18 Esas, 2012/53 sayılı kararı ile 08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Kanun"da yapılan değişiklikler değerlendirildiğinde; Yüksek Mahkemece “mülkiyet hakkı ihlali” iddiasının kabul edilmediği, ancak, hukuk devletinin temel ilkelerinden olan “belirlilik ilkesi” ne göre, kişilerin maliki bulundukları taşınmazların korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı niteliğiyle tescilli olduğunu ya da sit alanı içerisinde kaldığını öğrenmeleri gerektiği hususunun vurgulandığı, iptal hükmündeki gerekçeler doğrultusunda, 2863 sayılı Kanunun “tespit ve tescil” başlıklı 7. maddesinin 6498 sayılı Kanun ile değiştirildiği, buna göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edilmesi; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulması gerektiği; belirtilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılacağı; 6498 sayılı Kanun ile getirilen değişikliklerin amacının ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu;
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, İstanbul 1 numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu"nun 12.05.1995 tarih, 6848 sayılı kararıyla belirlenen Kentsel ve Tarihi Sit Alanı içerisinde yer alan İstanbul ili, Eminönü ilçesi, Mollafenari mahallesi, Türbedar sokak, 293 ada, 3 sayılı parselde bulunan binada, binanın maliki olan sanıklar ..., ... ve ... tarafından güçlendirme çalışmasının yaptırılmak istendiği, bunun için Umut İnşaat isimli firma ile anlaştıkları, hazırlatılan projenin Eminönü Belediyesine sunulduğu ve ilgili belediye tarafından 27.06.2007 tarihli yapı ruhsatının düzenlendiği, ilgili Koruma Bölge Kurulu"nun görevlilerince yerinde yapılan denetimlerde, Koruma Bölge Kurulu"ndan izin alınmadan inşai faaliyete girişildiğinin ve bunun için zemin kazısının da yapılmış olduğunun tespit edildiği, bu tespitler üzerine İstanbul IV numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu"nun 14.11.2007 tarih, 1798 sayılı kararıyla sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği, davaya konu izinsiz inşai faaliyette bulunan kişiler oldukları tespit edilen sanılar ..., ... ve ... hakkında 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan davanın açıldığı, her ne kadar yapılan yargılama neticesinde, 11.10.2013 tarih ve 28792 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun gereğince, sit alanı ilanına ilişkin kararların ilgilisine tebliğ edilmesinin veya ilanının zorunlu hale getirildiği, olayda ise tebliğin veya ilanın bulunmadığı gerekçesi gösterilerek, sanıkların beraatine karar verilmiş ise de;
Davaya konu yer tek yapı ölçeğindeki kültür veya tabiat varlığı olmayıp, kentsel ve tarihi sit alanı kabul edilen bölge içerisinde yer aldığı, bu nedenle somut olayda sit alanı kabulü kararının ilgililerine tebliği zorunluluğundan bahsedilemeyeceği, sanıkların bu yerin sit alanı kabul edilen bölge içerisinde yer aldığını bildiğinin kabul edilebilmesi için taşınmazın tapu kaydında koruma kararına ilişkin şerhin bulunmasının, şerh de yoksa koruma kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilmiş olmasının yeterli olduğu, her ne kadar dosya kapsamında bölgenin sit alanı kabul edilmesine ilişkin kararın mahallinde ilan edildiğine dair tutanaklar ve tapu kaydında taşınmazın sit alanı içerisinde yer aldığına dair şerh mevcut değil ise de, sanıkların beyanlarında binalarının sit
alanı ilan edilen bölge içerisinde yer aldığını bilmediklerini iddia etmemeleri, hatta sanıkların ifadelerinde gerekli izinlerin inşaatı yapacak firma tarafından alınacağını bildiklerini beyan etmeleri karşısında, davaya konu işi üstlenen ...İnşaat isimli firma ile yapılan sözleşmenin dosya kapsamına getirtilerek, sözleşme kapsamından taşınmazın sit alanı ilan edilen bölge içerisinde yer aldığının sanıklarca önceden bilinip bilinmediğinin ve gerekli izinlerin kimin tarafından alınacağının tespit edilmeye çalışılması, taşınmazın sit alanı ilan edilen bölge içerisinde yer aldığının sanıklar tarafından bilindiği kanaatine varılması halinde ise, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı bünyesinde suç tarihi itibariyle faaliyette olan koruma uygulama ve denetim bürosu bulunması nedeniyle, hükümden önce, 11.10.2013 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1-2. cümle ve 65/4 maddeleri dikkate alınarak sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayini gerektiği gözetilmeksizin, 6498 sayılı Kanun değişikliği hatalı yorumlanarak yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince, sanıklar ..., ... ve ..."ın beraatine ilişkin hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 13/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.