15. Ceza Dairesi 2018/1690 E. , 2018/3008 K.
"İçtihat Metni"Dolandırıcılık suçundan sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 157/1, 43/1-2 ve 52/2. maddeleri gereğince 5 yıl hapis ve 20.000,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Adana 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.06.2011 tarihli ve 2010/609-2011/471 sayılı kararının onanmasına ilişkin Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 05.03.2015 tarihli ve 2015/3083-21960 karar sayılı ilâmını müteakip, 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde yapılan değişiklik neticesinde infaza konu ilâmdaki suçun uzlaştırma kapsamına alındığından bahisle uyarlama yargılaması yapılması ve infazın durdurulması talebinin kabulü ile hükmün infazının durdurulmasına dair Adana 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.12.2016 tarih ve 2010/609-2011/471 sayılı kararını takiben, taraflar arasında uzlaşmanın gerçekleşmesi nedeniyle Adana 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.06.2011 tarihli ve 2010/609-2011/471 sayılı hükmünün tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına, sanık hakkında açılan kamu davasının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 253, 254 ve 223/8. maddeleri gereğince düşürülmesine ilişkin Adana 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.06.2017 tarihli ve 2010/609-2011/471 sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 29.01.2018 gün ve 94660652-105-01-13533-2017 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.02.2018 gün ve 2018/10245 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre,
1-5271 sayılı Kanun"un 253/7. maddesinde yer alan "(7) Birden fazla kişinin mağduriyetine veya zarar görmesine sebebiyet veren bir suçtan dolayı uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, mağdur veya suçtan zarar görenlerin hepsinin uzlaşmayı kabul etmesi gerekir." şeklindeki hüküm gereğince, müşteki ..."in dosya arasında mevcut nüfus kayıt örneğine göre 30.01.2015 tarihinde vefat etmiş olması, soruşturma aşamasında şikâyetçi olduğunu beyan etmesine karşın kovuşturma aşamasında duruşma davetiyesi tebliğ edilerek gerek mahkeme huzurunda gerekse talimat yoluyla şikâyet ve beyanlarının tespit edilmemesi karşısında, müşteki ..."in yasal mirasçıları ile uzlaştırma görüşmeleri gerçekleştirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, müşteki ... dışındaki diğer müştekiler ile uzlaştırma görüşmeleri gerçekleştirilerek yazılı şekilde karar verilmesinde,
2-Kabul ve uygulamaya göre de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun "Mahkeme tarafından uzlaştırma" başlıklı 254. maddesinde yer alan;
"[1] Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir.
[2] Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde; sanık hakkında, 231 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Geri bırakma süresince zamanaşımı işlemez. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkeme tarafından, 231. maddenin onbirinci fıkrasındaki şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanır." şeklindeki düzenleme karşısında, hükümlünün edimini def"aten yerine getirmediği, edimin yerine getirilmesinin taahhüt edilip ileri bir tarihe bırakıldığı, bu haliyle hükümlü hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, kamu davasının düşürülmesine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Kovuşturma aşamasında katılan sıfatını alan şikâyetçilerin bulunması ve CMK"nın 260. maddesinde hâkim ve mahkeme kararlarına karşı katılan sıfatını almış olanlar için kanun yollarının açık olduğunun belirtilmesi ile ikincil ve olağanüstü nitelikte olan kanun yararına bozma yasa yoluna ancak, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde başvurulabilmesi karşısında; ilgili kararın katılanlara tebliği ile itiraz edilmesi halinde merci tarafından değerlendirildikten sonra sonucuna göre, gerek duyulması halinde kanun yararına bozma istemi yönünden değerlendirilmesi mümkün olduğundan, Adana 2. Asliye Ceza Mahkemesinin henüz kesinleşmeyen 16.06.2017 tarih ve 2010/609-2011/471 sayılı kararına yönelik yapılan kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 26.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.