Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/13165 Esas 2010/742 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/13165
Karar No: 2010/742
Karar Tarihi: 28.1.2010

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/13165 Esas 2010/742 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2009/13165 E.  ,  2010/742 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BEYKOZ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 03/11/2009
    NUMARASI : 2009/295-2009/287

    Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu 855 ada 3,5 ve paydaşı bulunduğu 29 parsel sayılı taşınmazlara davalılar tarafından müdahale edildiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerinde bulunmuştur.
    Davalılar; iyiniyetle kendi taşınmazları içerisine 40 yıl önce bina yaptıklarını, taşkınlığın imar uygulaması ile oluştuğunu, yıkımın fahiş zarar doğuracağını belirtip, temliken tescil istemişlerdir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair önceden verilen kararın Dairece "... kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir..." gerekçesiyle bozulması üzerine bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkin olup, hükmüne uyulan bozma ilamından sonra davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nun 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
    Nevarki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
    İşte bu gibi hallerde HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
    Mahkemece, kısa kararda hüküm kapsamında yer almadığı halde, gerekçeli kararda "... yıkımın davalılar tarafından yerine getirilmemesi durumunda yıkım masrafının davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine..."şeklinde ve yine kısa kararda ecrimisile hükmedilip, faiz konusunda hüküm kurulmamasına rağmen gerekçeli kararda" ecrimisilin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline " karar verilmek suretiyle değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir.
    Hal böyle olunca, hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.1.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.