11. Hukuk Dairesi 2014/15568 E. , 2015/1470 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada (Kapatılan) Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 01/11/2013 tarih ve 2011/213-2013/335 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirketin tüm sermayesi ve mameleki mirasbırakan .... tarafından sağlanmasına rağmen şirket paylarının mirasbırakanın eşi ve çocukları adına tescil ettirildiğini, mirasbırakanın başka bir kadınla ilişkisi ve çocuğu olması nedeniyle şirket kurma işleminin muvazaalı olarak yapıldığını, muvazaalı işlemler batıl olup bu nedene dayanarak açılan davada verilen hükmün geçmişe etkili sonuç doğuracağını, davalı olan diğer ortakların mirasbırakanın ölümünü ticaret siciline tescil ettirmeyerek sanki sağmış gibi işlemlere devam ettiklerini, 2004 yılında sermaye artırımına ilişkin karar ile 27 Haziran 2005 tarihli şirket müdürü ...."nin görev süresinin 5 yıl uzatılmasına dair kararda mirasbırakan adına imza atıldığını, bu hususun şirket ortakları arasında olması gereken güven ilişkisinin kalmadığını gösterdiğini, bundan ayrı olarak mirasbırakanın ölümünden sonra davacıya hiçbir zaman kar payı verilmediğini ileri sürülerek, öncelikle muvazaa nedeniyle şirket sözleşmesinin geçmişe etkili olarak iptaline ve şirketin tüm malvarlığının mirasçılar adına tesciline, olmadığı taktirde ortaklığın feshine ve ödenmeyen kar payları nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere 10.000 TL"nın avans faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Bir kısım davalılar vekili, şirketin kuruluşu sırasında muvazaa iddialarının yerinde olmadığını, davanın haksız olarak açıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalı şirketin kurulduğu tarihte yürürlükte bulunan 6762 Sayılı TTK"nun 299. maddesi uyarınca, tasdik edilen bir şirketin sonradan butlanının ileri sürülme imkanı bulunmadığı, şirketin kurulmasında kanun veya esas sözleşme hükümlerine aykırılık da bulunmadığından şirket sözleşmesinin geçmişe etkili olarak iptali ve şirketin tüm malvarlığının mirasçılar adına tescili talebinin yerinde olmadığı, şirketin kurucu ortaklarından ..."un 26.05.1990 tarihinde vefat ettiği, şirket ortaklar kurulu karar defterindeki 06.01.2004 ve 27 Haziran 2005 tarihli ortaklar kurulu kararlarında ise bu ortak adına atılmış imzalar bulunduğu, aynı kararlarda davacı dışında diğer davalı ortakların da imzası olduğu, yargılama aşamasında davalı ortakların bu kararlardaki kendi imzalarına itiraz etmediği, şu halde bu usulsüzlüklerin davalı ortakların bilgisi dahilinde yapıldığının sabit olduğu, bu vakıanın davacı açısından diğer ortaklara haklı nedenle güven duymama hakkı verdiği, ortaklar arasında güven duygusunun kalmamasının TTK"nun 549/4. maddesi gereğince şirketin feshi için haklı neden oluşturduğu, şirketin zararda olduğu ve dağıtılabilecek bir karının bulunmadığı anlaşıldığından kar payına ilişkin talebin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davalı şirketin feshi ile tasfiye memuru görevlendirilmesine, tasfiye memuruna şirket malvarlığından karşılanmak üzere 2.000 TL ücret ödenmesine, diğer taleplerin ise reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve muris muvazaası iddiasının da kanıtlanamamış olmasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Limited şirketin fesih ve tasfiyesi davası yönünden yapılan incelemede; bu davada husumetin sadece fesih ve tasfiyesi istenen şirkete yöneltilmesi gerekli ve yeterli olup şirket ortaklarına husumet düşmez. Bu nedenle mahkemece davalı ortaklar aleyhine açılan davanın husumetten reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru olmamış, hükmün bu nedenle mümeyyiz davalılar ..., ..., ... ve ... yararına bozulması gerekmiştir.
3- Limited şirketin feshine ilişkin bu davada, Mülga TTK"nın 549/4. maddesine göre haklı sebeple ve davacı ortağın şirkette kalmasının kendisinden beklenemeyeceği gerekçesiyle şirketin feshine karar verilmiştir. 6102 sayılı TTK 636/3. maddesinde haklı sebeplerle ortağın şirketin feshini talep edebileceği, mahkemece bu istem yerine, davacı ortağın payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedilebileceği düzenlenmiştir. 6102 sayılı Kanun"un Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında 6103 sayılı Yasa"nın 3. maddesine göre yeni TTK, yürürlüğe girmesinden önceki olaylara da uygulanır. Mahkemece, söz konusu kanun hükmü değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesi doğru görülmemiş, davalı şirketin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, mümeyyiz davalılar ... ..., ... ve ..."un, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı şirketin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı şirket yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden davalılara iadesine, 09/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.