Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2009/1114 Esas 2010/3453 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
2. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/1114
Karar No: 2010/3453

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2009/1114 Esas 2010/3453 Karar Sayılı İlamı

2. Hukuk Dairesi         2009/1114 E.  ,  2010/3453 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Akhisar 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
    TARİHİ :10.11.2008
    NUMARASI :Esas no: 2007/395 Karar no:2008/392

    Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm boşanma davası ve ferileri yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
    Davacı-davalı tanıklarının beyan ettikleri olaylar beş yıl öncesine ait olup, evlilik birliğinin bu olaylardan sonra uzun süre devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda beş yıl öncesine ait olaylardan dolayı davalı-davacıya kusur yüklenemez. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerle davacı-davalının ortak konutu terk edip evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmediği ve hayatında bir başkasının olduğunu ifade ettiği gerçekleşmiştir. Gerçekleşen olaylara göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı-davalı tamamen kusurludur.
    Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.
    Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır.
    Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK.md.166/2)
    Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacı-davalının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalı-davacıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı-davacının nafakaya ve tazminata ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.25.02.2010 (Prş.)

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.