Taraflar arasında görülen yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı dilekçesinde ; , boşanma ilamı ile davalı yararına aylık 250 TL yoksulluk nafakası bağlandığını, ancak davalının Halk Eğitim merkezinde 3 yıldır düzenli olarak sözleşmeli çalıştığını, yoksulluk durumunun ortadan kalktığını, beyanla nafakanın kaldırılmasına ve geçmişe yönelik fazla ödenen çalışma tarihlerine göre hesaplanacak nafakaların tarafına iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap layihasında ; davanın reddini talep etimşitir. Yerel Mahkemece yapılan yarğılama neticesinde davanın kabulu cihetinegidilmiş , hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. TMK.’nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Davacı, yukarıdaki yasa hükmü gereğince; davacının yoksulluğunun ortadan kalktığı iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını istemektedir. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu"nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları). Kendisine aylık 250 TL yoksulluk nafakası bağlanan davacının geçinmesi günümüz ekonomik koşullarında mümkün olmadığına göre; işe girip çalışması zorunludur. Boşanmadan sonra Halk Eğitimde usta öğretici olarak kadrosuz çalışmaya başlayan davalının yoksulluk durumu ; davalının süreklilik arz etmeyen çalışma olgusu ; günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları birlikte değerlendirilerek takdir edilmelidir. Mahkemece, dava tarihindeki şartlara göre; davacı kadının zorunlu ihtiyaçları, ülkedeki ekonomik yapı ve enflasyon nedeni ile paranın satın alma gücünün düşmesi ile TMK.’nun 4. Maddesindeki hakkaniyet ilkesi de nazara alınarak nafakada uygun miktarda indirim yapılması gerekirken, nafakanın tamamen kaldırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.