12. Hukuk Dairesi 2016/19860 E. , 2017/11836 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvuruda, sair iddialarının yanında, takibin bütün safhalarında kendisine usulüne uygun tebligat yapılmadığını ileri sürerek, haczedilen taşınmazının İİK"nun 82/12. maddesi kapsamında haline münasip evi olduğu iddiasıyla haczin kaldırılması talebinde bulunduğu, mahkemece, kıymet takdir raporunun borçluya usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği tarih olan 05.06.2015 tarihinde borçlunun hacizden haberdar olduğu, haczi öğrendiği tarihten itibaren yasal 7 günlük süreyi geçirdikten sonra 15.06.2015 tarihinde yaptığı şikayetin süresinde olmadığı gerekçesiyle şikayetin süre yönünden reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İİK"nun 82. maddesinin 1. fıkrasının 4. ve 12. bentlerinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK"nun 16/1. maddesi uyarınca yedi günlük süreye tâbidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar.
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10/1. maddesinde; ""Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir"" hükmü yer almaktadır. Tebligat Kanunu"nun 10/2. maddesine göre ise; ""Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır."" Aynı Kanun"un 21/2. maddesi gereğince de; "Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır." Tebligat Kanunu"nun 23. maddesinin 1. fıkrasının 8. bendi uyarınca ise; ""Tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması durumunda buna ilişkin kaydı ... ihtiva etmesi lazımdır.""
Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesine göre de; ""Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. 79. maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir.""
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 2l/2. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, tebliği çıkaran mercice, tebligat çıkarılan adresin, muhatabın, adres kayıt sistemindeki adresi olduğu belirtilerek bu adrese TK"nun 21/2. maddesine göre tebligat yapılacağına dair tebliğ evrakı üzerine kayıt düşülmesi zorunlu olup; tebligatı çıkaran mercii tarafından söz konusu şerh verilmeden tebliğ memuru tarafından TK"nun 21/2. maddesine göre tebliğ işlemi yapılamayacağı açıktır.
Somut olayda, borçluya gönderilen 05.06.2015 tarihli kıymet takdir raporu tebliğinin; ”gösterilen adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup tebliğ imkansızlığı nedeniyle tebligatın TK"nun 21/2. maddesi gereğince İstiklal Mahallesi muhtarı imzasına...” şerhiyle tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Tebligat mazbatasında, tebliğin TK"nun 21/2. maddesine göre yapılması yönünde tebliğ merciince düşülmüş bir şerh bulunmadığından, söz konusu kıymet takdir raporu tebligatı, yukarıda açıklanan nedenlerle usulsüzdür. Takip dosyasında, borçlunun, hacizden, daha evvel haberdar olduğuna dair bir kayıtta bulunmadığına göre, en geç şikayet tarihinde hacze muttali olduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda, meskeniyet şikayetinin süresinde olması nedeniyle, mahkemece, şikayetin esasının incelenip oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.