Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/12746
Karar No: 2010/1239
Karar Tarihi: 09.02.2010

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2009/12746 Esas 2010/1239 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2009/12746 E.  ,  2010/1239 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, dava ve birleşen davada davalılar aleyhine 31.05.2006 gününde verilen dilekçe ile kişisel hakka dayalı tapu iptal tescil ve haciz şerhlerinin kaldırılması istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 09.03.2009 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... vd. vekili (... dışındaki) tarafından istenilmekle, tayin olunan 09.02.2010 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Av.... ile karşı taraftan davacı vekili Av.... geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı, dava ve birleşen davada, arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi uyarınca yükleniciye bırakılması kararlaştırılan 9204 ada 19 parseldeki 2 numaralı bağımsız bölümün yükleniciden 03.03.1998 tarihli adi yazılı temlik sözleşmesi ile aldığını, dava konusu bağımsız bölümün Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/516 Esas, 2005/108 Karar sayılı ilamı ile yüklenici adına tescil edildiğini ileri sürerek tapu iptali tescil ve haciz şerhlerinin kaldırılması isteminde bulunmuştur.
    Davacı 28.05.2007 tarihinde davasını kısmen ıslah ederek, dava konusu bağımsız bölüme ait tapu kaydına konulan haciz şerhlerinin terkinini istemiştir.
    Davalı yüklenici ... her hangi bir beyanda bulunmamıştır. Arsa sahibi olan davalılar yapıda eksik işler bulunduğunu lehlerine kesinleşmiş alacak hükmü olduğunu, bunların ödenmediğinden davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmü arsa sahibi davalılar temyiz etmiştir.
    Burada öncelikle tapu kaydına işlenen ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir belirtmelerinin hukuki sonuçları üzerinde durulması gerekmektedir.
    Genel olarak, kesin hukuki himaye sonucunun ortaya çıkmasına kadar yargılama öncesinde veya sonrasında doğabilecek risklerden davacı ve / veya davalıyı korumak için yargı organlarınca verilen geniş ya da dar kapsamlı hukuki himaye “geçici hukuki himaye tedbirleri” olarak tanımlanır (... ..., Geçici Himaye Tedbirleri, Ankara 2001 s.32). HUMK’nun 101. vd maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir de geçici hukuki himaye tedbirlerinden birisidir. İhtiyati tedbir yoluyla taraf dava konusu hakka ilişkin doğacak tehlikelerden korunmaktadır. Tapu kaydına konulan ihtiyati tedbir, aynı zamanda tapuda yapılacak intikallerde üçüncü kişilerin TMK’nun 1023.maddesinin korumasından yararlanmasını da engeller. Bu tür işlemler aynı zamanda taşınmaz üzerinde sonradan hak iddia edecek kişileri tapu kaydının alenilik ilkesinden faydalanarak uyarmayı da amaçlar.
    İhtiyati haciz ise, alacaklıya henüz kesin haciz istemek yetkisinin verilmediği bir devrede borçlunun mallarına el konulmak suretiyle alacaklının para alacağının zamanında tahsil edilebilmesini garanti altına alır. Aslında ihtiyati haciz, ihtiyati tedbirin özel bir çeşididir. İhtiyati haciz sadece para alacakları hakkındaki davalarda (veya icra takiplerinde) bahis konusu olduğu halde, ihtiyati tedbir kaideden paradan başka şeyler (haklar, menkuller, gayrimenkuller) hakkındaki davalarda alınır (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Ekim 1968 s.576).
    Gerek ihtiyati tedbir kararı, gerekse ihtiyati haciz kararı verildikten sonra bu kararın ilgili tapuya işlenmesi sonucu ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz kararları TMK m.1020 hükmü gereğince “tapu sicilinin açıklığı” prensibi uyarınca aleniyet kazanır ve bundan sonra hiç kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez. Bunun dışında o tapuyla ilgili işlem yapan herkesin kaydın nedenini araştırması, halin icabı ve hayatın olağan akışı gereğidir. Yoksa ne ihtiyati tedbir kararının ne de ihtiyati haciz kararının bir önemi, tapu siciline şerh edilmesinin bir anlamı kalmaz. İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz şerhini işlevi de tapu siciline yazılmasından sonra başlar.
    Somut uyuşmazlıkta; davalı yüklenici lehine olan Ankara 7.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/516 esasındaki dava nedeniyle yüklenici lehine kesinleşmiş mahkeme kararı bulunduğu tapuda 4.4.2006 tarihinde işlenmiş, bu tarihten sonra aleniyet kazanmıştır. Bütün bu açıklamalar göre 04.04.2006 tarihinden sonra işlenen ihtiyati tedbir kararları ile 10.01.2007 tarihinde işlenen icra-i haciz şerhinin terkininde bir yanılgı yoktur. Ancak, Ankara 7.İcra Müdürlüğünün talebi ile konulan 29.11.2005 tarihli haciz şerhinin kaldırılabilmesi için yararına şerh konulan kişinin araştırılıp HUMK’nun K.nun 73. maddesi uyarınca davada taraf durumunu alması zorunludur. Taraf teşkili sağlanmadan 29.11.2005 tarihli haciz şerhinin kaldırılması doğru olmamıştır.
    Bütün bunların dışında davacının dayandığı 03.03.1998 günlü adi yazılı sözleşme yüklenicinin davacıya yaptığı temlik işlemidir. Bir tanımlama yapmak gerekirse alacağın temliki alacaklı (davalı yüklenici) ile onu devralan (üçüncü kişi) arasında borçlunun (arsa sahiplerinin) rızasını gerektirmeden yapılabilen ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliği taşıyan şekle bağlı bir akittir (B.K. m.162,163). Başlangıçta temlik işleminden haberdar olmayan ancak üçüncü kişinin ifa talebi üzerine işleme vakıf olan borçlu (arsa sahipleri) Borçlar Kanunu’nun 167. maddesi hükmüne göre temliki öğrendikleri zaman temlik edene karşı haiz olduğu defileri temellük eden (üçüncü kişiye) karşı dahi ileri sürebilir hale gelir. Dolayısıyla arsa sahibi olan davacılar yasanın bu hükmünden yararlanarak arsa payı inşaat sözleşmesi uyarıca haiz olduğu hakları davacıya karşı da ileri sürebilecektir.
    Eldeki davada bu davanın açılmasından evvel arsa sahipleri tarafından Ankara 7.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/516 esasında kayıtlı davada inşaattaki eksik ve ayıplı işlerden dolayı tazminat isteminde bulunulmuş, mahkemece toplam 11.179.78 TL’nin yükleniciden tahsiline karar verilmiş, hüküm temyiz edilmeksizin 15.11.2005 tarihinde kesinleşmiştir. Arsa sahipleri ile yüklenici arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin ifa ile sonuçlandığını, dolayısıyla davacınında ifa hükümlerinden yararlanabileceğinin kabulü için mahkemenin hüküm altına aldığı tutarın arsa sahibi olan davalılara ödenmiş olması gerekir. Aksi takdirde arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin ifa ile sonuçlandığı kabul edilemeyeceğinden ne yüklenici ne de onun temlik işleminde bulunduğu üçüncü kişi sözleşmenin mülkiyet devrine ilişkin hükümlerinden yararlanamaz.
    Mahkemece yapılması gereken iş, davalı arsa sahipleri lehine hüküm altına alınan 7.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/516 esasında kayıtlı dava dosyasının akıbetini araştırmak, ilamın infazı için icra takibi yapılmışsa takip dosyasını getirtmek, icra takip dosyası hesap tablosunda belirlenen miktarı davalı arsa sahiplerine ödenmek üzere depo ettirmek, mülkiyet aktarımı istemini bu şekilde, ihtiyati haciz ve tedbir şerhlerinin terkini istemini ise yukarıda açıklandığı biçimde sonuçlandırmak olmalıdır.
    Değinilen yönler gözetilmeden kurulan kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, 750.00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı arsa sahiplerine verilmesine, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 09.02.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi