11. Hukuk Dairesi 2014/15633 E. , 2015/1404 K.
"İçtihat Metni"ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 08/10/2013 tarih ve 2011/467-2013/240 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ile davalı ...ve davalı ... mirasçıları vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava konusu meblağ 18.563 TL"nin altında bulunduğundan 6100 sayılı Kanun"un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK"nın 3156 sayılı Kanun"la değişik 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalılardan ... "ın müvekkili şirketin acentesi, diğer davalının ise acentenin doğacak tüm borçlarının garantörü olduğunu, acentelik ilişkisinin feshedildiğini ve davalıların bu ilişkiden kaynaklanan borçlarının bulunduğunu, yapılan ihtara rağmen borcun ödenmediğini ileri sürerek, 8.423,71 TL"nin faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacıya herhangi bir borçlarının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı ..."nın dava tarihinden önce öldüğü, ölen kişiye karşı dava açılamayacağı ve bu hususun re"sen gözetileceği, dolayısıyla anılan davalı yönünden davanın reddinin gerektiği, diğer davalının ise acentelik ilişkisinden kaynaklanan borcunun bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 8.423,71 TL"nin faizi ile birlikte davalı ..."dan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ile davalı ... ve davalı ... mirasçıları vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, acentelik sözleşmesine dayalı alacağın tahsili istemine ilişkin olup mahkemece 10.07.2012 tarihli ara karar ile davalı ..."nın davadan önce öldüğü gerekçesi ile onun yönünden davanın reddine, diğer davalı ... yönünden ise asıl hükümle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. 6100 sayılı HMK"nın 294 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına duyulan güven sarsılmış olacaktır. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK"nın 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır.
Somut olayda mahkemece kısa kararda, 8.423,71 TL"nin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verildiği halde gerekçeli kararda, davalı ..."nın dava tarihinden önce öldüğü ve hakkındaki davanın ara karar ile reddedildiği açıklanarak sadece diğer davalı yönünden hüküm kurulmuştur. Bu durumda, gerekçeli kararın, kısa karara uygun yazılmaması doğru olmadığı gibi davalı ... hakkında da nihai karar yerine ara karar ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 06/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.