20. Hukuk Dairesi 2015/16547 E. , 2016/8357 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 09/06/2013 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi birleşen dosya davacısı-davalı ... ve bir kısım davalılar ... ve arkadaşları vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 04/10/2016 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden ... geldi, diğer taraftan ... vekili Av. ... geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
... ili ... köyünde 2004 yılında yapılan ek kadastro sırasında 214 ada 2 ila 10, 215 ada 2 ila 85, 216 ada 1, 2, 217 ada 1 ila 24 parsel sayılı taşınmazlar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle fındık bahçesi cinsi ile davalılar adına tespit edilmişlerdir.
Davacı ...; ... köyünde 1971 yılında 766 sayılı Kanun uyarınca tapulama çalışmalarının yapılıp kesinleştiğini, davalıların tapu kaydına dayanarak kadastro müdürlüğüne yaptığı başvuru üzerine 3402 sayılı Kanunun 22/b maddesi ve tapu ve kadastro müdürlüğünün 1996/4 sayılı genelgesine dayanılarak 214 ada 2 ila 10, 215 ada 2 ila 85, 216 ada 1, 2, 217 ada 1 ila 24 parsel sayılı taşınmazlar hakkında kadastro tespit tutanaklarının düzenlendiğini, anılan işlemin kanunlara uygun olmadığını, ikinci kadastro niteliğinde bulunduğunu, Hazineye ait 02.09.1941 tarih 49, 50...57, 58 nolu tapu kayıtlarının davalılara ait aynı tarih 45, 46, 47, 48 nolu tapularla birlikte kök tapunun ifrazı ile oluştuğunu, ... tapularının çekişmeli taşınmazları kapsadığını ileri sürerek ikinci kadastro niteliğinde olan kadastro tespitlerinin iptal edilip ... adına tescillerine, bu isteğin kabul edilmemesi halinde dava konusu yerlerin Hazineye ait kök tapunun kapsamında olması nedeniyle ifraz tapularının yerlerinin belirlenmesi, bununda mümkün olmaması halinde dayanak tapularda yazılı miktarlar üzerinden oranlama yapılmak sureti ile davalılarla ... adlarına paylı mülkiyet üzere tescile karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Birleşen ... Kadastro Mahkemesinin 2004/91 Esas -2006/127 Karar sayılı dosyasında davacı ...; 217 ada 2 parselin sınırında bulunan yolun kendisine ait olduğunu, 217 ada 2 parsel ile bir bütün olarak kullandığını belirterek adına tescile karar verilmesi istemiyle Köy Tüzel Kişiliği aleyhine dava açmıştır. Fer"i müdahiller ... ve arkadaşları; davalı köy tüzel kişiliğinin yanında davaya katılmışlardır.
Mahkemece; çekişmeli taşınmazların 1971 yılında yapılıp kesinleşen kadastro sırasında tescil dışı bırakıldıkları, tescil dışı bırakılma işleminin de bir kadastro işlemi olduğu, 3402 sayılı Kanunun 22/2 maddesindeki koşullar bulunmadığından 2004 yılında yapılan kadastronun ikinci kadastro olduğu gerekçesiyle davacı Hazinenin davasının kabulüne, birleşen davaların reddine, 214 ada 2 , 3, 4, 5, 6,7 8, 9,10, 215, ada 2, 3, 4, 5,-6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25,26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74,- 75, 76, 77, 78, 70, 80, 81, 82, 83, 84, 85 parseller, 216 ada 1-2 parseller, 217 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9,10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24 parsellere ilişkin kadastro tutanaklarının iptali ile 766 sayılı Kanun kapsamında dava konusu yerlerin orman vasfında tapulama harici bırakılmalarına karar verilmiş, hüküm davacı ..., birleşen davacı ... ile davalılar ... ve arkadaşları tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede; 1971 yılında 766 sayılı Kanun hükümleri uyarınca yapılıp kesinleşen tesis kadastrosu, 1977 yılında 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanun ile değişik hükümleri uyarınca yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 2004 yılında 3402 sayılı Kanunun 22/2 maddesi uyarınca yapılan ek kadastro bulunmaktadır.
Mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırıdır. Şöyle ki; 3402 sayılı Kanunun 22/1. maddesi gereğince aynı yerde ikinci kez arazi kadastrosu yapılamaz ise çekişmeli taşınmazların kadastro tespitlerinin yapıldığı 2004 yılında yürürlükte bulunan 3402 sayılı Kanunun 03/03/2005 tarih ve 25744 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 22/02/2005 tarih ve 5304 sayılı Kanunun 6. maddesi ile değiştirilmeden önceki 22/2. maddesinde “ Tapulama veya kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan tapuda kayıtlı taşınmaz mallar ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait yerlerin bu Kanun hükümleri gereğince kadastrosu yapılır.” hükmüne yer verilmiştir. 766 sayılı Tapulama Kanunu hükümlerine göre tescil dışı bırakılan taşınmazların daha sonra 3402 sayılı Kanun veya 6831 sayılı Kanun hükümleri uyarınca kadastrosu yapılabilir. Bu işlem, kanun gereği olduğundan ikinci kadastro olarak kabul edilemez. Kaldı ki somut olayda davacı ..., davaya konu yerlerin Hazineye ait tapu kayıtlarının kapsamında kaldığını, tespit maliklerininde aynı bütünden bölünme ifraz tapularının bulunduğunu iddia ettiğine göre davanın esasına girilip gerekli inceleme, araştırma ve uygulama yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Diğer taraftan dosya arasında bulunan ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/369 E-2005/46 K sayılı dava dosyası incelendiğinde; ... ve arkadaşlarının, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanak 217 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptal edilip adlarına tescile karar verilmesi istemiyle tespit maliki ... aleyhine dava açtıkları mahkemece çekişmeli taşınmaz hakkında Kadastro Mahkemesinde 2004/90 Esas sayılı dava bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği, henüz kararın tebliğe çıkarılmadığı anlaşılmaktadır.217 ada 2 parsel sayılı taşınmaz hakkında Kadastro Mahkemesinde temyize konu dava bulunduğundan ... ve arkadaşları tarafından açılan dava 3402 sayılı Kanunun 26/D maddesi uyarınca eldeki davaya katılma niteliğinde olup her iki davanın birleştirilerek görülmesi gerekmektedir. Bu sebeple ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/369 E-2005/46 K sayılı görevsizlik kararının kesinleştirilmesi daha sonra eldeki dava ile birleştirilmesi gerektiğinin düşünülmemesi de isabetsizdir.
Bunlardan ayrı kadastro mahkemesinin genel olarak görevi, 3402 sayılı Kanunun 25. maddesinde; zaman bakımından görev ve yetkisi, aynı Kanunun 27. maddesinde düzenlenmiş, kadastro mahkemesinde bakılacak dava türleri de aynı Kanunun 26.maddesinde sayılmıştır. 3402 sayılı Kanunun 26/son maddesi uyarınca kadastro mahkemesinin görev ve yetkisi her taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, davanın her aşamasında istek olmaksızın kendiliğinden gözetilmelidir.Birleşen ... Kadastro Mahkemesinin 2004/91 Esas sayılı davasında davacı ...; 217 ada 2 parselin sınırında bulunan 2004 yılında yapılan ek kadastro sırasında 3402 sayılı Kanunun 16/B maddesinin 3. bendi gereğince paftasında yol olarak gösterilen yeri dava ettiği halde mahkemece anılan dava yönünden görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı ..., birleşen davacı ve davalı ... ile davalılardan ... ve arkadaşlarının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; temyiz incelemesi duruşmalı yapılmışsa da; 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A madde gereğince ... lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 04/10/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.