20. Hukuk Dairesi 2016/2487 E. , 2016/8356 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 11/03/2015 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 04/10/2016 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden Hazine vekili Av. ... geldi, diğer taraftan ... Tur. Tic. Ltd. Şti. Vekili Av. ... geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 02/08/2011 havale tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin devletin tapu kayıtlarına güvenerek ... ilçesi ... 110 parselde kayıtlı taşınmazı önceki malikten satın alıp, üzerine petrol istasyonu v.s. tesisler inşa ederek binlerce TL masraf ettiğini, aradan yıllar geçtikten sonra ... Genel Müdürlüğü tarafından müvekkili aleyhine, müvekkilinin satın aldığı taşınmazın orman tahdit alanı içerisinde kalması ve özel mülke konu olamayacağı gerekçesine istinaden müvekkiline karşı ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/85 Esas -2006/138 Karar sayılı dosyası ile tapu iptal-tescil ve men-i müdahale davası açıldığını, müvekkiline karşı açılan bu davanın mahkemece kabul edildiğini, bu dosyada verilen hükmün Yargıtay incelemesi sonucu kesinleştiğini ve taşınmazın müvekkilinin elinden çıktığını, özel mülkiyete konu olamayacak yere tapu düzenlemekle Hazinenin, tapuya güvenle alım ve sonrasında pek çok masraf ve harcama yapan müvekkilinin telafisi mümkün olmayacak derecede zararına sebep olduğunu, dolayısıyla bu zarardan davalının sorumlu olduğunu, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/85 Esas - 2006/138 sayılı kararının kesinleşme tarihinin taşınmazın müvekkilinin elinden çıkma tarihi olmakla zararın doğduğu tarih olduğunu, zararın kapsamı ve hükmolunacak tazminata uygulanacak faiz başlangıcının bu tarih olduğunu, bahse konu kararın kesinleşme tarihindeki taşınmaz ve muhdesat değerlerinin toplamının müvekkilinin tazminat alacağı olarak hesaplandığını belirterek açıklanan bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak, 25.000.-TL maddi tazminat alacağının zararın doğduğu tarihten itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 14/05/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile fazlaya dair haklar saklı kalmak üzere, talep edilen tazminat miktarını 897,196,00.-TL olarak ıslah ettiklerini bu miktarın faizleriyle beraber davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
Davalı Hazine, ormanların özel mülke konu olmasının mümkün olmadığını, kadastro sırasında yapılan hatalardan dolayı Hazinenin sorumlu olmayacağını, açılan davanın reddi gerektiğini bildirmiştir
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 882.526,00.-TL alacağın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydı orman olduğu gerekçesiyle hükmen iptal edilen taşınmaz nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Islahın kısmen veya tamamen olduğuna bakılmaksızın taraflar aynı davada ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir. Ancak ıslah işlemi harca tabi bir işlem olup ıslah edilen husus değer artırımı ise nispi tarifeye göre, değilse maktu harç yatırılmalıdır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi ıslah harcının alınması gerekir.
492 sayılı Harçlar Kanununun 32. maddesinin birinci cümlesinde “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz” hükmü yer almaktadır. Bu kanuni düzenleme gereğince ıslah edilen miktar yönünden bakiye nispi karar ve ilâm harcı ödenmeksizin sonraki işlemlerin yapılmasına olanak bulunmamaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.12.2013 gün ve 2013/21- 445 E. - 2013/1625 K. sayılı kararında da bu görüş benimsenmiştir.
Somut olayda, davacılar vekili dava dilekçesinde 1.000.-TL tazminat talebi ile dava açmış, 28.11.2012 tarihli dilekçesi ile tazminat talebini 384.000,00.-TL’ye arttırmış ise de ıslah harcının yatırılmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre mahkemece, ıslah harcını tamamlamak üzere davacıya süre ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken harcı yatırılmayan ıslah beyanına değer verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı .... Şti. ve davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması nedeniyle ..."ye göre 1.350.-TL vekalet ücretinin davanın taraflarına karşılıklı olarak verilmesine, taraflarca 6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 388/4. (HMK m. 297/ç) ve HUMK"nın 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilâma karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, temyiz harcının istek halinde iadesine 04/10/2016 günü oy birliğiyle karar verildi.