22. Hukuk Dairesi 2014/33755 E. , 2016/1098 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil, yıllık izin ücreti ile ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile izin, ücret, fazla çalışma ve genel tatil alacaklarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının ödenmeyen işçilik alacağı bulunmadığı savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı ve davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1.Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2.Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Somut olayda, davacının fazla çalışma talebi, tanıkların fazla çalışama yapıldığında ödendiği yönündeki beyanları ve imzalı bordrolarda fazla çalışma tahakkuku bulunması sebebiyle reddedilmiştir. Davacı taraf işyerinde puantaj kaydı tutulduğunu bildirmesine rağmen dosyada puantaj kaydı ve ayrıca hesaplamaya esas tüm dönemin ücret bordroları bulunmamaktadır. Yine bir dönem ücret bordrolarında da fazla çalışma tahakkuku yoktur. Bu sebeple öncelikle varsa tüm puantaj kayıtları ile ücret bordroları celp edilmeli, puantaj kaydının imzalı olması halinde kayıt olan dönem bakımından puantaja göre hesaplama yapılıp eksik ödeme varsa hüküm altına alınmalı; puantaj olmayan dönem bakımından ise tanık anlatımlarına göre hesaplama yapılıp, imzalı bordroda fazla çalışma tahakkuku olması halinde bu dönemler dışlanmalı, bordroda tahakkuk olması ancak bordronun imzasız olması halinde ise tahakkuk ettirilen tutarlarının ödendiğinin ispatlanması halinde, ödenen miktarlar hesaplanan tutardan mahsup edilmelidir. Ücret bordrosu bulunmayan ve bordro olmasına rağmen fazla çalışma tahakkuku olmayan dönemler bakımından araştırma, inceleme ve hesaplama yapılmadan sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3.Vekalet ücretinin hesaplanması hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin 6. maddesinde “Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle; ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Dairemizce fazla çalışma ve genel tatil alacaklarından yapılan indirim nedeniyle reddine karar verilen miktar bakımından, kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilemeyeceği kabul edilmektedir.
Somut olayda, davacı vekili 12.10.2012 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde dava konusu alacaklar bakımından 100,00"er TL"lik kısmi talepte bulunmuş olup, davalı taraf ön inceleme tutanağı imzalanmadan önce 08.01.2013 tarihinde kıdem tazminatına mahsuben 17.176,86 TL ve ihbar tazminatına mahsuben 2.986,24 TL ödemede bulunmuştur. Aldırılan bilirkişi raporunda davacının kıdem tazminatı 15.126,40 TL, ihbar tazminatı ise 2.713,38 TL olarak hesaplanmıştır. Davacı tarafından izin alacağı 1.495,63 TL ve genel tatil alacağı 1.345,72 TL olarak ıslah edilmiştir. Davalı tarafından fazla ödendiği anlaşılan 2.233,32 TL"lik miktar bakımından da diğer alacaklar yönünden takas mahsup def"inde bulunulmuştur. Mahkemece fazla ödenen miktar öncelikle genel tatil alacağından mahsup edilerek, genel tatil ücreti talebi reddedilmiş, kalan tutar da izin alacağından mahsup edilerek 308,90 TL izin alacağı hüküm altına alınmıştır. Hüküm fıkrasında davacı lehine davalı tarafından ön inceleme tutanağı imzalanmadan önce ödenen 20.073,00 TL"lik tutar üzerinden hesaplanan vekalet ücretinin yarısına ve ayrıca reddedilen miktar üzerinden davalı lehine 299,13 TL vekalet ücretine hükmedilmiştir. Davacı tarafından kıdem ve ihbar tazminatı talepleri ıslah edilmediğine göre ödeme sebebi ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilebilecek tutarlar 100,00"er TL"lik tutarlardır. Dolayısıyla vekalet ücreti de bu miktarlar üzerinden hesaplanmalıdır. Genel tatil ve izin alacakları ise ıslah edilmiş olduğundan, bu alacaklardan ödeme sebebi ile indirim yapılan 2.233,32 TL"lik miktar bakımından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğinden, bu miktar üzerinden vekalet ücretinin yarısına hükmedilmelidir. Diğer bir deyişle, mahkemece davacı lehine, kıdem ve ihbar tazminatı için 200,00 TL ve izin ve genel tatil alacakları için 2.233,32 TL olmak üzere toplam 2.433,32 TL"lik miktar üzerinden hesaplanan vekalet ücretinin yarısına hükmedilmelidir. Ayrıca hüküm altına alınan 299,13 TL"lik ret vekalet ücreti bakımından, reddedilen tutar genel tatil alacağından yapılan takdiri indirime dayandığından bu miktar için davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetli olmamıştır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 19.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.