Davacı, sigortalılığın sahte olduğu gerekçesiyle borç çıkarıldığını, Kurum iddiasının yerinde olmayıp borçlu olmadığının tespitiyle Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir. Hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının, dava dışı işveren yanında geçen ancak Kurum denetim memurları raporu doğrultusunda iptaline karar verilen sigortalı çalışmalarının gerçek çalışma olduğunun tespiti ile yaşlılık aylığını durduran Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Dosyadaki kayıt ve belgelerden, 21.03.1954 doğumlu olan davacı adına, dava dışı işverene ait "1064828" sicil numaralı işyerinden 07.02.2011 – 28.02.2011 tarihleri arasında toplam 22 gün çalışmanın bildirildiği, davacıya 1.4.2011 tarihinde yaşlılık aylığı bağlandığı, davacıya bağlanan yaşlılık aylığının 22 gün hizmetin sahte olduğu gerekçesiyle iptali nedeniyle bağlandığı tarih itibariyle şartlarını sağlamadığından iptal edildiği, davalı Kurum Denetim memurları tarafından düzenlenen raporda “1064828" sicil numaralı davalı işyerinin inşaat mahiyetinde olduğu ve yapılan araştırmada inşaatın 2010/Aralık ayında bitmesi nedeniyle 2011/Ocak-Nisan aylarında yapılan bütün bildirimlerin sahte olduğu bu nedenle iptali gerektiğinin belirlendiği, anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, davacının, davalı işyerinde geçen ve Kuruma bildirilen sigortalı çalışmalarının 506 sayılı Yasa"nın 2 ve 6. maddelerine göre eylemli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Somut olayda, Mahkemece, 9.5.2011 tarihli raporda beyanları alınan tutanak tanıklarının dinlenmediği, dava dışı şirketin yapmış olduğu inşaat ilgili iskan bilgilerinin belediyeden sorulmadığı ve davacının inşaatın bitmiş halinde temizlik yaptığına dair savunmasının açıklığa kavuşturulmamasına rağmen, davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Buna göre Mahkemece yapılacak iş;, davacının davalı işyerinde geçen çalışmalarının eylemli olup olmadığını belirlemek amacıyla öncelikle Kurum müfettişi tarafından çalışmaları eylemli olmadığı gerekçesi ile iptaline karar verilen bordro tanıklarını dinlemek, gerek görüldüğü takdirde Kurumdan sorulmak suretiyle veya zabıta araştırması ile tespit edilecek komşu işyerlerinde benzer işi yapan işlerle uğraşan işverenler veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanların beyanlarına başvurmak, raporda ismi geçen tutanak tanıklarını dinlemek ve söz konusu inşaatın iskan bilgilerini belediyeden sormak ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar vermekten ibarettir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 12/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.