
Esas No: 2017/864
Karar No: 2020/287
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/864 Esas 2020/287 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “itirazın iptali ve alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Antalya 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü.
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 23.11.2006 tarihli dilekçesinde, davalının kooperatif üyesi olduğunu, kooperatife birikmiş aidat, rant farkı borcu ve genel kurul kararları uyarınca aylık %15 işlemiş faiz borcu bulunduğunu, borcun tahsili için Antalya 5. İcra Müdürlüğünün 2006/7531 E. sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalının borca ve ferilerine itiraz ettiğini, takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, % 40 oranında icra inkâr tazminatının tahsiline, ayrıca icra takip dosyasında eksik talep edilen 1.690DM karşılığı 546TL"nin 01.01.2001 tarihinden itibaren aylık %15 faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 16.07.2007 havale tarihli dilekçesi ile davasını faiz yönünden ıslah ederek takip tarihi itibariyle 19.980TL olarak talep edilen faiz miktarını 24.248,74TL"ye yükseltmiş ve 4.268,74TL’nin de davalından tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili 15.12.2006 tarihli dilekçesinde, müvekkilinin kooperatife tüm ödemelerini düzenli olarak yaptığını, kooperatif tarafından peşin ödeme yapıldığı takdirde borçlarının kalmayacağı ve kura ile tapularının teslim edileceğinin bildirildiğini, 21.03.1997 tarihinde müvekkiline B blok 3 nolu bağımsız bölümün tapusunun verildiğini, peşin yapılan ödemelerden dolayı da kooperatifin tasfiye edileceğinin belirtildiğini, kooperatifin amacını gerçekleştirdiğini, müvekkilinin hiçbir borcu olmadığı hâlde para talep edildiğini, icra takibine esas alınan ve 31.12.2000 tarihinde yapılan genel kurul kararının usulsüz olduğunu, toplantı yeter çoğunluğunun bulunmadığını, 1997 yılından itibaren yapılan tüm genel kurul toplantılarının geçersiz olduğunu, iptali için Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2006/283 E. sayılı dosyasında dava açtıklarını, faiz kararlarının alındığı 29.05.2005 tarihli toplantının da usulsüz yapıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 26.06.2008 tarihli ve 2006/526 E., 2008/371 K. sayılı kararı ile; davalının 2001 yılından itibaren kooperatife olan aidat borcunu ödemediği, 30.01.2000 tarihli rant tespit komisyonu raporuna göre 100 m2 üzerindeki daireler için m2 başına 230DM ödenmesi gerektiğinin tespit edildiği, davalının toplam 5.750DM rant farkı ödemesi gerektiği, 31.12.2000 tarihli genel kurul kararına göre kooperatife borçlarını ödemeyenlerden 01.01.2001 tarihinden itibaren aylık %15 gecikme faizi alınmasına karar verildiği, o tarih itibarıyla davalının 1.858,29TL rant farkı borcunun bulunduğu, takip tarihi itibariyle 4.800TL asıl aidat borcu ile 24.248,74TL işlemiş faiz borcu olduğu, takip dosyasında 4.800TL aidat borcu ile 1.312TL rant farkı borcu toplamı olan 6.112TL asıl alacak üzerinden takibe geçildiği gerekçesiyle itirazın iptali ile 6.112TL asıl alacak, 19.980TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 26.092TL alacağın, asıl alacağa takip tarihinden itibaren aylık % 15 faiz uygulanmak suretiyle takibin devamına, davacının toplam 1.858,29TL rant farkı alacağı olduğu, alacağın 1.312TL’sinin icra takibine konu edildiği bakiye 546,29TL rant farkı alacağı olduğu anlaşılmakla davacının talebi ile bağlı kalınarak 546TL rant farkı alacağının 01.01.2001 tarihinden itibaren aylık % 15 faizi ile davalıdan tahsiline, bilirkişi raporu ile davacının 24.248,74TL gecikme faizi alacağı olduğu, bunun 19.980,00TL’sinin icra takibine konu edildiği, bakiye 4.268,74TL’nin ıslah dilekçesi ile talep edilmesi nedeniyle davacının birikmiş faiz talebinin kabulü ile 4.268,74TL işlemiş faiz yönünden de davanın alacak davası olarak kabulü ile bu miktarın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
7. Yerel mahkemece verilen ilk kararın temyizi üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin10.02.2009 tarih ve 2008/8569 E., 2009/543 K. sayılı kararı ile;
Kooperatif üyelerinin kesinleşmiş genel kurul kararlarına dayalı olan aidat borcu ile diğer parasal yükümlülüklerini yerine getirmeleri gerektiği, somut olayda, davalı vekilince müvekkilinin aidat belirlenen genel kurul kararlarına karşı iptal davası açıldığı, davaya konu alacağa ilişkin olarak, ilgili genel kurul kararlarının iptaline karar verilmesi halinde, kararın tüm ortaklar için sonuç doğuracağı, genel kurul kararlarının hiç alınmamış duruma düşeceği, bu durumda davaya konu alacağın varlığının ve miktarının belirlenmesi, genel kurul iptali davasının sonucuna ve buna göre genel kurul kararlarının kesinleşip kesinleşmemesine göre yapılacağı, bu nedenle, taraflar arasında görülen genel kurul iptali davasının sonucunun beklenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilmek suretiyle karar bozulmuş ve davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.
8. Antalya 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.03.2013 tarihli ve 2012/31 E., 2013/99 K. sayılı kararı ile, Özel Dairenin bozma kararına uyulduktan sonra, Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/78 E., 2010/178 K. sayılı kararı ile; 31.12.2000, 31.03.2001 ve 29.05.2005 tarihli genel kurul kararlarının iptal edildiği, 28.02.1999 tarihli genel kurulda rant farklarının tespiti için komisyon kurulması yönünde yönetim kuruluna yetki verildiği, bu komisyon tarafından tespit edilen rant farkının ödenmesi ve ödemeyenlerden %15 gecikme faizi alınmasının kararlaştırıldığı, 31.12.2000 tarihli genel kurul kararının iptali ile kooperatifin rant farkı alacağının dayanağının kalmadığı, davacı kooperatifin kesinleşen 29.06.2003 tarihli genel kurul kararı ile kararlaştırılan 2002 yılına ait aidatların 2003 yılı Haziran ayına kadar geçerli olmak üzere 100TL aidat ödenmesinin kararlaştırılmış olmasına göre takip tarihine kadar davalının ödemesi gereken toplam 1.800TL aidat borcunun olduğu, ödenmeyen borçların aylık %15 gecikme faizi ile birlikte alınmasına ilişkin genel kurul kararlarının da iptali nedeniyle aidat borcuna takip tarihine kadar faiz istenemeyeceği gerekçesiyle itirazın iptali davasının kısmen kabulüne, davacı tarafından icra takibinde talep edilmeyen 4.268,74TL işlemiş faiz miktarı ıslah ile talep edilmiş ise de; ödenmeyen aidatlara %15 faiz uygulanmasına ilişkin genel kurul kararlarının kesinleşen mahkeme kararı ile iptal edildiği gerekçesiyle davacının bu faiz alacağı isteminin de reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
9. Antalya 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
10. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 05.11.2013 tarihli ve 2013/3217 E., 2013/6804 K. sayılı kararı ile;
“…1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Dava aidat ve fer"ilerinin tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı yan, aidat, rant farkı ve işlemiş faizlerinin tahsili amacıyla takip başlatmış, mahkemece, aidat alacağının 1.800,00 TL"lik kısmına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmiştir. Mahkemece, bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle, hüküm altına alınan aidat alacağının muaccel olduğu tarihler belirlenip, takip tarihine kadar işlemiş faizinin de hesaplanarak hüküm altına alınması gerekirken takip konusu tüm faiz kalemi yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru değildir,…”gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
11. Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.01.2015 tarihli ve 2014/1485 E., 2015/58 K. sayılı kararı ile; Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/78 E., 2010/178 K. sayılı dosyasında, davacı kooperatifin 11.01.1997, 09.03.1997, 31.12.2000, 31.03.2001, 29.05.2005 tarihlerinde yapılan genel kurul kararlarının geçersiz ve yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilip kararın kesinleştiği, bu durumda davacının rant farkı ve %15 faiz alınmasına ilişkin 31.12.2000 tarihli genel kurul kararının ortadan kalktığı, Özel Dairenin bozma kararı ile hüküm altına alınan aidat alacağının muaccel olduğu tarihlerden takip tarihine kadar işlemiş faizinin de hüküm altına alınması gerektiği gerekçesi ile hükmün ıslahla talep edilen faiz isteminin reddi yönünden bozulmuş ise de davacı kooperatifin, kesinleşen mahkeme kararı ile iptal istemi reddedilen 29.06.2003 tarihli genel kurul kararı nedeniyle aylık 100TL aidat alacağının bulunduğu, ödenmeyen aidatlara %15 gecikme faizi uygulanmasına ilişkin genel kurul kararının iptal edilmiş olması nedeniyle takip tarihine kadar işlemiş faiz talep edilemeyeceği sonucuna ulaşıldığı, aidatlara gecikme faizi veya faiz uygulanmasının genel kurul kararına dayanması gerektiği, bu konuda geçerli bir genel kurul kararının bulunmadığı, bu nedenle faiz isteminin reddine ilişkin kararın yerinde olduğu, nitekim kooperatif tarafından açılan diğer üye İlknur Tüfekçi hakkında aynı genel kurul kararlarına dayalı aidat, rant farkı ve gecikme faizi alacağının tahsili için Mahkemenin 2012/124 E., 2013/100 K. sayılı dosyasında görülen davada, mahkemece Antalya Asliye 1. Ticaret Mahkemesinin 2009/78 E., 2010/178 K. sayılı dosyasında iptal edilen genel kurul kararları nedeniyle kooperatifin geçerli genel kurul kararına dayanarak yalnız 100TL aidat alacağı toplamı 1.800TL"ye yönelik davanın kabulü ile faiz talebinin reddine karar verildiği ve kararın Özel Dairenin 2013/3206 E., 2013/5367 K. sayılı kararı ile onandığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
12. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
13. Davacı kooperatifin aidat alacağı yönünden, itirazın 1.800TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin devamına karar verilmesi karşısında hüküm altına alınan aidat alacağının muaccel olduğu tarih belirlenerek takip tarihine kadar işlemiş faizin de hüküm altına alınmasının gerekip gerekmediği, iptal edilen genel kurul kararları dikkate alındığında davacının kabul edilen aidat alacağı yönünden işlemiş faiz talebinde bulunup bulunamayacağı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
14. Yerel mahkemenin ikinci kararında davacının rant farkı, aidat alacağının daha fazla olduğu yönündeki taleplerinin reddine karar verilmiş, karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir. Özel Dairenin 05.11.2013 tarihli ve 2013/3217 E., 2013/6804 K. sayılı kararı ile birinci bentte davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verildiği anlaşılmakla, mahkemece davacının rant farkı, aidat alacağının geri kalan kısmına yönelik taleplerinin reddi yönünden verilen hüküm kesinleşmiş olmakla uyuşmazlık konusu olmaktan çıkmıştır. Bu nedenle davacı vekilinin bu yönlere ilişkin direnme kararını temyiz itirazları inceleme konusu yapılmamıştır.
15. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle “ifa zamanı” kavramına kısaca değinilmelidir.
16. İfa zamanı alacaklının borçludan edimin ifasını isteyebileceği, gerektiğinde bu amaçla dava açabileceği, borçlunun da edimin ifa zorunda olduğu zamanı (borcun muacceliyeti) ifade ettiği gibi, bir başka yönden de borcun borçlu tarafından ifa edilebileceği anı (borcun ifa edilebilirliği) gösterir.
17. Yürürlük tarihi itibariyle uyuşmazlıkta uygulanması gereken mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) “Ecel meşrut olmadığı veya işin mahiyetinden anlaşılmadığı takdirde borcun heman ifa ve derhal icrası talep olunabilir.” şeklindeki 74. maddesine göre, kural olarak borcun doğar doğmaz, hemen, ifası istenebilir. Buradaki “hemen” sözünün zaman yönünden anlamı, borçlunun edimi yerine getirmek için dürüstlük kuralına göre ihtiyaç duyduğu zamanın göz önünde tutulması ve buna göre belirlenmesidir (Eren, F.: Borçlar Hukuk Genel Hükümler, İstanbul 2003, 8.b., s.907).
18. Kural bu iken, aynı madde içeriğinde istisna da düzenlenmiştir. Buna göre, borç bir vade veya süreye bağlanmışsa, edim bu vadede veya süre içinde ifa edilmelidir. Süreye bağlı borçlarda ifa zamanı ya tarafların anlaşmalarına ya da hâl ve şartlara yahut bir kanun hükmüne göre belirlenir. Yeri gelmişken; vade ifa fiilinin gerçekleştirileceği belirli bir zaman birimi veya kesiti olarak tanımlanırken, sürenin belirli bir zaman aralığını ifade eden bir kavram olduğunu belirtmekte fayda vardır.
19. İfa zamanı mutlak veya nispi olarak tayin edilebilir. İfa zamanının mutlak olarak tayini belli bir zaman ölçüsüne dayanır ve bir tarih, bir takvim günü esas alınır. İfanın nispi tayininde ise bunun aksine kesin bir gün tespit edilmez, daha çok bir olay veya durum göz önünde bulundurulur.
20. Vade ile ilgili bir başka ayrım olağan vade, belirli vade ve kesin vade kavramları arasında söz konusudur. Belirli vade, borcun muaccel olduğu zamanı ve bunun yanında borcun ifa edilmemesi hâlinde alacaklının ihtarına gerek olmaksızın mütemerrit duruma düşeceği zamanı ifade ederken, kesin vade söz konusu olduğunda borçlu ihtara gerek olmaksızın mütemerrit olur. Olağan vade ise, borcun muaccel olduğu, alacaklının edimini talep edebildiği, borçlunun da bunu ifa etmek zorunda olduğu tarihi anlatan bir kavramdır ve bu tür vadeye bağlı işlemler “ihbara bağlı olan işlemler” olarak adlandırılır. Burada borçlu vadenin gelmesiyle kendiliğinden mütemerrit olmaz.
21. Temerrüt kavramı ise, en kısa tanımıyla, alacaklı tarafından talep edilebilir (muaccel) hâle gelmiş bir borcun ifasındaki gecikmedir ve kural olarak, bu tür (muaccel) bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile temerrüde düşer. Bu husus BK’nın 101. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenmiş olup ikinci fıkra hükmüne göre ise “Borcun ifa edileceği gün müttefikan tayin edilmiş veya muhafaza edilen bir hakka istinaden iki taraftan birisi bunu usulen bir ihbarda bulunmak suretiyle tespit etmiş ise, mücerret bugünün hitamı ile” borçlu mütemerrit olacaktır.
22. Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 28.03.2019 tarihli ve 2017/13-701 E., 2019/368 K., sayılı kararında da benimsenmiştir.
23. Öte yandan 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 42. maddesine göre, genel kurul bütün üyeleri temsil eden en yetkili organ olup, kanun veya ana sözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar verme yetkisini haizdir.
24. Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup, aidatın süresinde ödenmesine ilişkin alınan kararın kesinleşmesi hâlinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır.
25. Bu ilke ve açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı kooperatif genel kurulunun 29.06.2003 tarihli toplantısında, gündemin 5. maddesinde 2002 yılı aidatlarının görüşülmesine geçilerek Haziran ayı da dâhil olmak üzere aidatların 100TL olması kararlaştırılmıştır. Alınan genel kurul kararında, aidatların her ayın kaçında ödeneceği belirtilmediğine göre aidatların en geç ayın son gününde ödenmesi gerekmekte olup belirlenen tarihin kesin vade niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Bu sürenin dolmasıyla ayrıca bir ihtara gerek olmaksızın borçlu temerrüdü gerçekleşir.
26. Öte yandan 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesinde, ortakların bu Kanunun kabul ettiği esaslar dâhilinde hak ve vecibelerinde eşit olduğu düzenlenmiştir.
27. Bu durumda mahkemece, öncelikle 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesi de dikkate alınmak suretiyle davacı kooperatif tarafından diğer üyeler hakkında, aidat alacağının zamanında ödenmemesi hâlinde işlemiş faiz alacağının tahsil edilip edilmediği de araştırılmalı, böyle bir uygulamanın bulunduğunun tespiti hâlinde bilirkişiden ek rapor alınarak, hüküm altına alınan aidat alacağının muaccel olduğu tarihler belirlenerek icra takibine kadar işlemiş faiz alacağının belirlenmesi suretiyle karar verilmesi gerekmektedir.
28. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, davacı kooperatif tarafından ödenmeyen aidatlara %15 oranında faiz uygulanmasına ilişkin genel kurul kararının mahkeme kararı ile iptal edildiği bu nedenle ödenmeyen aidatlara ilişkin faiz alacağının dayanağının bulunmadığı, ödenmesi gereken aidatlara ilişkin kooperatif genel kurulu tarafından kesin vade içeren bir tarih belirlenmediği, davalının icra takibinden önce temerrüde düştüğünün davacı tarafından ispatlanmadığı bu nedenle yerel mahkemece verilen direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerde Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
29. Bu durumda yerel mahkemenin belirtilen direnme gerekçesi, Özel Dairenin bozma kararında gösterdiği gerekçe yanında yukarıda açıklanan genişletilmiş gerekçe ile bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
30. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ :
Yukarıda (14) nolu ve devamı bentlerde açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan genişletilmiş gerekçe ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. gereğince BOZULMASINA,
Bozma neden ve kapsamına göre davacı vekilinin vekâlet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun"un 440-III/1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 12.03.2020 tarihinde yapılan ikinci görüşme sonucunda oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.
KARŞI OY
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu 42. maddede Genel Kurulun devredemeyeceği yetkiler belirtilmiş olup "kanun veya anasözleşme ile Genel Kurula tanınmış olan konular hakkında karar vermek" de bu devredilemeyecek yetkiler arasındadır.
Davacı konut yapı kooperatifi olarak faaliyet gösterdiğinden bu kooperatiflerle ilgili olarak ana sözleşmede genel kurula tanınan yetkilerin ne olduğuna da bakmak gerekir. Konut yapı kooperatifleriyle ilgili olarak tip ana sözleşme 23/1. maddede bunlar sayılmış ve 6. bentte, "ortaklardan tahsil edilecek taksit miktar ve ödeme şartlan ile gecikme halinde uygulanacak esasları tespit etmek" Genel Kurula tanınan yetkiler arasında gösterilmiştir
Bu hükümlerin sonucu olarak konut yapı kooperatiflerinde alınacak aidat miktarının ne olduğu, hangi tarihte muaccel olacağı, hangi tarihten itibaren bu alacaklara faiz istenebileceği ve hangi oranda faiz alınacağı konusunda karar vermeye Genel Kurul yetkili olup, aidatlara faiz alınıp alınmayacağı da Genel Kurulun iradesine göre belirlenir.
Somut olayda hükmedilen aidat alacakları 2002 yılı aidatları ile 2003 yılı ilk 6 ay aidatları olup aylık 100 TL olmak üzere toplamı 1.800 TL"dir. Bu aidatlar için faiz alınacağına dair bir Genel Kurul kararı bulunmamaktadır. 31.12.2000 tarihli Genel Kurul kararının 7/e maddesinde aylık % 15 faiz alınmasına karar verilmiş ise de bu genel kurul kararı mahkeme kararıyla iptal edilmiştir. 29.06.2003 tarihli Genel Kurul kararının 5. maddesinde 2002 yılı için aidatların aylık 100 TL olarak alınmasına karar verilmiş olsa da aidatların hangi tarihte ödeneceğine dair tam bir tarihe işaret eden kesin vade olmadığından belirtilen ayın dolmasıyla kendiliğinden temerrüt faizi işlemeye başlamayacaktır. Kaldı ki mahkemece hükmedilen aidatlar bu Genel Kurul kararının verildiği tarihten daha geriye bir tarihe ilişkin olduğundan bu aidatların ait olduğu aylar itibarıyla aidatların miktarı henüz belli olmadığı gibi belirlenmiş kesin vade denilebilecek bir tarih bulunduğundan da söz edilemeyecektir.
818 sayılı Borçlar Kanunu 101. maddeye göre muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Somut olayda toplanan delillere göre kooperatif üyesi olan davalı daha önce temerrüde düşürülmüş olmadığından temerrüt takip tarihinde gerçekleşmiş olup ancak bu tarihten itibaren temerrüt faizine hükmedilebilecektir.
Belirttiğimiz nedenlerle takip tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmesi yönündeki direnme kararı yerinde olup onanması gerektiği görüşünde olduğumuzdan hükmün bozulması yönünde oluşan değerli çoğunluk görüşüne katılamıyoruz.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.