Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/1490
Karar No: 2016/8349

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/1490 Esas 2016/8349 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2016/1490 E.  ,  2016/8349 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
    Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan 14/04/2015 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi müdahil davacılar ... ve arkadaşları ile ... ve arkadaşları vekilleri tarafından istenilmekle, tayin olunan 04/10/2016 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden ... ve arkadaşları vekili Av. ..., ... ve arkadaşları vekili Av. ..., Belediye Başkanlığı vekili Av. .., Orman Yönetimi vekili Işıl ..., Hazine vekili Av. ... ile ... ve arkadaşları vekili Av. ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
    K A R A R

    1962 yılında yapılan kadastro sırasında ... köyü 204 parsel, tapusuz-vergi kayıtsız olarak senetsizden mera cinsi ile 38 hektar 8000 m² yüzölçümüyle ... köyü tüzel kişiliği adına 09/06/1962 yılında tesbit edilmiştir, kadastro tespitine kişiler, Hazine, Orman Yönetimi ve köy tüzel kişiliği tarafından itiraz edilmişse de kadastro komisyonunca itirazlar reddedilmiş ve taşınmazın tescile tâbi olmayan mera olması nedeni ile kütük sayfasının kapatılmasına karar verilmiştir.
    Davacı ... Yönetimi vekili ... Kadastro Mahkemesinin 1980/1 E. - 1989/41 K. sayılı dava dosyasında dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığını belirterek tespitin iptalini orman vasfıyla tescilini talep etmiştir.
    Davacı Hazine vekili ... Tapulama Mahkemesinin 1979/6 E. - 1981/1 K. sayılı dava dosyasında dilekçesinde özetle; ... köyü, Kospet mevkiinde bulunan 204 sayılı parselin tapulama tespitleri sırasında ... köyü tüzel kişiliği adına tespit edildiğini, tespite Hazinece itiraz edildiğini ve komisyon tarafından tespitin iptaline karar verildiğini ancak parsel numarası verilip sınırlandırılarak mera olarak Hazinenin üzerine tesciline karar verileceği yerde tescil harici bırakıldığını bu yerin kadimden beri Hazineye ait mera olması nedeni ile tespitin iptaline 204 sayılı parselin Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
    Birleştirilen dosya davacıları; ... ve 21 dava arkadaşı vekili ... Kadastro Mahkemesinin 2010/1 E. - 2010/2 K. sayılı dava dosyasında dilekçesinde özetle; müvekkillerinin büyük-büyükannesi muris zilyet ... (...) ... ilçesi, , ... köyünde bulunan toplam 1020 dönüm araziye 20 yılı aşkın süre nizasız, fasılasız, malik sıfatı ile elinde bulundurup tarla olarak kullandığını, yapılan kadastro çalışmaları sonucu ikiye bölünerek 204 ve 205 sayılı parseller olduğunu, 205 sayılı parselin orman vasfıyla Hazine tarafından tescil edildiğini, 204 sayılı parselin ise hiçbir özel ya da tüzel kişi adına tescil edilmediğini, taşınmazın müvekkillerine intikal ettiğini, müvekkillerinin ... Nüfus Müdürlüğünde kayıtlı olup zilyet olan muris de ... Nüfus
    Müdürlüğünde kayıtlı
    olduklarını, 204 sayılı parselin tapuda tescilsiz olduğunu ve müvekkilleri tarafından kullanıldığını belirterek dava konusu 204 sayılı parselin MK"nın 713. maddesine göre malik sıfatı ile zilyetliklerinde bulundurmaktan dolayı tapuda müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini istemiş, genel mahkemede açılan davada görevsizlik kararı verilerek dosya kadastro mahkemesine gönderilmiş ve temyize konu dosya ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
    Davacı ... mirasçıları vekili ... Tapulama Mahkemesinin 1976/14 E. sayılı dava dosyasında dilekçesinde özetle; müvekkilinin ... köyünde bulunan 204 parsel sayılı gayrimenkulü 1958 yılında HUMK"na göre resmi senet mahiyetinde bulunan ve köy muhtarılığı ve ihtiyar heyeti huzurunda resmi mühür ile imzaları havi satış senedi ile kadimden ve dedelerinden intikalen zilyet ve mutasarrıfları olan ... oğlu ... vereseleri ..."dan satın aldıklarını, iş bu taşınmazın tapuya kayıtlı olduğunu 50 yılı aşkın bir süreden beri nizasız fasılasız hüsnüniyetle ve de malik sıfatı ile tasarrufta bulunduklarını ve müvekkilinin aynı suretle bu şahıslardan satın aldığını, bu yerlerin kadastro görmesi sırasında müvekkiline ait bulunan taşınmazın köy hükmü şahsiyeti adına tespit edildiğini, beyanla bu tespitin iptaline ve müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece;
    - Davacı ... mirasçıları dava konusu taşınmaza ilişkin mera tespitinin iptali ile adlarına tapuya tescili davasının reddine,
    - Davacılar ... ve arkadaşlarının taşınmazı adlarına tapuya tescil taleplerinin reddine,
    - Davacı Hazinenin dava konusu taşınmazın köy tüzel kişiliği adına tespitinin iptali ile Hazine adına tapuya mera olarak tescili davasının reddine,
    - Davacı ... Yönetiminin davasının sadece sınırlarının düzeltilmesi yönü ile kısmen kabulüne, orman vasfıyla Hazine adına tescil talebinin reddine,
    - Dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... köyü 204 sayılı parselin tapulama tespitine itiraz davasında tespitin ve 20/04/1971 tarihli komisyon kararı ile 15/10/1979 tarih ve 979/104 nolu komisyon kararlarının iptaline, orman teknik bilirkişileri ile ziraat bilirkişilerin raporları da dikkate alınarak fen bilirkişileri, Harita ve Kadastro Mühendisi ... ile Kadastro Teknisyeni ... tarafından düzenlenen 29/04/2013 tarihinde düzenlenen 29/04/2013 tarihli rapora ekli ölçü krokisindeki koordinatlı sınırlar esas alınarak taşınmazın yüzölçümünün 359.56708 m² olarak düzeltilmesine ve Kosper mevkii adı ile çekişmeli 204 sayılı parselin mera olarak sınırlandırılmasına ve mera özel siciline kaydedilmesine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine, Orman Yönetimi, birleştirilen dosya davacısı ... ve ..., birleştirilen dosya davacıları ... ve arkadaşları ile ... ve arkadaşları, davalı ... Belediye Başkanlığı ve ... mirasçısı ..., tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde ilk orman kadastrosunun 1946 - 1947 tarihlerinde yapılarak kesinleştiği, daha sonra 1983 yılında aplikasyon ve 2. madde çalışmalarının yapılarak kesinleştiği anlaşılmıştır.
    1) Davacı-davalı Hazinenin temyiz itirazları bakımından;
    Hazine dava dilekçesinde, dava konusu 204 sayılı parselin tapulama tespitleri sırasında ... köyü hükmî şahsiyeti adına tespit edildiğini, tespite Hazinenin itiraz ettiği ve komisyon tarafından tespitin iptaline karar verildiğini, ancak parsel numarası verilip sınırlandırılarak mera olarak Hazinenin üzerine tesciline karar verileceği yerde tescil harici bırakıldığını, bu yerin kadimden beri Hazineye ait mera olması nedeni ile tespitin iptaline, 204 sayılı parselin Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiş ise de mahkemece meraların mülkiyeti Hazineye, kullanma ve yararlanma hakkı ilgili belediye ya da köy tüzel kişiliklerine ait olduğu, meralar tapuya tescil edilemeyeceği gerekçesiyle talebin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığından temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2) Davacı ... Yönetimi, davalı ... Belediye Başkanlığı, davacı-davalı ... ve ..., birleştirilen dosya davacıları ..., ... ve arkadaşları, davalı ... temyiz itirazları yönünden;
    Mahkemece dava konusu taşınmazın kadim mera olup tarafların dayandıkları tapu kayıtlarının dava konusu taşınmazlara uymadığı gerekçesi ile davalarının reddine ve taşınmazın sınırlarının bilirkişi raporu doğrultusunda düzeltilerek mera vasfıyla özel sicile yazılmasına karar verilmişse de; yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan hüküm kurulmuştur.
    Mahkemece bilirkişi raporunda belirlenen taşınmaz sınırı doğrultusunda taşınmazın özel sicile kaydına karar verilmişse de bu kararla dava konusu taşınmaz sınırında değişiklik olacağı gibi dava konusu taşınmazın sınırında bulunan 205 sayılı parselin de sınırlarında değişiklik olduğu bilirkişi raporundan gözlemlenmiştir. Bilirkişilerce dava konusu 204 sayılı parselle, komşu 205 sayılı parsellerin tespit yüzölçümleri ile ölçülen değerler arasında fark olduğu, bu iki parsel sınırlarının düzeltilmesi gerektiği bildirilerek rapor düzenlendiğine, her iki parselin de farklı dosyalarda davalı olduğu anlaşıldığına, bir dosyada verilecek kararla diğer taşınmazın sınırlarında değişiklik olma ihtimali bulunduğuna göre her iki dava dosyasının birleştirilip birleştirilmeyeceği düşünülmelidir.
    Orman Yönetimi tarafından kesinleşen orman kadastrosuna dayalı olarak tapu iptal ve tescil davası açılmış olup mahkemece 5 kez yapılan keşif sonucunda dava konusu taşınmazın kesinleşen orman sınırı içinde kalan kısımları açısından bir çok raporda farklı sonuçlar ortaya çıkmışsa da; mahkemece hangi rapora ne gerekçe ile üstünlük tanınarak taşınmazın tamamının orman sınırı dışında kaldığının hükme esas alındığı saptanamamış olup bilirkişi raporları arasında çelişki giderilmeden hüküm kurulmuş olması doğru değildir,
    Ayrıca, yargılama sırasında tarafların bir kısmı tapu kaydına dayanmış, dayanılan bu tapuların tercümeleri yaptırılmış ancak bu tapular yeniden bir keşif yapılarak uygulanmadan hüküm kurulmuştur. Hüküm gerekçesinde de bu tapu kayıtlarının neden uygulanmadığı bu tapulara neden değer verilmediği açıklanmamıştır. Eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamaz.
    O halde, mahkemece tarafların dayandıkları tüm tapu kayıtları ilk oluştuğu günden itibaren tüm gittileri ile birlikte (tapu defteri fotokopisi değil elle yazılarak ve kaydın geldisi gittisi takip edilerek) ve kadastro sırasında revizyon gördüğü parsellerle birlikte hem tapu müdürlüğünden hem de tapu arşiv daire başkanlığından istenmeli, ayrıca mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen ... ve ... Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşifte, 05.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren Orman Kadastro Teknik İzahnamesinin 36. maddesinde yazılı “Orman sınır nokta ve hatlarının arza uygulanmasında; tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon ve röper nokta ve krokilerinden yararlanılır… Sınırlama tutanakları, ölçü değerleri ve orman kadastro haritaları ile zemindeki durum arasında çelişki olduğunda, tutanaktaki kararlar ile orman sınır noktası ve hatlarının yazılı tarifleri esas alınmak suretiyle ölçü, harita ve zemin kontrolü yapılarak gerçek duruma uygun olanı uygulanır” hükmü ile 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin “Teknik İşler” başlıklı Sekizinci Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde,
    ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, yukarıda anılan Yönetmelik ve Teknik İzahnamede yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünüllmeli ve taşınmazın kesinleşen orman sınırı içinde ve dışında kalan kısımları teredüte yer vermeyecek nitelikte hazırlanacak bilirkişi raporu ile belirlenmeli ve taşınmazın kesinleşen orman tahdidi sınırları içinde kalan kısımları var ise orman yönetimin davası için bu kısımlar yönünden kabul kararı verilmelidir.
    Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman tahdidi dışında kalan yerlerden olduğu belirlendiği takdirde, bu kez, yöntemince mera araştırmasının yapılması ve komşu köylerden yerel bilirkişi ve tanıkların dinlenmesi ,tarafların dayandıkları tapu kayıtlarının uygulanması gerekir.
    Kural olarak; bir yerin mera olarak kabul edilebilmesi, taşınmazların yetkili ve idarî merciler tarafından mera olarak tahsis edilmesi ya da taşınmazların öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde kamu malı niteliğiyle mera olarak kullanılagelmiş olmasına bağlıdır. Bu nedenle; sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede yetkili idarî merciler tarafından 4753 ve 5618 sayılı kanunlar uyarınca yayla tahsisi yapılıp yapılmadığı Özel İdare Müdürlüğünden, 4342 sayılı Kanun uyarınca mera (yayla) tahsisi yapılıp yapılmadığı mülkî amirlikten sorulup saptanmalı, yapılmış ve bu idarî işlemler kesinleşmiş ise yayla tahsis haritası ve eki belgeler yerinden getirtilmeli, bundan sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, dava konusu taşınmazın bulunduğu köye komşu hem kozbeyli hem de bu köy dışındaki komşu köyler halkından seçilecek yerel bilirkişi ve tanıklar ve üç uzman orman bilirkişisi, tapu fen memuru ve uzman bir ziraatçi bilirkişi, tesbit tutanağı bilirkişilerinin tümü hazır olduğu halde, dava konusu taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, bölgede mera tahsisi yapılmış ise mera tahsis haritasının ölçeği ile kadastro paftasının ölçeği eşitlendikten sonra yerel bilirkişi yardımı, fen memuru bilirkişisi eliyle yerine her iki harita çakıştırılmak suretiyle uygulanmalı, uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal ya da yapay sınır yerlerinden yararlanılmalı, bu yolla dava konusu taşınmazın mera tahsis haritasının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamaya meydan vermeyecek şekilde belirlenmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede yetkili idarî merciler tarafından mera tahsisi yapılmamış ise, yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazın öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde mera olarak kullanılıp kullanılmadığı yolunda tesbit tutanağı bilirkişilerinden olaylara dayalı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile tesbit tutanağı bilirkişilerinin beyanları çeliştiği takdirde, tesbit tutanağı bilirkişileri taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek yerel bilirkişi ve tanıkların anlatımları ile tespit tutanağı bilirkişilerinin beyanları arasındaki çelişki duraksamasız giderilmeli, öte yandan uzman ziraatçi bilirkişiler marifetiyle taşınmaz bizzat mahkemece görülüp gözlenmeli, taşınmazın fiziksel yapısı, meyil durumu, taş ve toprak unsurundan hangisinin galip olduğu ayrıntılı şekilde keşif tutanağına geçirilmeli, komşu taşınmazların toprak yapısı ile dava konusu taşınmazın toprak yapısı mukayese edilmeli, bu fiziksel olgular da keşif tutanağına yazılmalı, dava konusu taşınmaza komşu taşınmazların tesbit tutanakları içeriğine göre tespitlerine bir kayıt ve belge esas alınıp alınmadığı dikkate alınarak tutanakların içeriğinde vurgulanan maddî ve hukukî olgularla yerel bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmeli, belge esas alınmış ise sözü edilen belgelerin nizalı parsel yönünü ne biçimde ve kimin yeri olarak sınır gösterdiği incelenmeli, davalı olup olmadıkları, tesbitlerinin kesinleşip kesinleşmediği incelenip irdelenmeli, özellikle fen memuru bilirkişisinden keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye, uzman ziraatçi bilirkişilerden ise mahkemenin keşif tutanağına geçen gözlemini yansıtmaya, taşınmazların niteliğini belirtmeye elverişli, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, davacı kişiler tarafından
    dayanılan tapu kayıtları ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile dosya arasına getirtilmeli, tapu kayıtlarının başka parsellere revizyon görüp görmediği araştırılmalı, keşif sırasında dayanılan tapu kayıtları taşınmaza uygulanmalı, tapu kayıtlarının değişebelir sınırlar içerip içermediği belirlenmeli, değişir sınırlı tapu kayıtlarında tapu kaydının miktarına itibar edilmeli, tapu kaydının hukukî değerini koruyup korumadığı tartışılmalı, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir,
    Ayrıca davalılardan ... dava konusu taşınmazın kadastro tespitine itirazda bulunduğu ve itirazının komisyonca reddedilmesi üzerine bir dava açmadığı, Hazine tarafından açılan davada davalı olarak gösterildiği için davada taraf olarak yer aldığı, yargılama sırasında davaya bir katılımı bulunmadığı tespit maliki de olmadığı gözetildiğinde davalı ...’e karşı açılan davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerekirken, bu hususta ayrıca karar verilmiş olması da doğru değildir.
    Tüm bunlardan başka davalı köy (6360 sayılı Kanun gereği devren Belediye Başkanlığı) dava konusu taşınmazın satış senedi ile kendilerinin satın aldıklarını iddia ettiklerine göre; taşınmazın mera olmadığının tespiti halinde satış senedi kapsamında kalıp kalmadığı, köyün özel mülkü olup olmadığı hususları da değerlendirilmelidir.
    SONUÇ:1) Yukarda birinci bentde açıklanan nedenlerle Hazinenin temyiz itirazlarının REDDİNE,
    2) Yukarıda ikinci bentde açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması nedeniyle birleştirilen dosya davacısı ... ve arkadaşları için 1350,00.-TL davacı-davalı ... İlçin ve ... mirasçıları için 1.350,00.-TL birleştirilen dosya davacıları ... ve arkadaşları için 1.350,00.-TL davalı ... Belediye Başkanlığı için 1350,00.-TL vekâlet ücretinin Hazineden alınarak birleştirilen dosya davacısı ... ve arkadaşlarına, davacı-davalı ... İlçin ve ... mirasçılarına, birleştirilen dosya davacıları ... ve arkadaşlarına ve davalı ... Belediye Başkanlığına verilmesine, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A madde gereğince yine davacı ... Yönetimi lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6100 sayılı HMK"nın 297/1-ç ve aynı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilâmının tebliğinden itibaren ilâma karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, temyiz harcının istek halinde iadesine 04/10/2016 günü oy birliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi