Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada; Davacılar, ortak mirasbırakanlarının, 567 ada, 4 parsel sayılı taşınmazını damadı olan davalıya temlik ettiği 08.10.2001 tarihinde hukuki ehliyetinin olmadığını, temlik işleminin ehliyetsizlik nedeniyle geçersiz olduğunu, mirastan mal kaçırmak amacıyla murisin ehliyetsizliğinden yararlanıldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile mirasçıları adına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Birleşen davada; ise davalının, muris hakkında Kuşadası İcra Müdürlüğünün 202/1075 esas sayılı dosyası ile 125.000 TL alacak için takipte bulunduğunu, murisin iddia edildiği gibi bir borcunun olmadığını, dava kabul edilecek olursa da miras payları oranında sorumlu olabileceklerinin gözardı edilmemesi gerektiğini savunmuşlar, paylarına isabet eden hisselerine düşen 93.750.-TL.borçtan sorumlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, temlik işleminin muvazaalı olmadığını, murisin hukuki ehliyetinin olduğunu, kendi iradesiyle satış işlemini yaptığını, davanın zamanaşımına uğradığını, alım gücü olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Birleşen davada ise; murisin 96.025.00 TL Davutlar Tarım Kredi kooperatifine borcu olduğunu bunun dışında 28.000 TLtedavi gider olduğunu, giderleri kendisinin yaptığını, borcu ödediğine dair belge aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; hukuki ehliyetsizliğe dayalı iptal tescil davasının kabulüne, menfi tespit davasının kısmen kabulüyle davacıların 75.691.70 TL. borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmiştir.
Karar, taraflarca süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi ..... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava; ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, birleşen dava ise menfi tespit isteğine ilişkindir.
Mahkemece; ehliyetsizliğe dayalı iptal tescil davasının kabulüne, birleşen menfi tespit davasının ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davada miras bırakanın yapmış olduğu temliklerin hukuki ehliyetsizlik nedeniyle geçersiz olduğu, mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla murisin ehliyetsizliğinden yararlanıldığı belirtilmek suretiyle terekeye (tüm mirasçılara) iade isteğinde bulunulduğu açıktır. Bu durumda, davada tüm mirasçıların yer alması ya da terekenin temsili asıldır.
Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.
Medeni Kanunun 701-703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin ( ortaklığın ) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan herbirinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, Medeni Kanunun 701 maddesinde (... Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.
Medeni Kanunun 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne varki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (ll.l0.982 tarih l982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.
Somut olayda, elbirliği ( iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava dışı ortak bulunmaktadır. Hal böyle olunca, davaya katılmayan ortağın davaya olurunun alınması ya da miras şirketine Medeni Kanunun 640. mad. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir.
Tarafların temyiz itirazları bu yöne hasren yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü ve sair hususlar incelenmeksizin HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.1.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.