Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakanları M. N. Y.’un, 2933 ada, 9 parsel sayılı taşınmazda yer alan kargir dükkanı mirastan mal kaçırmak amacıyla noterde düzenlenen ölünceye kadar bakma akdi ile oğlu olan davalıya temlik ettiğini, ve daha sonra sözleşmeye dayalı olarak tescilin sağlandığını, davalının sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmediğini, ivazlı bir akid olmadığını, gerçekte ivazsız temlik yaptığını ileri sürerek, tapu kaydının miras payları oranında iptali ile tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalı, çekişmeli taşınmazın ölünceye kadar bakma akdi ile devredildiğini, bakım yükümlülüğünü yerine getirdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; temlik işleminin muvazaalı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi .... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, Borçlar Yasasının 18.maddesinden kaynaklanan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil istemine ilişkindir.
Davalı, davanın reddini savunmuş, mahkemece temlik işleminin muvazaalı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, miras bırakan M. N. Y."un 08.09.2007 tarihinde vefat ettiği, mirasçı olarak davanın taraflarını bıraktığı, murisin kayden malik olduğu 2933 ada, 9 parsel sayılı, kargir dükkan vasıflı, 56.30 m2 lik taşınmazı, davalı oğluna ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.5ll).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusuda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(B.K.m.5l4).Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.l8). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı,temlik edilen malın,tüm mamelekine oranı,bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.
Somut olaya yukarıdaki ilkeler uyarınca baktığımızda; ölünceye kadar bakma akdinin yapıldığı 21.07.1998 tarihinde murisin 77 yaşında olduğu, davalının gerek murisle gerekse 6 yıl yatalak kalan ve bakıma muhtaç annesi ile ilgilendiği, murisle aynı hanede yaşamasa bile bakımının davalı oğlu tarafından üstlenildiği, çekişmeli taşınmazın davalıya temlikinin makul sınırlar içerisinde kaldığı murisin diğer mirasçılardan mal kaçırma amacı taşımadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.1.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.