Esas No: 2017/20440
Karar No: 2018/1629
Karar Tarihi: 25.01.2018
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2017/20440 Esas 2018/1629 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Suça sürüklenen çocuk ..."ün, kasten yaralama suçundan 5237 sayılı TCK"nın 86/2, 86/3-e, 31/2, 62 ve 52/2 maddeleri uyarınca iki kez 1.500 Türk lirası adli para cezası, tehdit suçundan 5237 sayılı TCK"nın 106/2-a, 31/2 ve 62 maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, tehdit suçuna ilişkin hükmün 5271 sayılı CMK"nın 231. maddesi uyarınca açıklanmasının geri bırakılmasına, suça sürüklenen çocuğun 5 yıl süre ile denetim süresine tâbi tutulmasına dair Aksaray Ağır Ceza Mahkemesinin 07/03/2014 tarihli ve 2013/299 esas, 2014/51 sayılı kararı, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 08.03.2017 gün ve 94660652-105-68-7469-2014-KYB sayılı yazılı istemi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/63821 tarih ve 16/11/2017 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
Dosya aslının suça sürüklenen çocuk ve diğer sanıklar tarafından temyiz edilmesi neticesinde, Yargıtay 1. Ceza Dairesi"nin 26/12/2016 tarihli ve 2015/4345 esas, 2016/4409 sayılı ilamı ile bozulmasını müteakip, yargılamanın derdest olması nedeniyle mahallinde bulunduğundan, suret üzerinden yapılan incelemede,
Dosya kapsamına göre,
Kayden 13/10/2000 doğum tarihli olan ve suç tarihi itibariyle 12-15 yaş grubu aralığında bulunan suça sürüklenen çocuk hakkında Adli Tıp Kurumu Aksaray Adli Tıp Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen 31/07/2013 tarihli ve 2013/105 sayılı rapora göre, suça sürüklenen çocuğun işlediği iddia olunan fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamadığı, fiil ile ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmediğinin bildirilmesi karşısında, cezai sorumluluğu bulunmadığı anlaşılan suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 31/2. maddesi delaletiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/4-b maddesi gereğince "ceza verilmesine yer olmadığına" ve "çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine" karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde,
Kabule göre de;
Suçun işlendiği tarihte 18 yaşını doldurmadığı anlaşılan suça sürüklenen çocuğun, 5271 sayılı Kanun"un 231/8 ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu"nun 23. maddeleri uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde 3 yıl denetim süresine tâbi tutulacağı gözetilmeden, 5 yıl denetim süresi belirlenmesinde,
isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
./..
.2.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Suça sürüklenen çocuk ..."ün, kasten yaralama suçundan 5237 sayılı TCK"nın 86/2, 86/3-e, 31/2, 62 ve 52/2 maddeleri uyarınca iki kez 1.500 Türk lirası adli para cezası, tehdit suçundan 5237 sayılı TCK"nın 106/2-a, 31/2 ve 62 maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, tehdit suçuna ilişkin hükmün 5271 sayılı CMK"nın 231. maddesi uyarınca açıklanmasının geri bırakılmasına, suça sürüklenen çocuğun 5 yıl süre ile denetim süresine tâbi tutulmasına dair Aksaray Ağır Ceza Mahkemesinin 07/03/2014 tarihli ve 2013/299 esas, 2014/51 sayılı kararının,
Dosya kapsamına göre,
Kayden 13/10/2000 doğum tarihli olan ve suç tarihi itibariyle 12-15 yaş grubu aralığında bulunan suça sürüklenen çocuk hakkında Adli Tıp Kurumu Aksaray Adli Tıp Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen 31/07/2013 tarihli ve 2013/105 sayılı rapora göre, suça sürüklenen çocuğun işlediği iddia olunan fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamadığı, fiil ile ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmediğinin bildirilmesi karşısında, cezai sorumluluğu bulunmadığı anlaşılan suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 31/2. maddesi delaletiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/4-b maddesi gereğince "ceza verilmesine yer olmadığına" ve "çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine" karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde,
Kabule göre de;
Suçun işlendiği tarihte 18 yaşını doldurmadığı anlaşılan suça sürüklenen çocuğun, 5271 sayılı Kanun"un 231/8 ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu"nun 23. maddeleri uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde 3 yıl denetim süresine tâbi tutulacağı gözetilmeden, 5 yıl denetim süresi belirlenmesinde,
İsabet görülmediği gerekçeleriyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Suç tarihi itibariyle 12-15 yaş grubu aralığında bulunan suça sürüklenen çocuk ... hakkında, kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinde ve tehdit suçundan kurulan hükmün 5271 CMK"nın 231. maddesi uyarınca açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararda isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK"nun 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
./..
.3.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanunun 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkrayla büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı kanunun 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin suçlular, hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tâbi kılınmıştır.
Başlangıçta yalnızca yetişkin sanıklar yönünden ve şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak hükmolunan, bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması 5728 sayılı Kanunun 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, maddenin altıncı fıkrasına, 25/07/2010 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6008 sayılı Kanunun 7. maddesiyle "sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez." cümlesi eklenmiş, yine maddenin sekizinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere, 28/06/2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan 6545 sayılı Kanun"un 72. maddesiyle "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez" cümlesi eklenmiştir.
5560, 5728, 5739, 6008 ve 6545 sayılı Kanunlarla 5271 sayılı CMK"nun 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
1) Suça ilişkin olarak;
a- Yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
b- Suçun Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
2) Sanığa ilişkin olarak;
a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b-Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
c-Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
d-Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması,
e-Sanık hakkında daha önce hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilmemiş olması,
Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Tüm bu şartların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve onsekiz yaşından büyük olan sanıklar beş yıl, suça sürüklenen çocuklar ise üç yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulacaktır.
./..
.4.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağına ilişkin bir değerlendirme yapılması için, yargılamanın herhangi bir sujesinin talepte bulunması şart değildir. Maddede öngörülen şartların oluşup oluşmadığı ve bu hükmün uygulanıp uygulanmayacağı hakim tarafından her olayda re"sen değerlendirilip takdir edilmeli ve denetime imkan verecek biçimde kararda gösterilmelidir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 11.03.2014 tarih ve 2013/14-102 esas, 2014/128 sayılı kararında belirtildiği üzere; Ayrıntılarına Ceza Genel Kurulunun 29.06.2010 gün ve 70-159 sayılı kararında yer verildiği üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının itiraz kanunyoluna tâbi bulunması nedeniyle, gerek itiraz edilerek, gerekse itiraz kanunyoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi halinde, olağanüstü bir kanunyolu olan kanun yararına bozma konusu yapılabileceğinde şüphe bulunmamaktadır. Ancak, kanun yararına bozma kanunyolunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı; 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesinde aleyhe bozma yasağının sadece davanın esasını çözümleyen hükümlerle sınırlı olarak kabul edilmesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ise 5271 sayılı CMK’nun 223. maddesinde belirtilen hükümlerden olmaması nedeniyle, 5271 sayılı Kanununun 231. maddesinin 5-14. fıkralarındaki şartlar kapsamında denetlenerek, somut olayda hükmün açıklanmasının geri bırakılması şartlarının bulunup bulunmadığı, ceza miktarı, daha önceden kasıtlı bir suçtan mahkûmiyet, zararın giderilip giderilmediği, suçun inkılap kanununda belirtilen suçlardan bulunup bulunmadığı ve denetim süresi ile denetim süresi içerisinde uygulanacak denetimli serbestlik tedbirinin doğru tayin edilip edilmediği gibi hususlara ilişkin hukuka aykırılıklar nedeniyle bozulabilecek, belirlenen hukuka aykırılıkların yeni bir yargılamayı gerektirdiği ahvalde yeniden yargılama yapılarak karardaki hukuka aykırılığın giderilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilecek, yargılama gerekmeyen ahvalde ise hukuka aykırılık Yargıtay ilgili ceza dairesince veya Ceza Genel Kurulunca giderilecektir. Özetlemek gerekirse; kurulan hükmün sanık hakkında hukuksal bir sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, davayı sonuçlandıran ve uyuşmazlığı çözen bir “hüküm” değildir. Bunun sonucu olarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar, 5271 sayılı CMK’nun 223. maddesinde sayılan hükümlerden olmadığından, bu tür kararların kanun yararına bozulması durumunda yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için verilecek hüküm veya kararlarda lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir.
Yine Ceza Genel Kurulu"nun 22.05.2012 tarih ve 2011/8-498 esas, 2012/211 sayılı kararında belirtildiği üzere; "sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması, esas itibarıyla bünyesinde iki karar barındıran bir kurumdur. İlk karar teknik anlamda hüküm sayılan, ancak açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi nedeniyle hukuken varlık kazanamayan bu nedenle hüküm ifade etmeyen, koşullara uyulması halinde düşme hükmüne dönüşecek, koşullara uyulmaması halinde ise varlık kazanacak olan mahkûmiyet hükmü, ikinci karar ise, bu ön hükmün üzerine inşa edilen ve önceki hükmün varlık kazanmasını engelleyen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararıdır. Bu ikinci kararın en temel ve belirgin özelliği, varlığı devam ettiği sürece, ön hükmün hukuken sonuç doğurma özelliği kazanamamasıdır... Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının üzerine inşa edildiği
./..
.5.
hüküm bilahare davanın düşmesi kararı verildiğinde veya hükmün açıklanması ya da yeni bir hüküm kurulması halinde varlık kazanacağından ve ancak bu halde 1412 sayılı CYUY’nın 305 ve 5271 sayılı CYY’nın 223. maddeleri uyarınca temyiz edilebilme olanağına kavuşabileceğinden, bu aşamadan önce henüz hukuken varlık kazanmamış bulunan bu hükmün temyiz merciince denetlenebilme olanağı bulunmamaktadır... Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının dayanağını oluşturan mahkumiyet hükmü ise; hükmün açıklanması, düşme kararının verilmesi veya yeni bir mahkûmiyet hükmünün tesisinden sonra temyiz incelemesine konu olabilecek ve ancak bu aşamadan sonra temyiz yasa yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde, koşulları bulunduğu takdirde yasa yararına bozma yasa yolu ile denetlenebilecektir. Görüldüğü gibi, hükmün içeriğindeki hukuka aykırılıklar ancak hükmün hukuken varlık kazanması halinde olağan ve olağanüstü yasa yolları denetimine konu olabileceğinden, henüz hukuken varlık kazanmayan bir hükmün ne olağan ne de olağanüstü yasa yolu denetimine konu edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verildiği ahvalde hükmün içeriğine dahil bulunan hukuka aykırılıkların, yasa yararına bozma yasa yoluyla denetlenmesi olanağı bulunmamaktadır. Yasa koyucu, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının üzerine inşa edildiği mahkûmiyet hükmünün olağan yasayolu olan temyizen incelenmesini dahi yasaklamışken, henüz hukuken varlık kazanmamış bu hükümdeki hukuka aykırılıkların olağan denetim süreci sonlanmadan, olağanüstü bir yasa yolu olan “yasa yararına bozma” yasa yoluyla denetlenebileceğini kabul etmek, yasa yollarında hakim olan temel ilkelere açıkça aykırılık oluşturacağı gibi, temyiz ve yasa yararına bozma yasa yolunun gerek başvuru koşulları, gerekse sonuçlarındaki farklılıklar ile olağanüstü bir yasayolu olan yasa yararına bozma kurumunun konuluş amacı nazara alındığında ileride telafisi mümkün olmayan sorunlara da yol açabilecektir.
Diğer taraftan henüz hukuki varlık kazanmayan bir hükmü, ancak kesinleşmiş hükümlere karşı son yasal çare olarak başvurulabilecek bir yasa yolu denetimine tabi kılmak, 5271 sayılı Yasanın 231. maddesinin 5. fıkrasının; “…Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder”,
11. fıkrasının; “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar”,
10. fıkrasının; “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir”,
8. fıkrasının; “Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur”,
Şeklindeki düzenlemelerine açıkça aykırı olduğu gibi, bir kararın olağan denetim yolları ile incelenmeksizin doğrudan olağanüstü yasayoluna tabi kılınması sonucunu doğuracağından, yasa yollarındaki sisteme de aykırılık oluşturur. Ayrıca, bir kararın biri olağanüstü diğeri olağan olmak üzere iki kez aynı temyiz merciince farklı yöntemlerle incelenmesi usul karmaşasına yol açacak ve böyle bir uygulama yasa yollarının konuluş amacına da aykırılık teşkil edecektir."
5237 sayılı TCK"nın 31. maddesinin ikinci fıkrası, "Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. İşlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan onbir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz." biçimindedir.
5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun, hükmün açıklanmasının geri bırakılması başlıklı 23. maddesinde çocuğa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda, Ceza Muhakemesi Kanunundaki koşulların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği ancak, bu kişiler açısından denetim süresinin üç yıl olduğu belirtilmiştir.
Yine anılan Yasanın sosyal inceleme başlıklı 35. maddesinin birinci fıkrası; "Bu Kanun kapsamındaki çocuklar hakkında mahkemeler, çocuk hâkimleri veya Cumhuriyet savcılarınca gerektiğinde çocuğun bireysel özelliklerini ve sosyal çevresini gösteren inceleme yaptırılır. Sosyal inceleme raporu, çocuğun, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin mahkeme tarafından takdirinde göz önünde bulundurulur." şeklindedir.
Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usûl ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 20. maddesinin ikinci fıkrasında, " Fiili işlediği sırada oniki yaşını bitirmiş onbeş yaşını doldurmamış bulunan çocuklar ile onbeş yaşını doldurmuş ancak onsekiz yaşını doldurmamış sağır ve dilsizlerin işledikleri fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri bakımından sosyal inceleme yaptırılması zorunludur.", üçüncü fıkrasında "Fiili işlediği sırada oniki yaşını bitirmiş onbeş yaşını doldurmamış bulunan çocuklar ile onbeş yaşını doldurmuş ancak onsekiz yaşını doldurmamış sağır ve dilsizlerin işledikleri fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığını takdir yetkisi münhasıran mahkemeye aittir. Sosyal incelemeyi yapan bilirkişi, çocuğun içinde bulunduğu aile ortamı, sosyal çevre koşulları, gördüğü eğitim, fiziksel ve ruhsal gelişimi hakkında bir rapor düzenler. Hâkim, bu yaş grubuna giren çocuğun kusur yeteneğinin olup olmadığını takdir ederken, görevlendirdiği bilirkişinin hazırlamış bulunduğu raporda yer verilen gözlem, tespit ve değerlendirmeleri gözönünde bulundurur.", dördüncü fıkrasında ise; "İkinci ve üçüncü fıkralardaki hâllerde, hâkim veya mahkeme, sosyal inceleme raporu ile birlikte çocuğun işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin belirlenebilmesi amacıyla adlî tıp uzmanı, psikiyatrist ya da zorunluluk hâlinde uzman hekimden görüş alır." biçiminde düzenleme yapılmıştır.
incelenen dosyada;
Kayden 13/10/2000 doğumlu olan ve suç tarihi itibariyle 12-15 yaş grubu aralığında bulunan suça sürüklenen çocuk ... hakkında, 29.07.2013 tarihli eylemleri nedeniyle soruşturma başlatıldığı, hazırlık aşamasında Aksaray Adli Tıp Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen 31/07/2013 tarihli raporda, "erken ergenlik döneminde olduğu kanaatine varılan erkek çocuğunun; işlediği iddia edilen fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamadığı, erken ve orta ergenlik döneminde dürtüsel hareketlerde artış olması; nedensellik ilişkisi kurma, bellek, planlama, duygusal düzenleme ve dürtü kontrolü sağlanmasını içeren ""yürütücü işlevler""in odağı olan prefrontal korteksin beynin en son olgulaşan bölümü olması da göz önünde bulundurularakişlediği iddia edilen fiil ile ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmediği"nin belirtildiği, suça sürüklenen çocuk hakkında Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen 09/10/2013 tarihli iddianamede, suça sürüklenen çocuğun eylemine uyan 5237 sayılı TCK"nın 86/2,3-e (İki kez), 106/2-a (bir kez) maddeleri uyarınca cezalandırılmasına, olay tarihinde 12-15 yaş grubu içerisinde bulunduğu anlaşıldığından cezasından 5237 sayılı TCK"nın 31/2. fıkrası gereğince indirim yapılmasına, suça sürüklenen çocuk hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu"nun 11. maddesi yollamasıyla aynı yasanın 5. maddesinde yazılı olan koruyucu ve destekleyici tedbirlere hükmedilmesine karar verilmesinin talep edildiği, suça sürüklenen çocuk hakkındaki dava dosyasının, aynı olaya ilişkin olarak yargılanan yetişkin sanığın dava dosyasıyla birleştirilmesine karar verildiği, yargılama neticesinde Aksaray Ağır Ceza Mahkemesinin 07/03/2014 tarihli ve 2013/299 esas, 2014/51 sayılı kararıyla, suça sürüklenen çocuk ..."ün, kasten yaralama suçundan 5237 sayılı TCK"nın 86/2, 86/3-e, 31/2, 62 ve 52/2 maddeleri uyarınca iki kez 1.500 Türk lirası adli para cezası, tehdit suçundan 5237 sayılı TCK"nın 106/2-a, 31/2 ve 62 maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, tehdit suçuna ilişkin hükmün 5271 sayılı CMK"nın 231. maddesi uyarınca açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl süre ile denetim süresine tâbi tutulmasına karar verildiği, adli para cezalarının kesin nitelikte olduğu, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın da kesinleştiği, yargılama aşamasında suça sürüklenen çocuk hakkında sosyal inceleme yaptırılmadığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
Kayden 13/10/2000 doğumlu olan ve suç tarihi itibariyle 12-15 yaş grubu aralığında bulunan suça sürüklenen çocuk ... hakkında yapılan yargılamada, sosyal inceleme yaptırılmasının zorunlu olduğu, işlediği fiillerin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin ve bu fiillerle ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığını takdir yetkisinin münhasıran mahkemeye ait olduğu, bu yaş grubuna giren çocuğun kusur yeteneğinin olup olmadığı takdir edilirken, sosyal inceleme raporunda yer verilen gözlem, tespit ve değerlendirmelerin gözönünde bulundurulacağı, mahkemenin, sosyal inceleme raporu ile birlikte çocuğun işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin belirlenebilmesi amacıyla adlî tıp uzmanı, psikiyatrist ya da zorunluluk hâlinde uzman hekimden görüş alacağı şeklindeki düzenlemelere aykırı davranılmış, yine hazırlık aşamasında Aksaray Adli Tıp Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen 31/07/2013 tarihli rapor da yukarıda belirtilen yasal düzenlemelere aykırı biçimde tanzim edilmiştir.
Ayrıca suça sürüklenen çocuk hakkında tehdit suçundan kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararda, denetim süresi 5395 sayılı Yasa"nın 23. maddesine aykırı olarak 3 yıl yerine 5 yıl olarak fazla belirlenmiştir.
Tüm bu nedenlerle, suça sürüklenen çocuk ..."ün, kasten yaralama suçundan 5237 sayılı TCK"nın 86/2, 86/3-e, 31/2, 62 ve 52/2 maddeleri uyarınca iki kez 1.500 Türk lirası adli para cezası, tehdit suçundan 5237 sayılı TCK"nın 106/2-a, 31/2 ve 62 maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, tehdit suçuna ilişkin hükmün 5271 sayılı CMK"nın 231. maddesi uyarınca açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin Aksaray Ağır Ceza Mahkemesinin 07/03/2014 tarihli ve 2013/299 esas, 2014/51 sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.
Anılan hukuka aykırılıkların, tehdit suçundan kurulan karar bakımından teknik anlamda hüküm sayılan, ancak açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi nedeniyle hukuken varlık kazanamayan bu nedenle hüküm ifade etmeyen, koşullara uyulması halinde düşme hükmüne dönüşecek, koşullara uyulmaması halinde ise varlık kazanacak olan mahkûmiyet hükmüne ilişkin olduğu ileri sürülebilse de; bu aykırılığın suça sürüklenen çocuk hakkında tayin edilen cezayı ortadan kaldırma ihtimali nedeniyle, ön hükmün üzerine inşa edilen ve önceki hükmün varlık kazanmasını engelleyen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına ilişkin olduğunda ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 11.03.2014 tarih ve 2013/14-102 esas, 2014/128 sayılı kararında belirtildiği üzere; 5271 sayılı Kanununun 231. maddesinin 5-14. fıkralarındaki şartlar kapsamında denetlenerek, kanun yararına bozma kanun yolunda, bozmaya konu edilebileceğinde kuşku bulunmamaktadır.
Yine dosya içerisinde mevcut Aksaray Adli Tıp Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen 31/07/2013 tarihli raporda, suça sürüklenen çocuğun işlediği iddia edilen fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamadığı, işlediği iddia edilen fiil ile ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmediği yönündeki rapor karşısında, cezaların, CMK"nın 309/4-d maddesi kapsamında Dairemizce ceza verilmesine yer olmadığına şeklinde düzeltilmesi gerektiği ileri sürülebilse de; yukarıda belirtilen aykırılıklar nedeniyle anılan raporun yöntemince alındığı kabul edilemeyeceği için TCK"nın 31/2. maddesi kapsamında suça sürüklenen çocuğun işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığının veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediğinin, mahallinde yeniden belirlenmesi lüzumu karşısında; sonucuna göre mahkemesince değerlendirilmesi gerekmektedir.
IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, Aksaray Ağır Ceza Mahkemesinin 07/03/2014 tarihli ve 2013/299 esas, 2014/51 sayılı kesinleşen kararının, suça sürüklenen çocuk ... hakkında kasten yaralama ve tehdit suçlarından kurulan kararlar yönünden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sonraki işlemlerin, mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 25/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.