21. Hukuk Dairesi 2015/16550 E. , 2015/20088 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, ölüm aylığının kesilmesine ilişkin kurum işleminin iptaline, kesildiği tarihten itibaren tekrar ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava, davacının Kurum tarafından muvazaalı boşanma gerekçesi ile kesilmiş bulunan yetim aylığının yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 5510 sayılı Yasa"nın 56. maddesinin son fıkrasında “Eşinden boşandUyuşmazlık; davacının boşandığı eşi ile fiilen birlikte yaşama olgusunun yöntemince tespit edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Kanunun " Gelir ve aylık bağlanmayacak haller" başlığını taşıyan 56. maddesinin ikinci(son) fıkrasında düzenlenerek 01/10/2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Fıkrada "eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar 96. madde hükümlerine göre geri alınır" düzenlemesine yer verilmiştir. Öncelikle belirtilmelidir ki, inceleme konusu hükmün Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28/04/2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Sonuç olarak; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 56.maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda, eylemi olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir.
506 sayılı Kanunun 130. maddesinde, bu maddenin uygulamasında teftiş, kontrol ve denetleme yetkisine sahip olanlar tarafından düzenlenen tutanakların aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduğu ve aynı şekilde 5510 sayılı Kanunun 59. maddesinde ".... Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurların görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir."
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının babasının 11.12.1993 tarihinde öldüğü, davacının 10.06.2002 tarihinde anlaşmalı boşandığı, davacıya 2002 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlandığı, 10.09.2014 tarihli "Sosyal Güvenlik Kontrol Memurluğu Raporu" doğrultusunda davacının boşandığı eşiyle birlikte fiilen yaşadığının belirlenmesi üzerine ölüm aylığının 01.10.2008-04.04.2012 tarihleri arasında yersiz ödeme borcu olarak iadesinin istendiği, Kolluk araştırması sonucu davacı ve eski eşinin çocuklar dolayısısyla 2008-2012 yılları arasında birlikte yaşadıklarının bildirildiği, davacı ve eşinin yaşadığı belirtilen konutun yeraldığı apartmanda oturan komşunun ve davacının eltisisnin Sosyal Güvenlik Kontrol Memuruna davacı ve eşinin 10 yıldır ailece birlikte yaşadıklarını söyledikleri ancak imzadan imtina ettikleri, aynı tanıkların duruşmada farklı beyanda bulundukları, davacı ile eski eşinin nüfus idaresindeki adresinin farklı olduğu , anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, davacının söz konusu dönemde boşandığı eşiyle birlikte yaşayıp yaşamadığının belirlenmesi için davacının ve eski eşinin ayrı ayrı oturulduğu belirlenilen adres veya adrese komşu binaların kapıcı, yönetici ve oturanları arasında zabıtaca konu hakkında bilgisi olabileceklerin belirlenerek beyanlarına başvurulmak,bu adreslerde kimin ikamet ettiğinin muhtarlıklardan sorularak, bu adreslerdeki konutların ev sahiplerinin kim olduğu, davacı ve eski eşinin kiracı olup olmadığını araştırmak, davacının ve eski eşinin adreslerindeki konutun su, elektrik ve doğalgaz aboneliğinin kim adına kayıtlı olduğunun sorulması, suretiyle toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek davacının boşandığı halde eşiyle fiilen birlikte yaşayıp yaşamadığı hiçbir kuşku ve tereddüte yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlendikten sonra sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
12.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.