Abaküs Yazılım
15. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1344
Karar No: 2019/4450
Karar Tarihi: 07.11.2019

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2019/1344 Esas 2019/4450 Karar Sayılı İlamı

15. Hukuk Dairesi         2019/1344 E.  ,  2019/4450 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün temyizen tetkiki davalı-birleşen dosya davacısı vekili tarafından duruşmalı olarak istenmiş ise de miktar itibariyle duruşma isteğinin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
    - K A R A R -
    Asıl ve birleşen dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, davacı arsa sahipleri tarafından açılan asıl davada feshedilen 18.02.2011 günlü sözleşme nedeniyle davalı yükleniciye verilmiş olan her biri 25.000,00"er TL"lik toplam 75.000,00 TL tutarlı üç adet çekten dolayı borçlu olmadığının tespiti, yüklenici tarafından açılan ve birleştirilen davada ise feshedilen sözleşme nedeniyle yapılan giderler ile haksız fesih nedeniyle uğranılan kâr kaybı talep edilmiş, mahkemece asıl ve birleşen davanın kabulüne dair verilen kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 14.04.2016 tarih 2015/4708 Esas, 2016/2308 sayılı kararı ile bozulması üzerine yeniden yapılan yargılama sonucu asıl dava ile ilgili verilen kararın kesinleşmesi nedeniyle yeniden karar verilmesine yer olmadığına birleşen davanın reddine karar verilmiş ve verilen karar davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
    1086 sayılı HUMK"nın yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09.05.1960 tarih, 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nda; Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesi usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeniyle de ilgili olduğu
    belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK"da da usulî kazanılmış hakka ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakta ise de bu ilkenin uygulanma gerekliliği HMK hükümleri karşısında da varlığını sürdürmektedir. Yargıtay"ın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulî müktesep hak doğmuştur.
    Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “usulî müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 10.02.1998 tarih, 1987/2-520 Esas, 1988/89 Karar sayılı ilamında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usuli kazanılmış hak denilmektedir...” şeklinde tanımlanmaktadır.
    Bu anlatımlar ışığında somut olay incelendiğinde; mahkemece bozmaya uyulmuş ise de, bozma gereklerinin yerine getirildiğinden söz edilemez. Dairemizin hükmüne uyulan bozma ilamında; “...Yanlar arasında 18.02.2011 ve 22.02.2011 tarihli iki ayrı sözleşme akdedilmiştir. İlk sözleşme eğitim ürünleri satışına, ikinci sözleşme ise isim hakkına ilişkindir. Davacı iş sahipleri İzmir 27. Noterliği"nden keşide ettikleri 01.06.2011 gün ve 12560 yevmiye sayılı ihtarname ile eğitim ürünleri satışına ilişkin 18.02.2011 tarihli sözleşmeyi feshetmişlerdir. Mahkemece alınan 28.08.2014 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere teslim zamanı gelmeden bu sözleşmenin tek taraflı feshinde davacı iş sahipleri kusurludur. Asıl davada davalı ve birleşen dava dosyasında davacı olan yüklenici, 18.02.2011 tarihli sözleşmedeki edimlerini fesih nedeniyle yerine getirme imkânı bulamadığından mahkemece sözleşme gereği verilen çeklerden dolayı davacı iş sahiplerinin borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Ancak birleşen davada davacı yüklenici feshedilen 18.02.2011 tarihli sözleşmeye dayanarak gider ve kâr kaybı talep ettiği halde, mahkemece alınan 28.08.2014 tarihli bilirkişi raporunda feshedilmeyen ve ayakta olan 22.02.2011 tarihli sözleşmeye göre kâr kaybı hesaplanması doğru olmamıştır. Bu nedenle 18.02.2011 tarihli eğitim ürünleri satış sözleşmesinin feshinde iş sahibi haksız olduğundan davalı ve birleşen dosya davacısı yüklenici kâr kaybı istemekte haklıdır. Bunun miktarının da sözleşme ve fesih tarihinde yürürlükte olup olayda uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 356. maddesi yollamasıyla aynı Kanun"un 325. maddesinde gösterilen "kesinti yöntemi" esas alınarak hesaplanması gerekir. Kesinti yöntemine göre yüklenicinin fesih sebebiyle yapamadığı sözleşme konusu işlerin geri kalan kısmından dolayı mahrum kaldığı kâr kaybının, öncelikle yapılmayan işin sözleşmenin feshi tarihindeki bedelinin (eser tamamlanmış, borç ifa edilmiş olsaydı yüklenicinin eline geçecek bedel ile sözleşmesine göre yapılan imalât sebebiyle yükleniciye ödenen ya da ödenecek bedel farkı) tespit edilmesi, bulunacak bu bedelden yüklenicinin işi fesih sonucu tamamlamaması sebebiyle sağladığı tasarruf (malzeme, işçilik, sigorta, vergi vs. masraflar) ile bu süre içinde başka bir iş yapıp çalışmışsa ya da başka bir iş yapmaktan kaçınmışsa kazanabileceği miktarlar belirlenip bulunacak bu miktarların ilk olarak bulunan yapılmayan iş bedelinden çıkartılarak hesaplanması gerekir. O halde mahkemece kâr kaybının az yukarıda açıklanan ilke ve yönteme uygun olarak hesaplanması için yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, iş sahibi tarafından feshedilmeyen ayakta olan sözleşmeye dayalı kâr kaybı hesabı yapan rapora itibarla yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir...” gerekçesi ile kâr kaybının hesaplanma usulü
    anlatılmış ve bu inceleme sonucu bir karar verilmesi gereğine işaret edilerek bozma kararı verilmiş olup, bozmadan sonra alınan raporda maliyet hesabı yapılamadığından kâr zarar hesabının yapılamayacağı rapor edilmiş olup bu belirleme bozmaya uygun değildir. Bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmemesi usul ve yasaya aykırı olmuş ve hükmün bozulması gerekmiştir.
    O halde mahkemece yapılacak iş; HMK 266. madde hükümleri gereği yeniden seçilecek eğitim ürünleri satışı konusunda uzman bilirkişi ya da bilirkişi kurulu aracılığı ile davalı birleşen dosya davacısı yüklenicinin 08.06.2017 tarihli dilekçesi ekinde sunduğu fiyat teklifi listesinde kitap adedi ve fiyatı netleştirildiğinden bu listenin değerlendirilmek suretiyle mahkemenin ve Yargıtay"ın denetimine elverişli rapor alınarak yüklenicinin varsa kâr kaybı alacağını bulmak, sonucuna uygun hüküm kurmaktan ibarettir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı-birleşen dosya davacısı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı-birleşen dosya davacısı yararına BOZULMASINA, 5766 sayılı Kanun"un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 218,50 TL Yargıtay başvurma harcının temyiz eden davalı-birleşen dosya davacısından alınmasına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalı-birleşen dosya davacısına iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 07.11.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi