Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2009/14743 Esas 2010/1128 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/14743
Karar No: 2010/1128
Karar Tarihi: 08.02.2010

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2009/14743 Esas 2010/1128 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2009/14743 E.  ,  2010/1128 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 02.02.2006 gününde verilen dilekçe ile tapuda vakıf şerhinin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16.09.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... İdaresi vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin dava değeri yönünden reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Dava, 116 ada 23 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydındaki “...” ve “... ... Vakfından” şerhinin terkini istemi ile açılmıştır.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, dava kabul edilmiştir.
    Hükmü, davalı idare temyiz etmiştir.
    27.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 18.maddesi hükmü gereğince; miri arazilerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlar dışındaki icareteyn ve mukataalı vakıf şerhi bulunan gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde veya tasarrufundaki taşınmazlar taviz bedeline tabidir. Yasanın 3.maddesinde yapılan tanıma göre de, mukataalı vakıf; zemini vakfa üzerindeki yapı ve ağaçlar tasarruf edene ait olan ve kirası yıllık olarak alınan vakıf taşınmazlarını, icareteynli vakıf ise; değerine yakın peşin ücret ve ayrıca yıllık kira alınmak suretiyle süresiz olarak kiralanan vakıf taşınmazlarını ifade eder. Hal böyle olunca somut uyuşmazlığın çözümü için, kayda işlenen vakfın mukataalı veya icareteynli vakıflardan olup olmadığının veya miri arazilerde mukataalı hayrata tahsis edilmeyen ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlardan bulunup bulunmadığının yöntemince araştırılması gerekir.
    Vakfiye kapsamındaki her taşınmazın coğrafi konumu ve hukuki durumu ayrı olacağından bu taşınmazların kadim köy, kasaba ya da şehir içindeki mülk topraklar içinde olup olmadığının keşfen incelenmesi, taşınmazın konumunun düzenlenecek paftada kadim köy ve kasaba ya da şehirlere göre haritasında işaret edilmesi, vakfın niteliği hakkında bu belirlemeden sonra görüş bildirilmesi zorunludur.
    Bütün bunlardan anlaşılacağı üzere vakıf türünün belirlenmesi ve belirlenen vakıf türüne göre çekişmeli taşınmazda vakfın bir hakkının kalıp kalmadığının, taviz bedeli ödenip ödenmeyeceğinin vakıf şerhinin doğrudan kaldırılması gerekip gerekmediğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmadan saptanması bu tür davalarda önem kazanmaktadır.
    İlgili tapu sicil müdürlüğü 27.06.2006 tarihli yanıtında, 23 sayılı parselin ilk tesisinden itibaren tüm geldi evraklarını göndermiş, ancak mahkemece Osmanlıca yazılan dayanak kayıtların Türkçeye tercümesi yaptırılmamış, bunların dava ile ilgisi yönü üzerinde durulmamıştır.
    Hal böyle olunca tapu sicil müdürlüğü tarafından gönderilen eklerin tercümesi yaptırılmalı, bunların vakıflarla bir ilişiği veya vakfın durumunu gösteren kayıt ve belgeler olup olmadığı araştırılmalı, gerekirse bilirkişiden ek rapor alınmalı, dava bütün bunların sonucuna göre karara bağlanmalıdır.
    Somut olayda; mahkemece bu yönler üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ve araştırmayla hüküm kurulduğundan, kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 08.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.











    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.