Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, miras bırakan babaları M.A.adına kayıtlı olan 472 parsel sayılı taşınmazını bankadan kredi alabilmesi için davalıya devrettiğini, ancak kredi borcu henüz bitmeden murisin vefat etmesi üzerine davalının yıllarca kendilerini oyaladığını bu süre içerisinde taşınmazı hisselerine göre bölerek kullandıklarını, murisin başka malı olmayıp miras haklarının ve paylarının kaçırıldığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile murisin mirasçıları adına tescili isteminde bulunmuşlardır. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davada taraf muvazaasına dayanıldığı ve yazılı delil ile ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar Mülkiye ve Ayşe vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, tapu iptal ve tescil isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğinden toplanan delillerden; çekişme konusu 472 parsel sayılı taşınmazın davacıların miras bırakanı M. A. adına kayıtlı iken 27.01.1994 tarihli akitle ve satış suretiyle davalıya temlik edildiği anlaşılmaktadır. Davacılar, taşınmazın bankadan kredi alabilmesi için muris tarafından davalıya devredildiğini, ancak sonradan iade edilmediğini ileri sürerek, eldeki davayı açmışlardır. İddianın ileriye sürülüş biçimi ve içeriği itibariyle yanlar arasındaki çekişmenin inançlı işleme ilişkin bulunduğu açıktır. Hemen belirtilmelidir ki, 5.2.l947 gün 20/6 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararında belirtildiği üzere, değinilen türdeki bir dava ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Davacı yazılı delil bildirmiş değildir. Ne varki, delil listesinde yemin deliline dayanıldığı halde bu yön üzerinde durulmamıştır. Bilindiği üzere, kati yemin HUMK’nun 344 ve devamı maddelerinde düzenlenen ve davayı sonuçlandıran kesin nitelikte bir delildir. Hal böyle olunca, Türk Medeni Kanununun 6.maddesi hükmü uyarınca davacılara yemin teklif etme hakları olduğunun hatırlatılması, teklif ettikleri takdirde yeminin davalı tarafından yöntemine uygun biçimde yerine getirilmesinin sağlanması, ondan sonra varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle ve noksan soruşturma ile yetinilerek davanın reddedilmesi doğru değildir. Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.01.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.