11. Hukuk Dairesi 2014/16481 E. , 2015/1283 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 16/07/2014 tarih ve 2013/107-2014/363 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili; miras bırakan ...."in 1.000 TL karşılığında 1 hisse ile davalı şirket kurucu ortağı olduğunu ve 05/07/1962 yılında vefat ettiğini, müvekkillerinin 11/05/2012 tarihinde davalı şirkete başvurup kurucu ortak hisseleri ile ilgili bilgi istediklerinde davalı şirketin “bedeli ödenmiştir, hisse kaydı kapatılmıştır” şeklinde yanıt verildiğini, davalı şirkettin pay defterinde miras bırakanın hissesinin karşılığının ödendiği kaydı yanında aldığı sattığı şahıs bölümünde ... 12/12/1964 kaydı bulunduğunu, oysa ... isimli bir mirasçı bulunmadığını, bu açıklamanın doğru olmadığını, zira 04/03/1958 tarihli Türkiye Ticaret Gazetesi"nde yayımlanan şirket ana sözleşmesinde yapılan değişiklikle kurucu hisse senetlerinin tahsis ve tevzi edildiği, davalı şirketin 19/03/1963 tarihli olağanüstü genel kurul toplantı tutanaklarına göre kurucu hisse senetlerinin tahsilatının 5 adet ve daha fazla hisseye sahip kuruculara hisse nispetinde tahsis edildiği, dolayısıyla 1 adet hisseye sahip miras bırakana bir hisse tahsisi yapılmadığı, bu cevapla davalı şirketin bir yandan miras bırakanın hisse sahibi olduğunu kabul etiği ve bu hisse bedelinin varislere ödendiğini belirtiği, bir yandan da sadece 5 adetten fazla hisse sahibi olan hissedarlara kurucu hisse senedi tahsisi yapıldığını, bu nedenle mirasbırakanın kurucu hissenin bulunmadığının belirtildiğini, oysa ana sözleşmenin hiçbir yerinde kurucu hisselerin 5 adetten fazla hisseye sahip olanlara tahsis edileceğini gösteren bir kayıt olmadığı ileri sürerek mirasbırakan ...."in davalı şirketin kurucu ortağı olduğu ve şirket ortaklığından ayrılmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; ..."ın mirasçı değil hisseyi devralan 3. kişi olduğunu ve buna ilişkin kaydın pay defterine işlendiğini, ..."in vefatıyla mirasçılarının şirkete başvurmasını takiben hisseyi devralan diğer bir ortak tarafından hisse bedelinin ödendiğini, bu işlemlerin devreden ile devralan arasında gerçekleştiğini, husumetin bu şahsa yöneltilmesi gerektiğini, ..."in bir adet hisse sahibi olduğunu ancak kurucu hisse sahibi olmadığını, bedelsiz kurucu hissenin bir kısım ortaklara tahsis edilen intifa senedi niteliğinde olduğunu, kurucu hisse senetlerinin ilk hisse senedi ile birlikte 1965 yılında basılıp dağıtıldığını, davacıların elinde bir adet hisse senedi ya da ilmuhaber bulunmadığı, sadece ana sözleşmedeki kurucular listesine istinaden dava açtıklarını, bunun hisse sahipliğine dayanak teşkil etmediğini savunarak, davanın reddi istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; mirasbırakanın davalı şirkette kurucu ortak olduğunun tarafların kabulünde olduğu, ancak mirasbırakanın kurucu intifa senetleri üzerinde hak sahibi olup olmadığı konusunda uyuşmazlık bulunduğu, mirasbırakanın sahibi olduğu 1 adet 1000 TL değerindeki hissenin ..."a devredildiğinin pay defterinden anlaşıldığı, pay defterindeki mevcut kaydın ve devrin geçersizliği sonucunu doğuracak taleplerin pay maliki davalı olmadığı ve davanın niteliği gereği dava dışı kaldığı, pay devrinin geçersiz olduğu kanıtlanmadan doğrudan pay defterine işlenmesine yönelik dava açılamayacağı, pay defterinde davacıların murisinin adının yer almadığı, davacıların ..."a yapılan hisse devir işlemini iptal ettirdikleri yönünde bilgi ve belge bulunmadığı, bu nedenle davacıların miras bırakanı ..."in davalı şirketin kurucu hissedarı olduğu ancak 1959 tarihli ana sözleşme değişikliği nedeniyle 5 adetten küçük payı olduğundan kuruculuk hisseleri üzerinde hak sahibi olmadığı, üçüncü kişi ..."a yapılan devir işlemi ayakta olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, davacılar murisinin davalı şirketin kurucu ortağı olduğu, şirket ortaklığından ayrılmadığı ve halen ortak olduğunun tespiti ile murisin aynı zamanda kurucu intifa senetleri üzerinde de hak sahibi olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Dosyaya sunulan belgelere göre murisin 1000 TL karşılığı 1 payının 12.12.1964 tarih ve 241 sayılı idare meclisi kararı ile davadışı ..."a devredildiği ve murisin hissedarlıktan çıktığı tespit edilmiştir. Bu durumda pay devrine taraf olan ... da davada yer almadan, savunması, devre dayanak belgeleri ve delilleri incelenmeden, devrin gerçek olup olmadığı ile murisin halen davalı şirkette hissedar olup olmadığının tespiti mümkün değildir. Bu nedenle davacılara pay devrinin tarafı olan ... hakkında dava açmaları için mehil verilip, dava açıldığı takdirde davaların birleştirilerek yargılama yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış ,bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacılar yararına BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 04.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.