10. Hukuk Dairesi 2009/14822 E. , 2010/2296 K.
"İçtihat Metni".......
Davacı Kurum, iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelirin 506 Sayılı Yasanın 26 ve 10. maddeleri uyarınca tazminine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, Anayasa Mahkemesi iptal kararı çerçevesinde yapılan bozma ilamına uyarak yazılı biçimde davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı Kurum avukatının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, iş kazasından doğan rücu tazminatı istemine ilişkin olup, mahkemece verilen önceki hüküm, Dairemizin 21.05.2008 gün 2008/5753-6857 sayılı ilamıyla “506 sayılı Kanunun 26/1.inci maddesindeki ‘...sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere...’ bölümünün, Anayasa Mahkemesince 23.11.2006 tarih ve 2003/10 Esas 2006/106 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiş olması karşısında, Kurumun bu maddeden doğan rücu hakkının, ‘halefiyete’ değil, ‘kanundan doğan basit rücu hakkına’ dayandığının kabul edilmesi ve bu kabul çerçevesinde, Kurumun rücu alacağının, ilk peşin değerin kusura tekabül eden miktarıyla sınırlı bulunmasına, öte yandan, kesinleşen önceki rücu davalarında hükmolunan miktarın mahsubu yapılırken, sigortalıya bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin esas alınması gerektiğine; şayet ilk peşin sermaye değerli gelirle birlikte artışlara da hükmedilmişse, artışların hükmolunacak rücu tazminatından mahsup edilmesine olanak bulunmamasına, bu çevrede meseleye fiili ödemeler açısından bakıldığında ise, fiili ödemenin mevcudiyeti halinde, Kurumun talep edebileceği miktarın hesabının da aynı şekilde gerçekleştirilmesi gerekmekte olup; şayet, ilk peşin sermaye değerli gelirin kusur karşılığı, fiili ödeme miktarından düşük
./..
ise, o takdirde ilk peşin sermaye değerine itibar edilmesi; aksine, fiili ödeme miktarı ilk peşin değerden düşük ise o takdirde de fiili ödeme miktarının esas alınması gerektiğine, sigortalının, kaza tarihi itibariyle oluşan %53 oranındaki işgöremezlik derecesinin kesinleştiği gözetilerek, bu orana göre Sosyal Yardım Zammı dahil sigortalıya bağlanması gereken ilk peşin sermaye değerli gelir tutarının Kurumdan sorulup, bildirilecek tutara davalıların %90 olan toplam kusur oranları uyarlanarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğine” işaret edilerek bozulmuştur.
Temyize konu dava, ilk rücu davası olup, davanın yasal dayanağının 506 sayılı Yasanın 26. maddesi olduğunun daha önceki bozma ilamı ile belirlenmesi, eldeki davada ise yukarıda açıklanan bozma ilamına uygun olarak yapılan yargılama süreci sonunda, Kurumca bildirilen 1172,54 TL ilk peşin değerli gelirin %90 kusur karşılığı olan 1.055,28 TL’sinin hüküm altına alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmesi ile birlikte, elde bulunan ve kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanmasının zorunlu olması karşısında, iptal kararının Resmi Gazetede yayınlandığı 21.03.2007 tarihinden sonra, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 76. maddesi uyarınca, yürürlükteki yasaları uygulamakla yükümlü bulunan mahkemelerin ve giderek Yargıtay’ın, iptal kararı ile yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkisi bulunmadığından; davanın açıldığı tarihteki mevzuat ve içtihatlara uygun olarak açılan davanın, anılan iptal hükmü nedeniyle oluşan hukuksal durum gereğince reddine karar verilmesinde, tarafların sorumluluğu bulunmadığı halde; davacı Kurumun davada haksız çıkan taraf olarak nitelenip vekâlet ücreti ile sorumluluğuna hükmedilmiş olması, usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Ne var ki; bu hususların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ:Hüküm fıkrasının, davacı Kurum aleyhine vekâlet ücretini düzenleyen (7) no’lu bendinin tamamen silinerek hüküm fıkrasından çıkarılmasına ve kararın bu biçimiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 23.02.2010 gününde oy birliğiyle karar verildi.
......