(Kapatılan) 18. Hukuk Dairesi 2014/3168 E. , 2014/11184 K.
"İçtihat Metni"Davacı ... ile davalı ... aralarındaki kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili davasına dair
... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 18.01.2012 günlü ve 2010/892-2012/20 sayılı hükmün bozulması hakkında Dairece verilen 21.10.2013 günlü ve 2013/11451-13559 sayılı ilama karşı davalı kayyımı vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
Bu isteğin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davalı kayyımı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine dosya ve eklerinin yeniden incelenmesi sonucunda; bilirkişi kurulu raporunda somut emsal olarak alınan taşınmazın aşağıda açıklanan nedenlerle uygun emsal olmadığından ve kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılamaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanması yönünde getirilen yasal düzenlemeye göre aşağıda eklenen 3. bentte açıklanan nedenle de bozulması gerektiği anlaşılmakla davalı kayyımı vekilinin karar düzeltme isteminin bu nedenlerle kabulü ile Dairemizin 21.10.2013 gün ve 2013/11451 Esas 2013/13559 Karar sayılı ilamının (1) numaralı bozma bendinin kaldırılmasına karar verildikten sonra dosyadaki tüm bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda kaldırılan (1) numaralı bozma bendinin yerine;
"1-Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda somut emsal olarak alınan 3803 ada 8 parsel sayılı taşınmazın 12.05.1997 tarihinde 3.000.000.000 TL (3000 YTL)"ye satıldığı ve üzerindeki kerpiç evin yıkık ve harabe olduğundan ekonomik değeri olmadığı kabul edilerek değerlendirme yapılmış ve bu parsel ile dava konusu taşınmazın özellikleri karşılaştırılmak suretiyle dava konusu taşınmaza değer takdir edilmiştir. Geri çevirme kararı üzerine dosyaya getirtilen emsal taşınmaza ait resmi satış belgeleri ve tedavüllü tapu kaydına göre emsalin 12.05.1997 günlü satışının bulunmadığı, 28.07.1997 tarihinde 240.000.000 TL (240 YTL)"ye ve 18.05.2000 tarihinden de 3.000.000.000 TL (3000YTL)"ye 200/205 hissesinin satışına dair satışlarının bulunduğu, bilirkişi raporunda değerlendirmeye alınan 3.000.000.000 TL (3000 YTL) bedelli 18.05.2000 günlü satışın tarihinin 12.05.1997 olarak hatalı yazıldığı anlaşılmakta ise de, 18.05.2000 günlü satışın emsal alınması halinde (raporda 18.05.2000 tarihindeki endesk rakamı yerine 12.05.1997 tarihindeki endeks rakamı alınmış olmakla) doğru endeks rakamı ile hesaplama yapıldığında üzerindeki kerpiç evin satış tarihinde yıkık ve harabe olduğunun saptanması durumunda bile emsalin değerlendirme tarihindeki m² değeri 82 TL olup dava konusu taşınmaza idarece takdir edilen m² değerinin dahi 200 TL olduğu ve buna göre 3803 ada 8 parsel sayılı taşınmazın sözü edilen satış değerinin gerçeği yansıtmadığı izlenimi verdiği gözetildiğinde, dava konusu taşınmazla özellik ve değer farkı bulunan bu taşınmaz satışının uygun emsal kabul edilemeyeceği anlaşılmaktadır. Zira böyle bir emsalle yapılacak karşılaştırmadan sağlıklı ve gerçekçi bir sonuca ulaşılması her zaman olası değildir. Bu nedenle re"sen araştırma yapılarak dava konusu taşınmaza emsal olabilecek taşınmazlar
bulunup bunların seçilen satışlarına ait tapu kayıtları ve resmi senetleri dosyaya getirtilip bunlara göre değerlendirme yapılması gerekirken yanıltıcı olma unsuru yüksek olan, gerçek satış değerini yansıtmadığı izlenimi veren dava konusu taşınmaza göre az değerli ve farklı nitelikteki bir taşınmazın emsal alınması", şeklindeki bozma bendinin yazılmasına, bozma ilamının ilk paragrafı ile (2) numaralı bendinin aynen muhafazasına, yine bozma ilamının yirmidördüncü satırında yer alan "Doğru görülmemiştir." ibaresinden sonra gelen satır başına 3. bent olarak;
"3-Bundan ayrı;
Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi"nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten karar tarihine kadar tespit edilen
kamulaştırma bedeline yasal faiz uygulanması gerektiğinden bu yönden de mahkeme kararının bozulması gerekmiştir." kısmının eklenmesi suretiyle mahkeme kararının yukarıda 3. bentte açıklanan nedenle de bozulması yönünde ilave bozma maddesi yazılmasına, davalı kayyımı vekilinin hükmün onanması yönündeki sair karar düzeltme istemlerinin reddine, karar düzeltme harcının istek halinde düzeltme isteyene iadesine, 23.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.