(Kapatılan) 18. Hukuk Dairesi 2014/10218 E. , 2014/11177 K.
"İçtihat Metni"Davacı ... ile davalı ... aralarındaki kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı olarak taşınmaz bedelinin tahsili davasına dair ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 12.12.2012 günlü ve 2011/490-2012/644 sayılı hükmün bozulması hakkında Dairece verilen 04.06.2013 günlü ve 2013/4866-2013/9660 sayılı ilama karşı davacı vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
Bu isteğin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekilinin karar düzeltme dilekçesi ile eklerinin ve tüm dosya kapsamının yeniden incelenmesi sonucunda,
11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun değiştirilen Geçici 6. madde ve 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Yasaya eklenen Geçici 2. maddede; Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebiyle, mülkiyet hakkından doğan taleplere ilişkin düzenlemeler getirilmiştir.
Yukarıda belirtilen Geçici 6. madde uyarınca; malik olan kişilerin taşınmazlarına fiilen el konulması nedeniyle isteklerini belirterek (nakdi ödeme, idareye ait taşınmazın trampası, idareye ait taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak tanınması veya imar mevzuatı çerçevesinde başka bir yerde imar hakkı kullandırılması) öncelikle idare ile uzlaşma yoluna başvurması 1. fıkrasında dava şartı olarak kabul edilmiş, yasanın yürürlüğe girdiği tarihte henüz kesinleşmeyen davalarla ilgili ise 10. fıkrasında uzlaşma yoluna gitmeyi isteyip istemediklerini maddenin yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay içinde idareye ve mahkemeye verecekleri dilekçeler ile bildirebilecekleri, uzlaşma talebi üzerine, uzlaşma görüşmelerinin neticesine kadar davanın bekletileceği, uzlaşılamaması hâlinde, uzlaşmazlık tutanağının mahkemeye sunulmasından sonra davaya devam edileceği öngörülmüştür.
Dava konusu somut olay incelendiğinde, kamulaştırmasız el atma nedeni ile tazminat davasının yukarıda açıklanan yasa maddesinin yürürlüğe girmesinden önce 18.11.2011 tarihinde açıldığı ve dava tarihi itibariyle uzlaşmaya başvurulduktan sonra dava açılmasını dava şartı sayan ve yukarıda açıklanan yasa maddesinin yürürlükte olmadığı ve yasanın yürürlüğe girdiği tarihte derdest olan davalarla ilgili olarak uzlaşma yoluna başvurulması isteğe bağlı olduğundan ve
yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 ay içinde kullanılacak bu hakka ilişkin
sürenin geçtiği de dikkate alındığında; Dairemizce uzlaşma yoluna gitmek üzere ilgili idareye başvuru şartı yerine getirilmeden dava açılması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi yönünde yapılan bozma kararının, bozma kararından sonra yürürlüğe giren yukarıda açıklaması yapılan yasal düzenleme karşısında kaldırılması gerektiği, ancak aşağıda açıklanan nedenlerle ve ayrıca harç ve vekalet ücretinde yapılan yasal düzenleme de gözetilerek hükmün bu nedenlerle bozulması gerektiği bu kez yapılan incelemeden anlaşıldığından, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne, Dairemizin 04.06.2013 gün ve 2013/4866-9660 sayılı bozma kararının kaldırılmasına karar verildikten sonra dosyadaki tüm bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmışsa da alınan rapor hüküm kurmaya elverişli değildir.
Şöyle ki;
1-Kamulaştırmasız el atma davalarında taşınmazın el atma tarihindeki nitelikleri esas alınarak dava tarihindeki değerinin tespit edilmesi gerekir. Buna göre; dava konusu taşınmaza el atma tarihi olan 1976 yılı itibarıyla dava konusu taşınmazın imar planı içinde olup olmadığının, imar planı içinde ise imara alınış tarihi, ölçeği ve türü (nazım-uygulama), belediye ve diğer altyapı hizmetlerinden (yol, su, elektrik, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma gibi) yararlanma durumunun, etrafının meskûn bulunup bulunmadığının, nazım imar planı içinde ise bu plandaki konumu, hangi amaçla plan kapsamına alındığı, yerleşim merkezine uzaklığı, belediye sınırları içinde bulunup bulunmadığının, beldenin gelişme yönünde olup olmadığının ilgili belediye başkanlığından sorulup ve taşınmazın ilk tesisinden itibaren tedavüllü tapu kaydı getirtilip, gerektiğinde tanık beyanlarına başvurulup tarafların tüm delilleri incelenerek dava konusu taşınmazın el atma tarihindeki vasfı belirlendikten sonra buna göre değerlendirme yapılması gerekirken eksik incelemeyle taşınmaz arsa kabul edilerek hüküm kurulması,
2-Kabule göre ise;
Hükme esas alınan ikinci bilirkişi kurulu raporunda somut emsal olarak alınan 232 ada 2 numaralı parselin, dava konusu taşınmaz ile karşılaştırılması sonucunda, dava konusu taşınmazın emsal olarak incelenen taşınmazdan daha değerli olduğu kabul edilmiş ise de, 2942 Sayılı Yasanın 11. maddesinin (d) bendi gereğince emlak vergi değerlerinin de dava konusu taşınmaz ile emsalin karşılaştırılmasında göz önünde tutulması gerektiğinden, dava konusu taşınmazın ve emsalin emlak vergisine esas tutulan asgari m² değerlerinin oranı ile bilirkişi raporunda değerlendirmeye esas alınan oran birbirinden fahiş ölçüde farklı olduğunda bu farklılık ve çelişki giderilmelidir. Dosyadaki kayıtlara göre, dava konusu taşınmazın emlak vergisine esas asgari m² değeri 0,57 TL olup, emsal alınan taşınmazın asgari m² değeri ise 31,16 TL"dir. Emlak vergi değerleri, emsal taşınmazın, dava konusu taşınmazdan daha değerli olduğunu göstermektedir. Buna göre, dava konusu taşınmazın en fazla emsal ile eşdeğer olduğunun tespiti gerekirken dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazdan daha değerli olduğu kabul edilerek vergi değerlerine ters düşecek şekilde yeterli, inandırıcı ve somut gerekçelere de dayandırılmayan rapor alınarak hüküm kurulması,
3-11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun değiştirilen Geçici 6. maddesinin 7 ve 13. fıkralarında “Bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespiti davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir” ve “Bu fıkra hükmü, bu fıkra kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılan ve kesinleşmeyen davalarda da uygulanır.” hükmü getirildiğinden davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğinin dikkate alınmaması,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, karar düzeltme harcının istek halinde düzeltme isteyene iadesine, 23.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.