10. Hukuk Dairesi 2009/16550 E. , 2010/2283 K.
"İçtihat Metni"...........
Davacı Kurum, iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan ödemelerin 506 sayılı yasanın 26. maddesi uyarınca tazminine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, anayasa mahkemesi iptal kararı çerçevesinde yapılan bozmaya uyularak yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı ile davalı işveren limitet şirket avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı Kurum avukatı ile, davalı işveren limitet şirket avukatının, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, iş kazasından doğan rücu tazminatı istemine ilişkin olup, mahkemece verilen önceki hüküm, dairemizin 05.06.2007 gün 2006/19682 esas 2007/9395 karar sayılı ilamıyla “506 sayılı kanunun 26/1.inci maddesindeki ‘....sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere...’ bölümünün, anayasa mahkemesince 23.11.2006 tarih ve 2003/10 esas 2006/106 karar sayılı kararı ile iptal edilmiş olması karşısında, Kurumun bu maddeden doğan rücu hakkının, ‘halefiyete’ değil, ‘kanundan doğan basit rücu hakkına’ dayandığının kabul edilmesi ve bu kabul çerçevesinde, kurumun rücu alacağının, ilk peşin değerin kusura tekabül eden miktarıyla sınırlı bulunmasına, öte yandan, kesinleşen önceki rücu davalarında hükmolunan miktarın mahsubu yapılırken, sigortalıya bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin esas alınması gerektiğine; şayet ilk peşin sermaye değerli gelirle birlikte artışlara da hükmedilmişse; artışların, hükmolunacak rücu tazminatından mahsup edilmesine olanak bulunmamasına, bu çevrede meseleye fiili ödemeler açısından bakıldığında ise fiili ödemenin mevcudiyeti halinde, Kurumun talep edebileceği miktarın hesabının da aynı şekilde gerçekleştirilmesi gerekmekte olup; şayet ilk peşin sermaye değerli gelirin kusur karşılığı, fiili ödeme miktarından düşük ise o takdirde ilk peşin sermaye değerine itibar edilmesi; aksine fiili ödeme miktarı ilk peşin değerden düşük ise o takdirde de fiili ödeme miktarının esas alınması gerektiğine” işaret edilerek bozulmuştur.
...........
Hükmüne uyulan bozma ilamı kapsamında yapılan yargılama süreci sonunda,davalı işveren şirketin %60, davalı ...’in %10, davalı ...’nin %10, sigortalının %20 kusurlu sayılmasına ve cenaze giderinin %50 istem karşılığının hüküm altına alınmasına ilişkin mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, ilk peşin Değerli gelirler toplamı 3144,13 TL’nin %50 istem karşılığı 1572,07 TL’nin tahsiline karar verilmesi gerekirken, ilk peşin değerli gelirler toplamının %80 kusur karşılığı olan 2515,30 TL’nin tahsiline hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür. Kuşkusuz hükmü temyiz etmeyen davalılar ... ile ... yönünden davacı kurum lehine oluşan usulü kazanılmış hak durumu gözetilmelidir.
Ne var ki; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hüküm fıkrasının (1) no’lu bendinin silinerek yerine “1- Davanın kısmen kabulüyle %50 isteme göre toplam 1572,07 TL ilk peşin değerli gelirin onay tarihi olan 24.09.1996 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ve hükmü temyiz etmeyen davalılar ... ile ... yönünden kurum lehine oluşan usulü kazanılmış hak durumunun gözetilmesine” (5) nolu bentte yer alan “135,84” rakamlarının silinerek yerine “84,91” rakamlarının yazılmasına ve bu bent yönünden hükmü temyiz etmeyen davalılar ... ve ... yönünden kurum lehine oluşan usulü kazanılmış hak durumunun gözetilmesine” hükümlerinin yazılmasına ve kararın bu biçimiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, fazla alınan temyiz harcının istek hâlinde davalılardan..........adesine, 23.02.2010 gününde oy birliğiyle karar verildi.
......