MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 23.02.2007 gününde verilen dilekçeler ile tapu iptali tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 22.06.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, asıl dosyada ve birleştirilen dosyada, kadastro sırasında “çayır” niteliğiyle senetsizden 1/4"er paylı olarak davalılar adına tescil edilen 134 ada 99 ile 100 parsel sayılı taşınmazların meradan kazanıldığını ve 100 dönümlük sınırın aşıldığını ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile mer’a niteliği ile adına tescilini istemiştir.
Davalı ... davanın reddini savunmuş, davalı ... cevap vermemiş, diğer davalılar ... ve ... ölü olduğundan kendilerine dava dilekçesi tebliğ edilememiştir.
Mahkemece, davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, tapu iptali ve mer’a olarak sınırlandırma istemine ilişkindir.
Türk Medeni Kanununun 688. maddesinde paylı mülkiyette paydaşlardan her birinin kendi payı bakımından malik hak ve yükümlülüklerine sahip olduğu hüküm altına alınmıştır. Paylı malikler arasında zorunlu dava arkadaşlığı da bulunmamaktadır.
Somut olayda, çekişme konusu 99 ve 100 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarından davalı tarafta isimleri yazılı kişiler adına paylı mülkiyet biçiminde kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Kayıt maliklerinden ... ve ... dava açılmadan önce ölmüşlerdir. Türk Medeni Kanununun 28. maddesinde, gerçek kişinin ölümüyle medeni haklardan yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarak da taraf ehliyetinin sona ereceği belirtilmiştir. 04.05.1978 tarihli ve 1978/4-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında dava tarihinden önce ölen kişinin taraf ehliyetini yitireceği, aleyhine dava açılamayacağı, dava tarihinde şahsiyeti sona ermiş kimsenin mirasçılarına halefiyet kuralı uygulanamayacağından davaya dahil edilmek veya dava ıslah edilmek suretiyle davaya devam edilemeyeceği vurgulanmış, bu doğrultudaki içtihatlar kararlılık kazanmıştır. Bu nedenle, ... ve ... hakkında açılan davanın reddine karar verilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Ancak, paylı mülkiyet şeklinde kayıtlı 99 ve 100 parsel sayılı taşınmazlarda 1/4"er paydaş olan davalılar ... ve ...’ın dava tarihinde sağ oldukları anlaşılmaktadır. Paylı mülkiyette paydaşlardan her birinin kendi payı bakımından hak ve yükümlülükleri bulunup, zorunlu dava arkadaşı da değildirler. Bu nedenle, sağ olan davalılar ... ve ... Kanat bakımından taraf delilleri toplanıp sonucuna göre işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece davanın bu davalılar bakımından da husumetten reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görüldüğünden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 04.02.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.