17. Hukuk Dairesi 2014/23219 E. , 2017/5441 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, plakası tespit edilemeyen kamyonun, davacının idaresindeki aracı sıkıştırması sonucu, davacının hakimiyet kaybı ile kaza yaptığını, kazada yaralanan davacının işini yapamayıp gelir kaybına uğradığını, olayla ilgili savcılığa şikayette bulunduğunu, savcılık tarafından 6 aylık şikayet süresi geçirildiği gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiğini, davalının da bu hususu gerekçe yaparak zararı ödemekten kaçındığını, davalının zarardan sorumlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 7.000,00 TL. geçici işgöremezlik zararı ve 2.000,00 TL. tedavi ve bakım giderinin, kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, kaza tespit tutanağında olayın, maddi hasarlı kaza olarak saptandığını ve davacının da bu tutanağı imzaladığı, olaydan 7 ay sonra şikayetçi olan davacının olmamış olayı olmuş gibi gösterme çabasıyla meçhul araçtan bahsettiğini, tedavi giderlerinden ..."nın sorumlu olduğunu ve geçici işgöremezlik zararlarının da teminat kapsamında olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile 3.713,44 TL. geçici işgöremezlik tazminatı ve 750,00 TL. tedavi gideri olmak üzere toplam 4.463,44 TL"nin 05.11.2010 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafında temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle, Borçlar Kanunu"nun 46. maddesi (6098 sayılı TBK m. 54) gereğince çalışma gücü kaybı tazminatı ile tedavi gideri istemine ilişkindir.
Davacı taraf, olay tarihinde, meçhul aracın davacının idaresindeki aracı sıkıştırması nedeniyle, davacının direksiyon hakimiyetini kaybedip kaza yapması sonucu yaralandığını iddia ederek, davalıya husumet yöneltmiş; davalı taraf, davaya konu olayın, davacının yaptığı tek taraflı kazadan ibaret olduğunu, davacının olayda yaralanmadığını ve bu hususun yazılı belgelerle sabit olduğunu savunmuştur. Mahkeme ise, davaya konu kazanın, davacının iddia ettiği biçimde gerçekleşmesinin mümkün olduğunun uzman bilirkişi raporuyla saptandığı, kaza anında davacının aracında yolcu olarak bulunan ..."ün de, ceza soruşturmasında, kazayı davacının iddia ettiği biçimde anlattığı gerekçesiyle, meçhul aracın sıkıştırması nedeniyle kazanın meydana geldiği ve davacının uğradığı bedensel zarardan, davalının sorumlu olduğuna hükmetmiştir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu"nun 14/2-a maddesinde "sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için hesaba başvurulabileceği" düzenlemesine yer verilmiş; aynı mahiyetteki düzenleme, ... Yönetmeliği"nin 9/1-a maddesinde de yer almıştır. Bu düzenlemelere göre; trafik kazası sonucu bedensel zarara uğrayan kişinin, davalı ..."na husumet yöneltebilmesi için, bedensel zarara yol açan aracın sigortalısının tespit edilememesi gerekmekte olup, bu durum da herşeyden önce böyle bir aracın bulunmasını ve bedensel zarara sebep olmasını gerektirmektedir.
Somut olaya bakıldığında; olaya ilişkin olarak kolluk güçleri tarafından düzenlenen ve davacı ile onun aracında bulunan arkadaşı ..."ün de imzasının bulunduğu 28.9.2009 tarihli tutanakta, kazanın maddi hasarlı olduğu beyan edildiği ve kimseden şikayetçi olunmadığından işlem yapılmadığının belirtilmiş olması; bu tutanakta meçhul aracın sıkıştırması gibi bir durumdan bahsedilmemiş olması; olaydan çok uzun bir süre sonra davacının ... C. Başsavcılığı"na başvurarak, meçhul aracın sıkıştırması iddiasını ilk kez dile getirmiş olması; Savcılık tarafından da, davacının imzasının bulunduğu tutanakta şikayetinin bulunmadığını beyan etmiş olması nedeniyle takipsizlik kararı verilmiş olması hep birlikte gözetildiğinde, davacının araç hakimiyetini kaybetmesiyle kaza yaptığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacı kendi kusurlu eylemiyle sebep olduğu kazada cismani zarara uğradığından, davalıya husumet yöneltilmesini gerektiren şartların, yukarıda anılan mevzuat
hükümlerine göre, somut olayda bulunmadığı gözetilmeden, yanılgılı değerlendirme ve hatalı gerekçeyle, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre; davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 15.5.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.