10. Hukuk Dairesi 2008/13365 E. , 2010/2252 K.
"İçtihat Metni".......
Davacı, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine yapılan yardımlar nedeniyle kaynaklanan Kurum zararının 506 sayılı Yasanın 26. maddesi gereğince tazminine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili ile ...... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 26 maddesi olup, davalıların sorumluluğu kusur sorumluluğu ilkesine dayanmaktadır. 506 sayılı Yasanın 26/1. maddesinde, kastı, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi ya da suç sayılabilir bir eyleminin varlığı halinde işverenin rücu alacağından sorumluluğu olanağı tanınmıştır. Aynı Yasanın 26/2. maddesinde ise, 3. kişinin rücu alacağından sorumluluğu için, kasıt veya kusuruyla iş kazasının oluşumuna etkide bulunma koşulu öngörülmüştür. İşveren veya üçüncü kişiler ile üçüncü kişileri çalıştıranlara rücu olanağı anılan maddede öngörülen sayılı ve sınırlı durumların gerçekleşmesi halinde mümkün olup, 506 sayılı Yasanın 26. maddesine dayalı dava kapsamında, maddedeki sorumluluk hallerinin genişletilmesi veya genel hükümler uyarınca kusursuz sorumluluk yoluna gidilmesine olanak bulunmamaktadır. Bu haliyle davalı ...’in işvereni konumundaki ...... salt istihdam eden sıfatıyla kusursuz sorumluluğu yönüne gidilmesi olanağı bulunmamaktadır. Ayrıca, yukarıda da değinildiği üzere, davalı işverenin 506 sayılı Yasanın 26. maddesine dayalı sorumluluğu, anılan madde içeriğinde sayılı ve sınırlı hallerde mümkün olduğundan, anılan maddeye dayalı davada, teknik arızadan dolayı işleten sıfatıyla sorumlu tutulmasına olanak bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, davacı Kurumun teknik bakım yetersizliği iddiasının bulunması halinde, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman kişilerden davalı işverenin 506 sayılı Yasanın 26. maddesi kapsamında kusuru belirlenerek varılacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
3-Kabule göre de, 506 sayılı Kanunun 26’ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere” ibareleri,........nin, 21.03.2007 gün ve 26649
./..
-2-
sayılı ..... yayınlanan 23.11.2006 tarih ve 2003/10 Esas, 2006/106 Karar numaralı kararı ile iptal edilmiş olup, Anayasa’nın 152 ve 153. maddelerinde öngörülen düzenleme uyarınca, Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmesi ile birlikte, elde bulunan ve kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanması zorunludur.İptal kararının Resmi Gazetede yayınlandığı tarihten sonra Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 76’ncı maddesi gereğince, yürürlükteki kanunları uygulamakla yükümlü bulunan mahkemelerin ve Yargıtay’ın, iptal kararı ile yürürlükten kalkan bir kanun maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkisi de bulunmamaktadır. Bu nedenle, dava tarihi itibarıyla yürürlükteki mevzuat ve içtihatlara uygun olarak açılan davanın, söz konusu iptal hükmü nedeniyle oluşan hukuksal durum karşısında kısmen reddine karar verilmesinde, tarafların sorumluluğu bulunmamasına karşın, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu; yargılama sonunda davacı Kurumun davada haksız çıkan taraf olarak nitelendirilip vekil ile temsil olunan davalılar lehine vekalet ücretiyle sorumlu tutulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir
O halde, kararı temyiz etmeyen davalılar yönünden, davacı Kurum yararına oluşan usuli kazanılmış haklar gözetilerek bir karar verilmek üzere, davacı Kurum vekili ile davalı ..... vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 22.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.....